Partizan İHD İstanbul Şube’de 1 Mayıs gözaltılarına ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. “Taksim, Partizan ve İbrahim Kaypakkaya yasağı fiili bir yasaktır.” denildi.
1 Mayıs’ta gözaltına alınan ve savcılığın “mevcutlu” istediği 35 kişinin gözaltı süresi bir gün daha uzatıldı.
Partizan bugün İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube’de yaptığı açıklamayla fiili yasaklarla mücadelenin engellenemeyeceğini ve gözaltıların serbest bırakılması gerektiğini belirtti.
Basın açıklamasını Partizan adına Melisa Yılmaz okudu. İşçi ve emekçilerin 1 Mayıs’ta buluşma olanaklarının fiili OHAL uygulamalarıyla engellenmeye çalışıldığı belirtilen açıklamada Partizana yönelik de “özel” bir saldırı olduğunun altı çizildi.
PARTİZAN İLE KİTLENİN BULUŞMASI ENGELLENMEYE ÇALIŞILDI
Açıklamanın devamında “Taksim yasağına karşı artan kitlesel öfkenin bu yıl Saraçhane’de vücut bulması Taksim iradesinin gelişmekte olduğunu göstermiştir. Fiili OHAL uygulamalarıyla işçi ve emekçilerin buluşması, sisteme karşı öfkenin yıkıcı bir güç olması engellenmeye çalışılmıştır. Binlerce kişi Taksim’e yürümek üzere Saraçhane’de buluşmuştur. Saraçhane’de Taksim’e yürüme iradesi gösteren kitle de polis saldırısına uğramıştır.” denilerek Partizan’a yönelik saldırının esasını da bu olduğu belirtildi. Bu saldırı ile kitlelerde biriken öfkenin Partizan öfkesiyle birleşmesinin engellenmeye çalışıldığına dikkat çekildi.
FİİLİ YASAK
Açıklamada Partizan kitlesinin alana girişinin engellenmesi ve polis saldırısına ilişkin şu detaylara yer verildi: “Devlet Partizan kortejinin Taksim’e yürümek üzere Saraçhane’deki toplanma alanına girmesini dahi göze alamamıştır. Öyle ki kortejimiz alana girişte durdurulmuş, ‘Girmeniz yasak’ denilmiştir. Yoldaşlarımız, ellerinde Partizan yazılı ve komünist önder İbrahim Kaypakkaya silüetli flamalar varken saldırıya uğradılar.”
Açıklamanın devamında “Belirtmekte fayda görüyoruz: Partizan’ın da İbrahim Kaypakkaya’nın da yasaklı olduğuna dair bir mahkeme kararı yoktur. Bu tamamen keyfi bir uygulamadır. Biz devletin kendi yargısını da dikkate almadığını Anayasa Mahkemesi’nin Taksim kararına uymamasından biliyoruz. Taksim’e çıkışı her koldan yasaklayan ve engelleyen devletin Partizan adına ve İbrahim Kaypakkaya silüetine karşı da saldırgan olması bizim için hiç şaşırtıcı değil. Taksim, İbrahim Kaypakkaya ve Partizan yasağı fiili bir yasaktır.” denilerek devletin bu türden saldırılarının ilk olmadığı, hukuki hiçbir dayanağa yaslanmadığı ifade edildi.
1 MAYIS’TA İŞKENCE VE HEDEF GÖSTERME
Gözaltına alınanlarda polisin işkencesi sonucu birçok kişinin vücudunda izler oluştuğu, İbrahim Hakkı Eren’in parmağının çatladığı açıklandı. Burjuva-feodal medya tarafından Partizan kitlesinin ve barikata yüklenen kişilerin “terörist” ilan edilmişinin sebebi olarak medya aracılığıyla işçi-emekçilerdeki 1 Mayıs bilincinin bulanıklaşması hedeflendiği belirtildi.
‘TAKSİM HALKINDIR’
Açıklama “Yoldaşlarımızın yanındayız. Tüm halkımızı yoldaşlarımızı, yoldaşlarımızın mücadelesini ve 1 Mayıs’ı sahiplenmeye çağırıyoruz. 3 gündür gözaltında tutulan yoldaşlarımız ve dostlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Taksim halkındır!” sözleriyle sonlandırıldı.
‘İNTİKAM ALMA ARACINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ’
Avukat Destina Yıldız gözaltı süreciyle ilgilendiği için açıklamaya katılmadı. Yıldız açıklamaya mesaj göndererek gözaltı sürecinin hukuksuzluğuna dikkat çekti. Yıldız “1 Mayıs’ta gözaltına alınan 35 kişi ile ilgili emniyette yapılması gereken işlemler tamamlanmış olmasına rağmen hiçbir somut gerekçe sunulmadan gözaltı süresi uzatılmaktadır. 35 kişinin emniyet ifadeleri 2 Mayıs günü sabaha karşı tamamlanmıştır ve 2 Mayıs günü savcılığa çıkacağı bilgisi verilmiştir. Ancak 2 Mayıs günü öğleden sonra gözaltı süresinin uzatıldığı, gözaltındakilerin cuma günü adliyeye çıkarılacağı sözlü olarak bildirilmiştir. Bu sabah adliyeye kaçta çıkarılacaklarını öğrenmek için emniyeti aradığımızda gözaltı sürelerinin bir kez daha uzadığı sözlü olarak tarafımıza bildirilmiştir.” diyerek müvekkillerin en kısa sürede adliyeye sevk edilmesi gerektiğini belirtti.
Destina Yıldız son olarak “Hiçbir somut gerekçe sunulmadan gözaltı sürelerinin uzatılması, bu işlemlerin hukuk sınırlarını aşıp keyfiyete ve intikam alma aracına dönüştürüldüğünü açıkça göstermektedir. Hukuka aykırı bu duruma bir an önce son verilmelidir. Gözaltı süreci kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkı ile adli yargılanma hakkının ihlalidir.” dedi.
(İSTANBUL)