“Bilirim güzeldir dağlarda yaşamak
Duvarları yıkıp duvarsız yaşamak
Düşeceğin yerde uzanacak eli bilmek
Kaygısız bakabilmek bir çift göze
Güzeldir dağlarda yaşamak…”
Yaşlı bir ana, gülen gözleriyle yaklaştı; “Sen de mi gerilla oldun. Ama sen daha çok küçüksün, bu silah sana çok büyük değil mi?” diyerek Asmin’i sımsıkı kucakladı. Gözleri doldu… Ne kadar çok gerilla tanımış, onları bağrına basmıştı… Şimdi Asmin’e sevgi dolu gözlerle bakarken aklından kim bilir neler geçiyordu… Ananın yanında gelen genç bir kadın, “hiç korkmuyor musunuz?” diye sorarken Ana Asmin’in elini sımsıkı tutmuştu… Asmin gülüyordu her zamanki gibi. 18 yaşına girmişti artık. Erken büyümek zorunda kalmıştı. Bu yüzden de “küçüksün” denmesini kabul etmiyordu. Anaya, göründüğü kadar küçük olmadığını söylemeye çalıştı. “Benim savaşmak için çok sebebim var ana…” derken gözlerinin içi gülüyordu. Etrafındakilerin kendini dinlediğini, saygıyla baktıklarını fark edince heyecandan sesi titredi, Özgür yoldaşa baktı yardım isteyen gözlerle… Özgür yoldaş da o anda Asmin’in köylülerle nasıl ilişki kurduğunu gözlemliyor, yeni bir gerilla olmasına rağmen çabuk gelişeceğini düşünüyordu. Asmin’in kendisine baktığını görünce hemen söze karışarak; “gerillaya katılmak yürek ister ve Asmin yoldaşın da kocaman bir yüreği var. O, ezilen bütün kadınlara öncülük yapıyor. Bu silahı taşıyacak gücü de buradan alıyor…” dedi.
Özgür yoldaş köylülerle konuşurken bir yandan da az sonra yapacağı konuşmasını düşünüyordu. 18 Mayıs anması için gelen köylülerle gerillaların hasret dolu kucaklaşmalarını izlerken kafasında kış boyunca yaptıkları hazırlıklar vardı. Şimdi bunları pratiğe geçirme zamanı diye düşündü…
Gerillada baharın gelişiyle yaşanan coşku, eriyen kar sularıyla derelerin çoğalması gibiydi. Kış boyunca biriktirilenler, tıpkı suyun yatağını bulması gibi bir an önce kitlelere ulaştırılmayı bekliyordu… Gerillalar, yeni bir faaliyet dönemine girerken, büyük bir özenle askeri malzemelerini tamamlamıştı. Silah bakımları yapılmış, mermiler özenle kurutulmuştu. Üniformalar, çantalar gözden geçirilmiş, bozulan, eskiyen yerler tamir edilmiş, kullanılamayacak durumda olanlar, olanaklar ölçüsünde yenilenmişti. 2015 yılı bahar ve yaz faaliyeti de böylesi bir hazırlığın sonunda başlamıştı. “TİKKO’yu güçlendirmek için seferber olalım!” şiarıyla örgütlenen kampanya faaliyetinin başlangıcı, 18 Mayıs anmalarıydı. Hazırlıklar hızla tamamlanmış; gidilecek köyler, köylerde görev alacak yoldaşlar belirlenmişti. İbrahim yoldaşı, mücadelenin tohumlarının atıldığı bu topraklarda köylülerle birlikte anmanın öneminin farkındaydı her gerilla…
Özellikle yeni gerillaların daha bir heyecanlı olduklarını fark etti. Çoğu bölgeden katılmıştı yabancı değillerdi buralara ama gerilla olmak başkaydı… 2014 Sonbaharında gerillaya katılan Asmin yoldaş için de birçok şey çok yeniydi. Uzun ve yorucu bir yürüyüşün ardından farklı faaliyet alanlarında üslenen yoldaşlarla buluşmak, Asmin’in yorgunluğunu unutturmuş, çocuk gülüşlerini daha da artırmıştı. Küçücük bedenine tezat kocaman kahkahalarıyla hemen dikkati çekiyor, güvenlik subayının sık sık ses uyarısına maruz kalmaktan kurtulamıyordu. Ama bu uyarıyı çok çabuk unutuyor, kendisine sorulan sorulara cevap vermek yerine sürekli gülüyordu. Kendini gülerek ifade eden yoldaşlardandı Asmin. Asmin’le aynı dönem katılan, onun gibi bedeni ufak tefek ama yüreği kocaman olan Özlem (Hatayi Balcı) yoldaşla birlikte neşesi ve coşkusuyla bütün grubun en canlı gerillaları oluvermişlerdi hemen…
Asmin, gerillaya dair her şeyi hemen öğrenmeye çalışıyordu. Zorlandığı işlerde pes etmiyor, ısrar ediyor, kendini daha da zorluyordu… O da Dersim köylerindendi, daha önce kitle çalışması da yapmıştı ama şimdi onların karşısına gerilla olarak çıkmıştı. Bu ağır bir sorumluluktu. Taşıdığı silahın ve giydiği üniformanın ağırlığını köye girdiklerinde köylülerin ciddi, umutlu ve beklenti dolu bakışlarında daha da hissetmişti… Düne kadar köylülerin kendisine bakışlarının böyle olmadığını, giyilen üniformanın gücünü ve etkisini bu şekilde daha güçlü kavramıştı…
Köye gelirken yürüyüş kolunda yaşananları hatırladı. Asmin ve Özlem’in hallerini düşününce gülümsedi… Köy yolunda Asmin, Deniz (Cumhur Sinan Oktulmuş) yoldaşın komutasındaki gruptaydı. Yürüyüşte yenilerin olması bu yürüyüşü aynı zamanda bir eğitime de dönüştürmüştü. Deniz yoldaş hiçbir ayrıntıyı kaçırmıyor, yürüyüş kolunda dikkat edilmesi gereken bütün kuralları pratikte gösteriyordu. Yürüyüş kolunda aktarımlara henüz alışık olmayan yeni gerillalar, söylenenleri tam anlayamadığı için sık sık çukurlara düşüyor, dallara takılıyordu. Kimi zaman da verilen talimat ya da söylenen bir şey, arkaya gelene kadar bambaşka bir şeye dönüşüyordu. Böyle olunca yürüyüş zamanı normalden daha uzun sürmüştü. İlk başta Asmin ve Özlem yoldaş arka arkaya yürüyordu. Her düşmede ikisinden kıkırtılarla gülme sesleri gelmeye başlayınca Komutan Deniz yoldaş, ikisini de ciddi bir şekilde uyararak hemen yerlerini değiştirmişti. Bu uyarının ciddiyetini anlayan her iki yoldaş da bir daha hiçbir yürüyüş kolunda böyle bir pratiğe girmeyecek, hatta zamanla askeri olarak en duyarlı yoldaşlardan olacaklardı.
Özgür bunları düşünürken köy meydanında da her köşede bir gerilla ve köylü grubu sohbete başlamıştı bile. Kimi yaşadığı sorunları anlatıyor, kimi yapılması gerekenlere dikkat çekiyor, kimisi de düşmana, ajan işbirlikçilere karşı dikkatli olmaları için gerillaları uyarıyordu. İlk defa kitle faaliyetine çıkan gerillalar, büyük bir dikkatle sorunları dinliyor, örgütlenme kampanyası hakkında bilgilendirme yapıyordu. Yeni gördükleri gerillalar içinde özellikle Asmin ve Özlem yoldaşlar, çok genç olmaları ve kadın olmalarıyla kadınların hemen dikkatini çekiyordu. Kadınlar, belki de şimdiye kadar rahatlıkla anlatamadıkları sorunlarını anlatıyor, ne yapmaları gerektiğini soruyorlardı…
Asmin yoldaşın aksine Özgür yoldaş, deneyimli bir komutandı. Kitlelerle hemen bağ kurabilen yoldaşlardandı. Onun için yaşlı, genç ya da çocuk hiç fark etmez, hepsinin dilinden anlardı. Sürekli konuşmasıyla, gittiği her yerde yapılan bir iş varsa mutlaka katılmasıyla ve tabi ki gülmesi, güldürmesiyle öne çıkan, en çok yolu gözlenen gerillalardandı. Özgür yoldaş için yapılamayacak iş yoktu. Bir görev varsa hemen onun nasıl, hangi araçlarla gerçekleştirileceğine kafa yorar ve pratiğine girerdi. “Karar al, uygula!” sözünü sık sık hatırlatır, kendisi de öyle yapmaya çalışırdı. Yürüyüşümüzü engelleyen ya da zayıflatan şeyin uygulanmayan kararlar olduğunu söylerdi… Köylülerle yaptığı sohbetlerde konuşmayı ustalıkla savaşa katılmak için ne kadar çok gerekçemiz olduğuna getirir, bu konuyu mutlaka tartıştırırdı. Özgür ve Asmin yoldaşı köylülerin karşısında aynı yolda buluşturan da işte bu savaştı. Şimdi her ikisi de taşıdıkları misyonu kitlelerin gözlerinde bir kez daha gördüklerinde silahlarının kabzasını daha sıkı kavramışlardı.
Özgür yoldaş konuşma yapmak için öne çıktı. Bir grup yoldaş, onun yanında yer alırken bir başka grup da olası sorulara ve çıkabilecek sorunlara karşı köylülerin arasında yer aldı. Özgür yoldaş, öncelikle İbrahim yoldaş şahsında bütün devrim ve komünizm şehitleri için herkesi saygı duruşuna davet etti. Yaşlı, genç bütün köylüler bu çağrıya hemen uydu. Bir yoldaşın saygı duruşunda okuduğu şiirin ardından Özgür yoldaş konuşmasına başladı.
Herkesin pür dikkat dinlediği konuşmasını onların kendilerinden, kendi mücadelelerinden örnekler vererek anlattı. Özgür yoldaş konuşurken köylülerle öyle bir bağ kurmuştu ki hepimiz mücadelenin tohumlarının atıldığı bu topraklarda 70’li yılların coşkusunu hissetmiştik. “Acaba İbrahim yoldaşlar bu köye gelmiş midir” diye geçiyordu çoğumuzun aklından. Özgür yoldaş, yaşlı bir amcanın kendisine dikkatle baktığını, konuştuğu her cümleden sonra başını salladığını fark etti. Belli ki amca çok şey yaşamıştı. Özgür, bir yandan konuşurken diğer yandan da amcayla ayrıca konuşmayı geçiriyordu aklından. Konuşmasını bitirirken yürüteceğimiz örgütlenme kampanyası hakkında bilgilendirme yaparak herkesi savaşa katılmaya ve destek olmaya çağırdı.
Köylüler Özgür yoldaşın konuşmasından çok etkilenmişti. Söz alıp soru soranlar oldu. Özgür yoldaş bütün soruları cevapladı. Az önce dikkatle dinleyen amca geldi, Özgür’e sarılarak; “Size çok teşekkür ederim. Sizler var oldukça bizim sırtımız yere gelmez…” dedi… Özgür yoldaş, “biz gücümüzü sizden, sizin gibi inançlı insanlardan alıyoruz, bu zulüm devam ettikçe daha çok görüşeceğiz merak etme” diyerek amcayı sımsıkı kucakladı.
Köylüler kadar bütün yoldaşlar da bu toplantıdan çok etkilenmişti. Özellikle köylülerin gerillaya ve anma etkinliğine yönelik ilgisi, motivasyonumuzu artırmış, faaliyete daha güçlü adımlarla başlamamızı sağlamıştı…
Özgür (Ali Kemal Yılmaz) ve Asmin (Gökçe Kurban) yoldaşlar, gerilla yaşamları boyunca yoldaşlığa, bağlılığa, inanca, kararlılığa, fedakarlığa ve yaşama ait birçok şeye dair bu dağlarda çok fazla iz bıraktı. Ve kendilerinden kısa bir süre önce ölümsüzleşen Nubar (Erol Volkan İldem) ve Rosa (Fadime Çakıl) yoldaşlarla ilgili soruşturma görevi için bulundukları Ovacık Hacıbirim’de 1-4 Ekim 2020 tarihleri arasında düşmanın hava saldırısında ölümsüzleştiler. Şimdi andımızdır; onların izinden yürüyecek, bu topraklara dağılan her parçamızın intikamını onların da inancını kuşanarak alacağız…
Yoldaşınız