[responsivevoice_button voice=”Turkish Male” buttontext=”Makaleyi dinle “]
Maraş merkezli depremlerde birçok sorun açığa çıktı. Devletin işleyişi, OHAL ilanı, hapishanelerdeki durum birçok problemi beraberinde getirdi. OHAL ilanıyla devlet “yağmacı” diyerek insanları hedef gösterdi, devlet kendisi birçok insanın işkence görmesine hatta katledilmesine sebep oldu. Hapishanelerde de deprem sürecinde birçok tutuklu devlet tarafından katledildi.
Depremin açığa çıkardığı bir diğer sorun da deprem bölgelerinde yapılan tespit çalışmaları. Hatay’da 6.4’lük depremden önce az hasarlı raporlu verilen binalara depremden sonra ağır hasarlı raporları verildi. Malatya’da da depremi hafif hasarla atlatan yerleşim bölgelerine ağır hasarlı raporları verildi. Bu bölgelerin ortak özelliği ağır hasarlı olmaları değil bir kültüre ışık tutmaları aslında. Depremle ilgili hukuki-teorik süreçleri Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ile konuşarak bu sorunlar hakkında bilgi aldık.
Yeni Demokrasi: Depremlerden 2 gün sonra OHAL ilan edilmesiyle “yağmacı, dolandırıcı” suçlamasıyla birçok kişi asker-polis-jandarma şiddetine uğradı. Ahmet Güreşçi dışında ayrıca 3 kişinin katledildiği iddia ediliyor. OHAL’in önünü açtığı bu saldırıları değerlendirebilir misiniz?
ÇHD’li Avukatlar: Ahmet Güreşçi gözaltında katledildi ancak diğer 3 kişinin katledildiğine dair bilgileri teyit edemedik. Biz zaten devletin genel olarak her konu bakımından yetkilerini keyfiye kullanmak hatta yetkisiz bir biçimde birçok muamelenin ve müdahalenin önünü açmak için OHAL ilan ettiğini biliyoruz. Zaten on yıllardır böyle bir devlet pratiği var karşımızda. Hatay’da da farklı bir görüntü yok aslında. Her sokak başında plakasız araçlar, bir kısım askeri kamuflajlı kişiler var. Bu kişilerin çoğunluğu ya da bir kısmının kesinlikle Afrin savaş bölgesinden gelip burada boş sokaklarda, enkazlarda dolaştığını görüyoruz. Bu yönüyle de sokaklarda aslında OHAL’in getirmiş olduğu rahatlıkla PÖH VE JÖH’ün dolaştığını görebiliyoruz. Daha dün avukatların arabalarını aramaya çalıştılar. “OHAL var, OHAL’de her şey olur” şeklinde bir muameleleri var. Birkaç gün önce 10 tane özel harekât polisinin ya da jandarmasının 18 yaşında bir çocuğu sokak ortasında dövdüklerine şahit olmuştuk. İşkence ettiklerine şahit olmuştuk. Bu yönüyle buradaki kolluk güçleri başta olmak üzere devlet görevlilerinin OHAL kılıfına sığınıp birçok hakkı gasp ettiklerini söyleyebiliriz. Yetkilerini kötüye kullandıklarını söyleyebiliriz. Yetkilerini kötüye kullanmaktan ziyade yetkileri olmayan fiiller gerçekleştirdiklerini söyleyebiliriz. Kesinlikle deprem bahanesiyle ortaya çıkmış bu OHAL’in devlet lehine kullanıldığını söyleyebiliriz.
Yeni Demokrasi: Arama-kurtarma sırasında yoksul kesimlerin bulunduğu bölgelere geç müdahale edildi. Bir yandan para kasaları için çalışmalar yapılırken diğer yandan enkaz altındaki insanlar ölüme terk edildi. Arama-kurtarma çalışmalarındaki bu ayrımcılığa dair bize bilgi verebilir misiniz?
ÇHD’li Avukatlar: En başta vinçleri kiralayabilen, hiltileri kiralayabilen buna parası yetecek tanıdıkları olan kişilerin öncelikli kurtarıldığını söyleyebiliriz tabii. Burada herkese eşit ve aynı hızda müdahale etmesi gereken bir devlet organizasyonu yoktu. Gerçek anlamıyla bir organizasyonun hâlâ olmadığını söyleyebiliriz. Hâlâ insanlar buraya gelip çadır soruyorlar. Buradaki bütün dayanışma merkezlerine insanların gelip çadır sorduğunu görüyoruz. Reyhanlı’da bir aile sordu mesela oraya hiç yardım gitmemiş. Ayrımcılık meselesi var. Çünkü devlet herkese eşit oranda aynı hızda müdahale etmiyor ve insanlar tanıdıklarını arayıp vinç kiralayıp ailelerini enkazdan çıkardılar. Hâlâ yardım gitmeyen köylerin olduğu bilgisi de elimize ulaşıyor.
Yeni Demokrasi: Hapishanelerdeki tutukluların yakınlarına ulaşamadığı ya da hapishanelerin deprem için güvenli olmaması nedeniyle isyan çıktığı ve jandarma tarafından katledildiği iddiaları doğru mu? Bazı hapishaneler de boşaltıldı, deprem bölgelerindeki hapishanelere dair gelişmeler nelerdir?
ÇHD’li Avukatlar: Hapishanedeki tutukluların yakınlarına ulaşamadığı bilgisi konusunda bir bilgimiz yok. Tam tersi mesela şimdi Şakran’dan aldığımız bilgiye göre oradaki kişilere hem sürgün-sevk olanlara ve diğer hükümlü- tutuklulara hem açık görüş hakkı hem de telefon hakkı verilmiş. Ama yüzlerce, binlerce tutsak sürgün-sevk edildi. Yakınlarına ulaşamadığı bilgisi tam teyit edebildiğimiz bir bilgi değil. Ama şunu biliyoruz yani insanlar farklı farklı hapishanelere gönderildiğinde nerdeyse hiçbirinin ailesine haber verilmedi. İsyan çıktığını teyit ettik, doğru. Jandarma tarafından katledildiği iddialarını teyit edemedik. Buradaki birçok hapishane boşaltıldı zaten. Hükümlü-tutuklular daha çok batıdaki hapishanelere yollandılar.
Yeni Demokrasi: Deprem bölgelerinde az hasarlı-ağır hasarlı belirlemeleri yapılan binalara dair devletin yükümlülükleri nelerdir?
ÇHD’li Avukatlar: Az-orta-ağır hasarlı muhabbetleri konusunda buradaki halk asla devlete güvenmiyor kesinlikle. İki temel şey var burada. Binaların hasar durumuna göre devletin tazminat, kira ödeneği, barınma yardımı vs. gibi devletin maddi anlamda yapacağı yardımların miktarı değişiyor. O yüzden ilk deprem olduktan sonra buradaki ilk tespitlerde çok hasarlı binalara, yıkılmak üzere olan binalara az hasarlı raporu verildi. Devlet maddi, manevi yükümlülüklerini yerine getirmek istemediği için az hasarlı raporu verdi. Birçok binada evin içindeki hasarlara dahi bakmadan hasar tespiti yapıldığını biliyoruz. 6.4’lük depremden sonra Samandağ’da hafif hasarlı denen binalara depremin ardından evlere otomatik olarak ağır hasarlı tespiti konduğunu biliyoruz. 6.4’lük depremden sonra ağır hasarlı binaları yıkmak istiyorlar, Samandağ’ı yıkmak istiyorlar aslında. Bu sebeple de Alevi mahallelerde, devrimci demokrat mahallelerde o kültürün kendisini, mahallenin kendisi devlet için ne ifade ediyorsa onu yok etmeye çalışıyorlar.
Yeni Demokrasi: Deprem bölgesinin statüsünün değiştirilmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
ÇHD’li Avukatlar: OHAL’in kapsamı özellikle devletin elini kolunu çok daha fazla rahatlatacak. Herhangi bir durumda hem kolluk açısından hem kamu makamları açısından yapılacak herhangi bir hak ihlalinin kanuna ve Anayasaya aykırı herhangi bir işlemin tamamen hukuka uygun olması için, kararnamelerle yönetmeye alışık da oldukları için, kolaylıkla yapabilmelerini sağlamak için tamamen devletin kendine yönelik elinin rahatlaması için vermiş olduğu politik bir karar olarak görüyoruz. 15 Temmuz’dan sonra ilan edilen OHAL’den sonra yüz binlerce hak ihlalinin gerçekleştiğini çok iyi biliyoruz. OHAL kaldırıldıktan sonra OHAL’in enkazını yıllarca kaldıramadığımız bir durum söz konusu.