İSTANBUL – OHAL sonrası yayımlanan KHK’lerle ihraç edildikleri işlerine dönmek için başladıkları açlık grevlerinin 303. gününde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın taleplerinin kabul edilmesi için Nuriye ve Semih İçin Dayanışma’nın çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de eylem gerçekleştirildi.
Her cuma olduğu gibi bugün de saat 19.30’da polis ablukası altındaki Süreyya Operası önünde buluşan kitle, “Nuriye, Semih yalnız değildir!”, “KHK’lar gidecek biz kalacağız!” sloganlarını haykırarak eyleme başladılar. “Nuriye ve Semih İçin Dayanışma” imzalı “Açlık grevi 303. gününde. İşimizi geri istiyoruz!” ozaliti açıldı. Eylemde direnişçi kamu emekçileri Nursel Tanrıverdi ve Acun Karadağ konuştu.
‘KAMU EMEKÇİLERİ İŞLERİNE DÖNENE KADAR DİRENİŞİ SÜRDÜRECEKLER’
İlk sözü, ihraç edilmesine karşı Bakırköy Özgürlük Meydanı’ndaki direnişte yer alan Nursel Tanrıverdi aldı. Tanrıverdi “Direnişin coşkusuyla sizi selamlıyorum” diyerek konuşmasına başladı. “Çok uzun bir yol aldık” diyen Tanrıverdi, Nuriye Gülmen’in 9 Kasım 2016’da OHAL koşulları altında Yüksel direnişini başlattığını ve Semih Özakça ile birlikte direnişin sembolü olduğunu dile getirdi. Yüz binin üzerinde ihraç edilen olmasına karşın Türkiye genelinde 40-50 kamu emekçisinin direndiğini söyleyen Tanrıverdi, Malatya, Bodrum, Düzce, Aydın gibi illerde gerçekleştirilen direnişleri de hatırlattı. Direnen tüm kamu emekçilerinin işlerine dönene kadar direnişi sürdüreceğini ifade eden Tanrıverdi, herkesi mücadeleyi büyütmeye ve direnişleri sahiplenmeye çağırarak konuşmasını sonlandırdı.
ACUN KARADAĞ: VARDIK, VARIZ, VAROLACAĞIZ!
Bu haftaki eyleme katılan Yüksel direnişçisi Acun Karadağ da bir konuşma yaptı. “Yüksel ailesi olarak Süreyya ailesini selamlıyoruz” diyen Karadağ, saldırılara karşın Kadıköy’de eylemlerin sürdürüldüğünü hatırlattı. “İyi ki varız. Vardık, varız, var olacağız” diyen Karadağ, Yüksel direnişi için bestelenen bir şarkıyı kitleyle birlikte söyledi.
Coşkuyla sloganlar atılmasının ardından Gizem Şahin tarafından basın açıklaması okundu. Açıklama Yüksel direnişinin 423, Gülmen ve Özakça’nın açlık grevinin 303, Esra Özakça’nın açlık grevinin 228, Mehmet Güvel’in açlık grevinin 189, Feridun Osmanağaoğlu’nun açlık grevinin 147. gününde olduğu hatırlatılarak başladı. Açıklamanın devamında Nuriye ve Semih’in talepleri için mücadele eden 200’e yakın kişinin ve 21 avukatının 12 Eylül’den itibaren yapılan 6 operasyon ile tutuklandığı belirtilen açıklamada “Devrimci avukatlık geleneğinin teslim olmayacağını bir kez daha haykırıyoruz” denildi.
NAZİFE ONAY’IN TEDAVİ HAKKI ENGELLENİYOR
İhraç edilmesine karşı Mecidiyeköy’de başladığı direnişini Yüksel’e taşıyan Nazife Onay’ın hâlâ tutuklu olduğuna dikkat çekilen açıklamanın devamında Onay’la ilgili şunlar söylendi: “Nazife Onay cezaevine girdikten sonra göğsünde, koltuk altında beliren kitle ve sırtında oluşan morlukların kanser riski taşıması sebebiyle MR randevusu aldı. Ancak cezaevi yönetimi kalp krizi gibi acil bir risk barındırmaması bahanesiyle tedavi hakkını gasp etti. Nazife Onay 2 yıl önce 40 yaşındaki abisini kanserden kaybetti. Nazife Onay’ın çalışma hakkı, direnme hakkı gasp edildi. Bugün ise en insani hakkı olan tedavi hakkı gasp ediliyor.” Onay’a dönük bu tavrın Gülmen ve Özakça için mücadele edenlerden intikam almak olduğu ifade edildi.
2 Ocak’ta kurulan 7 üyeli OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun 3 kez yaptığı duyurulara karşın, komisyona 17 Temmuz’da başvuran Gülmen ve Özakça hakkındaki kararını hâlâ açıklamadığı belirtilen açıklamada, komisyonun işlevsizliği ile on binlerce emekçinin haklarının çalındığına dikkat çekildi. Komisyonla görüşme ve iletişim çabalarının yanıtsız ve muhatapsız kaldığı ifade edilen açıklamada komisyon üyelerine seslenilerek Gülmen ve Özakça’nın dosyasına dair kararın bir an önce açıklanması istendi.
Açıklamanın okunmasıyla sonlanan eylemde “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “Her yer Yüksel her yer direniş!”, “Tedavi hakkı engellenemez!” sloganları atılarak eylem sonlandırıldı.