Partizan: Kayyum Saldırısına ve Faşist Operasyonlara Karşı Direnişi ve Dayanışmayı Büyüt!

HABER MERKEZİ- Diyarbakır, Van ve Mardin Belediyelerine yönelik yaşanan kayyum saldırısı ve çok sayıda ilde yaşanan gözaltı terörüne yönelik Partizan tarafından bir açıklama yapıldı. Kayyum saldırısına ve faşist operasyonlara karşı direniş ve dayanışmayı büyütme çağrısı yapan Partizan’ın açıklaması şu şekilde;

“TC devleti bir kez daha kayyum saldırısıyla Kürt ulusunun legal-demokratik siyaset hakkını ve HDP’li belediyeleri gasp etti. Bu sabah saatlerinde yüzlerce polis, onlarca zırhlı araç eşliğinde Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyeleri işgal edildi. Devamında onlarca ilde beş yüze yakın HDP’li “terör” operasyonu adıyla gözaltına alındı. Yine birçok ilde HDP binaları kuşatma altına alınarak kayyum saldırısını protesto eden halka, devrimci-demokratik güçlere ve HDP’lilere polis saldırdı. Devletin saldırısının odağında Kürt ulusal demokratik mücadelesi ve bir bütün olarak devrimci-demokratik güçler ve halk bulunuyor. Kürt ulusunun haklı demokratik mücadelesine karşı her alanda yürütülen faşist saldırganlığı ve kayyum politikasını protesto etmek, Kürt ulusal mücadelesiyle dayanışmayı yükseltmek tüm devrimci-demokratik güçlerin görevidir.

31 Mart yerel seçimleri, AKP-RTE iktidarı ve “başkanlık” sisteminin “güven oylaması” biçimini almıştı. İktidar bu seçimde belli başlı büyükşehirleri kaybetmekle kalmayıp tüm baskı ve kuşatmaya rağmen Kürt illerinin birçoğunda HDP’nin seçimleri kazanmasını engelleyememişti. Seçimlerin ardından T. Kürdistanı’nda beş ilçe ve bir belde de belediye başkanlığını kazanan HDP’liler ve birçok yerde belediye meclis üyelerinin mazbataları KHK’lı oldukları bahanesiyle geri alınmış, kayyum saldırısı bir başka gasp saldırısıyla devam ettirilmişti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin “yenilenmesi” kararının ardından HDP de dahil olmak üzere siyasi atmosfer İstanbul merkezli şekillenmiş ve T. Kürdistanı’nda gerçekleştirilen gasp saldırıları yeteri kadar gündeme getirilmemiş, halkın tepkisi örgütlenememişti. Devlet ilk ve kapsamlı kayyum saldırısından bugüne her bir aşamada baskı ve kuşatmayı yoğunlaştırmış, tepkileri ölçmüş ve fiili-meşru mücadelenin örgütlenemediği, geliştirilemediği her durumda HDP’li belediyelere saldırılarını daha da derinleştirmiştir.

Uzun bir dönemdir genel ve yerel seçimler, parlamento, yerel yönetimler alanında defalarca kez HDP’nin kazanımları gasp edilmekte, tutuklama ve gözaltı terörü hayata geçirilmekte ve teslimiyet dayatılmaktadır. Bu kapsamlı saldırılarla Kürt ulusal hareketine legal siyaset hakkı dahi tanınmazken seçimlere, parlamentoya, legal siyaset sahnesine biçilen abartılı misyon, hatalı bir ısrara dönüşmüş; bu durum saldırılara karşı aktif bir direnişin örülmesinin önüne geçtiği gibi Kürt ulusunun direniş bilinci ve mücadele enerjisine de zarar vermiştir.

Faşist-Kemalist diktatörlük ve onun bugünkü siyasi temsilcisi AKP-RTE iktidarı, Kürt Ulusal Hareketi’nin “barış” ve “çözüm” çağrılarına askeri operasyonlar ve kayyum saldırısıyla yanıt vermiştir. Irak Kürdistanı’nda askeri operasyonlarına hız kesmeden devam eden faşist iktidar, “güvenli bölge” adı altında Suriye Kürdistanı’nı işgal etmek istemiş, tüm alanlarda Kürt ulusal mücadelesine ve onun kazanımlarına saldırıları boyutlandırmıştır. Ekonomik krizle ve zayıflayan yönetim gücüyle baş etmeye çalışan siyasi iktidar; sömürüyü derinleştirmek, doğayı talan etmek, Kürt Ulusal Hareketi’ne ve devrimci-demokratik mücadelelere saldırıları yoğunlaştırmak dışında bir “çözüm” üretememektedir. Ancak unutmayalım ki söz konusu faşist saldırganlık bugünkü siyasi iktidar tarafından icra edilmekle birlikte faşist-Kemalist diktatörlüğün yani TC’nin bir devlet politikası ve devlet aklıdır. AKP-MHP bloğu ve ittifak kurduğu Ergenekoncu güçler bu faşist, şovenist devlet ideolojisinden beslendiği gibi bugün demokrasi havariliğine soyunan CHP de aynı faşist-Kemalist ideolojiden beslenmektedir. CHP’nin “demokrasi” savunuculuğu ve HDP karşısında döktüğü timsah gözyaşları kendi parsasını korumanın ve temsil ettiği kliği yönetime taşımanın güncel taktik gerekleri ve politikalarıdır. Siyasi iktidarın Kürt ulusunun haklı demokratik mücadelesine ve Kürt Ulusal Hareketi’ne her türlü saldırısının arkasında duran, imzacısı olan CHP ve faşist düzen güçlerinden hiçbir biçimde medet umulmamalıdır. Kürt ulusal mücadelesinin ve halkın demokrasi talebi ve kurtuluş umudu ne faşist güçlere ne de faşizmin anayasasına, parlamentosuna yedeklenmemeli; yasaklanan ve gasp edilen legal siyaset alanlarına hapsedilmemelidir.

Yöneticilerinin seçimle belirlenmesine karşın belediyeler faşist devlet aygıtının birer parçasıdır. Faşizm, Kürt ulusal mücadelesi ve devrimci-demokratik mücadeleler karşısında dönem dönem parlamentoyu, belediye yönetimlerini ve bir bütün olarak legal siyaset biçimlerini kullanmaya kimi olanaklar tanısa da genel karakter olarak bunu engellemek ve yasaklamak için uğraşır. Bunun için kendi yasalarını dahi çiğnemekten, seçim barajları ve kayyum örneklerinde olduğu gibi özel bir “hukuk” uygulamaktan geri kalmaz. Faşizmin hukuku, sömürü ve baskı hukukudur. Bu aynı zamanda Kürt ulusal mücadelesine ve devrimci mücadelelere karşı bir savaş hukukudur. Dolayısıyla kayyum saldırısı karşısında “hukuka” yapılan vurguların hiçbir karşılığı yoktur ve devletin faşist karakterini gizlemektedir.

Bugün kayyum saldırısına, Kürt ulusal mücadelesine ve haklı mücadelelere karşı yürütülen azgın saldırganlığa karşı dayanışma ve direniş büyütülmeli, faşizme karşı en geniş birliktelikle omuz omuza verilmelidir. Faşist saldırganlığı püskürtebilecek tek güç işçi sınıfının, emekçilerin ve ezilenlerin haklı mücadelesi ve kararlı direnişidir. Kayyum saldırısı ezilen Kürt ulusuna ve onun haklı, demokratik mücadelesine karşı bir saldırıdır. Bu saldırı dalgasıyla Kürt ulusal mücadelesinin iradesi kırılmak, devrimci-demokratik mücadelelerin ve ülkedeki tüm muhalif kesimlerin sesi kısılmak istenmektedir. Hâkim sınıflar ve onların hükümeti saldırmaktadır çünkü içine girdiği krizden çıkamamakta, korkuları büyümektedir. Faşist devletin krizini derinleştirmek, korkularını büyütmek için ortak direniş büyütülmeli, halkın öfkesi açığa çıkarılmalıdır. Faşizm kaybedecek, ezilen ve sömürülen yığınların haklı ve meşru mücadelesi kazanacaktır.

-Kürt Ulusuna Yönelik Faşist Saldırganlığa Son!

-Yaşasın Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı!

-Faşizme Karşı Her Alanda Direnişe, Mücadeleye!

PARTİZAN

Ağustos 2019″