İSTANBUL- AFAD tarafından yapılan açıklamada, 7.7 büyüklüğündeki depremin Maraş’ın Pazarcık ilçesinde saat 04.17’de meydana geldiği ve en büyüğü 6,6 büyüklüğünde olmak üzere onlarca artçı deprem meydana geldi. 10 ilde hissedilen depremde çok sayıda bina yıkıldı. Yüzlerce kişi hayatını kaybetti ve birçok kişi yaralandı. Enkaz altında kalanların kurtarma çalışmaları devam ederken Maraş Ekinözü-Gözpınar merkezli 7.5 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi.
Meydana gelen depremlerin ardından Partizan bir açıklama yayınladı. Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Deprem Bir Doğa Olayı Olsa Da Yıkım ve Ölümler Sömürü Düzeninin Sonucudur,
“Halk Dayanışmasını Büyütelim, Sömürü Düzenine Karşı Mücadeleyi Örgütleyelim!
“Halkımız bir büyük deprem felaketiyle daha karşı karşıyadır. Ailesini kaybeden, göçük altında ailesinin kurtarılmasını bekleyen, evi yıkılan halkımız büyük bir dayanışmanın örgütlenmesine ihtiyaç duymaktadır.
“Merkez üssü Maraş’ın Pazarcık ilçesi olan deprem Antakya, Osmaniye, Antep, Urfa, Amed, Malatya, Kilis, Adıyaman ve Adana’da büyük yıkımlara neden oldu. Bunun dışında yakın birçok ilden de hissedilen deprem sabah saat 04.17’de gerçekleşti. Deprem sonrası yapılan açıklamalarda yüzlerce insan hayatını kaybederken binlercesi yaralandı. Yapılan açıklamalardan anlaşılan, depremin bilançosunun açıklamaların çok daha ötesinde olduğudur. Özellikle kırlık bölgelerde henüz ulaşılamayan birçok köy ve kasaba bulunmaktadır.
“Deprem saniyeler içinde gerçekleşse de etkileri yıllarca süren sonuçlara yol açmaktadır. Deprem sonrası yaşanan tahribatı ve sonuçlarını halkın dayanışmasından başkasının hafifletemeyeceğini biliyoruz. Sistemin sahibi hâkim sınıfların halkın kayıplarıyla ilgilenmeyeceği, bu büyük felaketlerden de kendi sınıf çıkarları için yararlanmaya çalışacağı açıktır. Seçimler arifesinde daha fazla oy devşirmek için fotoğraf yarışına girecekleri daha önceki pratiklerinden ispatlıdır. Bu gerçekler sistemin sahiplerinin halka hiçbir şey sunmayacağını göstermektedir. Bu bilinçle yaşanan deprem ele alınmalı deprem olmayan bölgelerden depremi yaşayan bölgelere dayanışmalar örgütlenmelidir.
“Daha önce de Erzincan, Çankırı-Kastamonu, Gölcük, Van, İzmir ve en son Elâzığ depremlerinden de bildiğimiz, büyük acıların yaşandığı bu felaketlerin sorumlusu doğa değildir. Bu depremin tahribatı doğanın talanından kaynaklanan aşırı kâr hırsının bir sonucudur. Dolayısıyla sorumlusu burjuva-feodal düzendir. Halkımızın ağır ekonomik zorluklarla sürdürmeye çalıştığı hayatları bu kez de deprem felaketiyle sarsılmıştır. Deprem sonucu halkımızın yaşadığı kayıpları ve acılarını paylaşıyor, tüm halkımıza zulüm ve kıyımlara neden olan bu sisteme karşı örgütlenmeye halk dayanışmasını büyütmeye çağırıyoruz.
“Deprem doğal bir afet ve doğanın hareketinin sonucu olmakla birlikte deprem ve doğa olaylarının bu denli ağır yıkımlara neden olması tamamen emperyalist kapitalist sistemin bir ürünüdür. Daha fazla kâr edebilmek için doğayı yaşamı insanı sömürmekten doğan, yapılaşma ve kentleşme bugüne kadar insanlığın çok büyük felaketler yaşamasına yol açmıştır. Doğal afetler her ne kadar doğaya içkin olsa da sonucundaki yıkım sistemseldir. Doğa olaylarının halk için bir felakete dönüşmesi sistemin bir sonucu olarak gerçekleşmektedir. Bu felaketlerden en çok etkilenen toplumun en yoksul kesimleri olmaktadır. Yoksul mahallelerde, derme çatma binalarda, her türlü insani yaşam koşulundan yoksun halkımız bu felaketleri en boyutlu şekilde yaşamaktadır. Bu bilinçle felaketi yaşayan bölgelerdeki halkın dayanışmasını örgütlemek, halkın yardımlaşmasını yaratmak devletin ikiyüzlü yardım ve dayanışma propagandalarına karşı halkın mücadelesini örgütlemek devrimci bir sorumluluktur.
“Tüm alanlarımızda dayanışmayı örgütleyen bir perspektifle hareket etmeye, tüm demokratik kitle örgütleri ve örgütlü gücümüzü halkımızın dayanışmasını örgütlemeye, öfkesini büyütmeye çağırıyoruz.”