İSTANBUL- Munzur Çevre Derneği (MÇD) 18 Şubat Pazar günü Okmeydanı’nda bulunan derneğinde “Küresel ısınma, iklim değişikliği ve nedenlerini” tartıştığı bir panel düzenledi.
Araştırmacı Gazeteci Yusuf Gürsucu’nun sunum yaptığı panel, Munzur Çevre Derneği başkanı Hatun Esen’in yaptığı konuşma ile başladı. Birlik, mücadele ve dayanışmanın önemine vurgu yapan Hatun, yaşam alanlarına yapılan saldırı kadar, bu saldırılara karşı bir tutum sergileyen tüm kesimlerinde saldırı altında olduğuna dikkat çekti.
2017 yılında yaşam alanlarını savunan 312 kişinin katledildiğinin, onlarca kişinin gözaltına alındığının ve bir o kadar kişinin de tutuklandığının altını çizen Esen, “Bu saldırıları püskürtmenin ve yaşam alanlarımızı özgür kılmanın tek yolu lokal direnişleri genel direnişlere çevirmektir. Nükleer karşıtı yapılan bir etkinliğe katıldığımda birisi ‘Nükleer Santral neden Sinop’a yapılıyor? Gitsinler Diyarbakır’a yapsınlar’ demişti. Bizim ihtiyacımız olan şey, Nükleer Santralleri, HES’leri, maden ocaklarını değil Sinop, Amed, Dersim, Karadeniz nerede olursa olsun yaptırmayacağımızı anlamak ve anlatmaktır. Ve nerede olursa olsun ortak mücadele ile bu ölüm projelerini yaptırtmayacağımızın farkına varmamızdır” dedi. Birliktelikten güç doğacağını belirten Hatun Esen, küresel ısınmanın etkileri ve nedenlerini anlatması için sözü Araştırmacı Gazeteci Yusuf Gürsucu’ya bıraktı.
Küresel ısınmanın etkilerini ger geçen gün daha yakıcı hissettiğimizle söze başlayan Yusuf Gürsucu, kapitalistlerin küresel ısınmanın önünü engellemek yerine önünü açtığına değindi. “Havalar ısınıyor, yağışlar yok, susuzluk kapıda ve dereler kuruyor” diyen Gürsucu, egemenlerin yaşamı ileri taşımak gibi kaygı gütmesinden ziyade, “maden ocaklarını nerelere kurabiliriz, HES’leri nasıl halkın yaşam alanlarına yerleştirebiliriz, nereye daha kaç tane nükleer santral yapabiliriz”i tartıştıklarını belirtti. “Nasa iklim değişikliği var diyor. Fakat ABD başkanı ‘Yok öyle bir şey, tüm bunlar safsatadan ibaret’ diyor. İklim değişi çok yoğun yağışları beraberinde getirecek, tarım arazileri yerle bir olacak ve ilk elden tarım tamamen bitirilecek. Tarım umurlarında bile değil! Afrika-Sudan’da 7 milyon 805 dekar arazi kiralandı. ‘Biz buralarda üreteceğiz, dünyaya satacağız’ diyorlar. Doğallığında kendi ülkelerinde tarım için araziye ihtiyaç duymuyorlar ve kendi verimli topraklarını enerji sevdasıyla yok ediyorlar” diyen Gürsucu, egemenlerin kendi havuzunda bulundurduğu şirketleri bu yöntemlerle palazlandırdığına da dikkat çekerek şunları ekledi: “Tarım arazilerimiz, ormanlarımız, derelerimiz, meralarımız halkın elinden, yani gerçek sahibi olan halkın elinden alınıyor havuzlarında bulunan özel şirketlere peşkeş çekiliyor.”
Gürsucu konuşmasının devamında, iklim değişikliğinin tek nedeninin kapitalist sistemin bitmek bilmeyen kâr ve tüketim hırsı olduğunu vurguladı. Küresel ısınmayı engellemek için kapitalist sistemin tamamen ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizen Gürsucu, bu sistemin tek başına ortadan kalkmayacağını da ekleyerek, ortak mücadelenin kaçınılmaz bir yol olduğunu belirtti.
Gürsucu’nun ardından soru cevap şeklinde ilerleyen etkinlik sanatçı Murat Ateş ve Resul Barış’ın müzik dinletisi ile devam etti.