[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Makaleyi dinle “]
Enflasyon tahminlerinin giderek yükseldiği, açlık ve yoksulluk sınırının her ay rekor kırdığı, krizin hemen hemen hiç kimse tarafından yadsınamadığı bir süreçten geçiyoruz. Örneğin geçtiğimiz haftalarda duyurulan Orta Vadeli Program’da (OVP) yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 65’e kadar yükseldi. Tabii diğer veriler enflasyonun çoktan bu oranı geçtiğini söylese de yüzde 65’lik bir oran bile gerçek enflasyon verilerine, henüz uzak da olsa bir adım yaklaştıklarını gösteriyor.
ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan, Mayıs 2024’te enflasyonun yıllık yüzde 73 ile zirve yapacağını tahmin ediyor. Ayrıca 6-12 ay içerisinde şiddetli bir kriz çıkabileceğini söylüyor. OVP’de ise 2024’te enflasyonun yüzde 33’e kadar düşmesi bekleniyor. Oysa gidişat bunun mümkün olamayacağını yönünde. Şu an içinde bulunduğumuz krizin daha şiddetlisinin önümüzde olduğu tahmin ediliyor. Buna rağmen Erdoğan utanmadan sorunun “ekonomik değil psikolojik” olduğunu savunuyor. Bu süreç içerisinde ardı arkası kesilmeyen zamlar ve buna karşılık işçi ve emekçi kesimlere yapılan “zamlar” gündemdeki yerini koruyor.
Yeni açıklanan OVP ile 4 milyon memur ve 2,5 milyon memur emeklisine yapılacak zam oranı da değişiklik gösterdi. Hatırlanırsa Kamu İşveren Heyeti ile Memur-Sen arasında yapılan görüşmelerde uzlaşma sağlanamamıştı. Sendika, 2024 yılı için artışı üçer ay ve yüzde 35+10+15+10 şeklinde zam yapılmasını talep etti. 2025 talebi ise yüzde 25+15 oldu. Buna karşı Kamu İşveren Heyeti 14 Ağustos’taki ilk teklifinde 2024’ün ilk altı ayında yüzde 14, ikinci altı ayında yüzde 9, 2025’in ilk altı ayında yüzde 6 ve ikinci altı ayında yüzde 5 zam teklif etmişti. 17 Ağustos’ta teklifini 2024’ün ilk altı ayında yüzde 15, ikinci altı ayında yüzde 10, 2025’in ilk altı ayında yüzde 6 ve ikinci altı ayında yüzde 5 şeklinde revize etmişti. Teklifin çok düşük olması sebebiyle anlaşma sağlanamadı ve zammın belirlenmesi Hakem Kurulu’na kaldı. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararı ile zam oranları Heyet’in ikinci teklifi doğrultusunda açıklandı. Memurlara 2024 için ilk altı ay yüzde 15, ikinci altı ay yüzde 10; 2025 için de yüzde 6+5 zam yapılmasına karar verildi. Yani Heyet’in sunduğu teklife çok yakın bir miktarda zam yapılmış oldu. Memurların itiraz ettiği oran Hakem Kurulu yoluyla kabul ettirildi. Yapılan teklife itiraz yolu da kapanmış oldu. Böylece memurlar itiraz ettikleri zam oranına mahkûm edilmiş oldu.
ENFLASYON FARKI FARK YARATACAK MI?
Memurlar ve memur emeklileri ocak-temmuz, temmuz-aralık olmak üzere senede iki kere maaşlarını zamlı almaktalar. Zam oranları toplu sözleşme ve geçmiş 6 aylık enflasyona göre belirleniyor. Kısaca açmak gerekirse ocak ve temmuz aylarında yapılan toplu sözleşme zamları 6 aylık enflasyonun altında kalırsa enflasyon farkı veriliyor ve bir sonraki dönemin toplu sözleşme zammı uygulanıyor. Ancak yeni düzenleme ile birlikte zam oranları dönem sonundaki enflasyona göre değil zamların uygulanacağı 6 ay için “hedeflenen” enflasyona göre yapılacak. Hedeflenen enflasyon vaatlerinin hiçbir zaman gerçekleşmediğini biliyoruz. Yalancı vaatler bir bahar rüzgârı serinliğinde anlatılsa da gerçekte memurlar ve emeklileri kasırga beklemektedir. Örneğin hedeflenen enflasyon 2024 yılında yüzde 33’tür. Bu oranın gerçekçiliği nedir? Resmi rakamlara göre yıl sonunda yüzde 65’lere çıkan enflasyon nasıl yüzde 33 gibi bir orana düşürülecektir? OVP ile planlananın “enflasyonu düşürmek” olduğu çokça anlatıldı. Sormak gerekiyor bu sahte vaatlerin sunulduğu kaçıncı OVP? Her seferinde enflasyon karşımıza artarak çıkmış, alım gücü alabildiğine düşmüş ve özellikle emekliler için içinden çıkılmaz bir girdap meydana gelmiştir. Hayatlarının çoğunu çalışarak geçiren bu kesimler hayatlarını idame ettirebilmek için emekli olduklarında bile ek işlerde çalışmaya zorlanmıştır. Tüm bu koşullara devletin yanıtı ise yeni zam beklentilerini duyurmak oldu. Mehmet Şimşek yaptığı açıklamada “Emeklilerimiz çok değerli. Ama ülkenin imkânları çerçevesinde hareket etmemiz lazım. Zor bir dönemden geçiyoruz. Yüzyılın felaketi yaşanmış. Felaketin yaralarını sarmayı önceliklendirmeyi, eminim 86 milyonun tamamı istiyor.” diyor. Ülkenin imkânlarının kimlerin çıkarları doğrultusunda kullanıldığını hepimiz iyi biliyoruz. Felaketlere yol açan devlet, dayatılan yoksulluğa kılıf uydurmak için sorumluluğunu taşıdığı, büyük payı kendisine ait olan felaketleri gösteriyor. Utanmadan felaketin yaralarını sarmaktan bahsedebiliyor. Oysa tek yaptıkları bağış yapan şirketlere deprem bölgelerinden ihaleler vermek!
OVP’de 2023 yılı enflasyon beklentisi arttığı için memur ve memur emeklilerine yapılacak zam oranı da değişiklik gösterdi. Enflasyon oranları gerçek ve bilimsel rakamlar olsaydı belki bu zamların bir anlamı olurdu ancak yüzde 65 enflasyon hissedilen enflasyonun oldukça altında. Yani yüzde 65’lik enflasyona göre hazırlanacak zam oranları da yapılan eski zamlar gibi enflasyon altında erimeye devam edecek. Memur emeklilerinin zamlı maaşları yine de yoksulluk sınırının altında kalacak. Temmuz ayında yapılan zamları hatırlarsak memurlar 2023’ün 2. yarısı için yüzde 6 toplu sözleşme zammı almıştı. Temmuz ve ağustos aylarındaki enflasyon yüzde 6’lık zammı eritti. 2024 ocak ayı için yüzde 49,46 olarak hesaplanan zam heyecan yaratmış olsa da 2024 yılında devam edecek ekonomik krizin de bu zammı eriteceği öngörülüyor. Öyle ki kaşıkla verdiğini kepçeyle geri almak sözünü çok yakından tanıyoruz. Yaşanacak olan tam olarak budur.
2023 yılının temmuz-aralık dönemini kapsayan 6 aylık enflasyon beklentisi de enflasyonda artış beklentisi sebebiyle yüzde 37,76 oldu. OVP’de açıklanan enflasyon beklentisi ve 2024 yılının ocak ayında uygulanacak yüzde 15’lik toplu sözleşme zammına göre memur zam oranı yüzde 49,46 olarak hesaplandı. Ocak ayı için memur maaşlarının 32 bin 907 TL civarında olması bekleniyor. En düşük memur emekli maaşının da yüzde 49,46’lık artışla 14 bin 761 TL’ye yükselmesi bekleniyor. Burjuva-feodal medyada emeklilere “büyük zam müjdesi” olarak lanse edilen ücret ise açlık sınırının eşiğinde! Görülen o ki memur emeklileri açlık sınırının eşiğinde, yoksulluk sınırının altında yaşamaya devam edecek. Memur emeklilerine yapılmayan seyyanen zam da önümüzdeki günlerde emeklinin isyanını hafifletmek için devletin seçim vaadi olarak sunulabilir. Geçtiğimiz sefer de memurlar seyyanen zam alırken emekliler bu zamdan faydalanamamıştı.
Tüm bu koşullar göze alındığında “müjde” olarak sunulan emekliler için hüsran olmaya devam edecektir. Memurlar için belirli bir artıştan söz edilebilir ancak bu artış 2024 yılına gelindiğinde eriyecek, elde avuçta yine bir hiç kalacaktır. Senelerdir yaşanan budur ve ülkenin sosyoekonomik koşullarında bir değişim gözlenmediği için de aynı sonuçlar yaşanmaya devam edecektir. Yüzde 65’e kadar yükselen enflasyon ortamında yapılan yüzde 49,46’lık artışın memura ve emekliye ne gibi bir faydası olacağını sorgulamak gerekir. OVP’de açıklanan yıllara göre enflasyon oranları gitgide düşüş göstermektedir. Memur ve emekli zam oranları da bu enflasyon beklentisine göre hesaplanacak. Yani enflasyon beklentisi gerçek dışı oranlarda düşürülerek memurun ve emeklinin zam oranları da aşağıya çekilmiş olacak. Memur ve emekli yüksek enflasyon altında ezilmeye devam edecek ancak devlet “müjde” verdiğini savunacak. Sonuçta yüklü bir miktarda zam yapılmıştı. Market fiyatları, kira ücretleri gibi yaşamsal ihtiyaçların cebe nasıl yansıyacak olmasının bir önemi kalmıyor!
Bu artış birçok kesimde kafa karışıklığı yaratabilir. Sonuçta lanse edilen yüklü bir miktarda zam yapıldığıdır ancak gerçek durum tam tersini göstermektedir. Emeklilerin birçoğu bu zamların bir aldatmaca olduğunun farkına devletin önceki pratiklerinden dolayı varmıştır. 7 bin 500 TL’ye mahkûm edildiklerinden şimdiki vaatler de pek gerçekçi gelmemektedir.
Yapılan zamların niteliğini, memur ve emekliler cephesinde anlatmalıyız. Her zammın arkasında bir vurgun olduğunu, zamların katbekat fazlasıyla geri alındığını dile getirmeliyiz. Yaşanabilir bir ücret için mücadelenin ve dahası kazanılacak bir dünya için mücadelenin tam zamanı olduğunu bulunduğumuz her alanda haykırmalıyız. Devletin yaptığı “müjde” zamlara aldanmamalı, gerçek kurtuluş için birleşmeli, kendi müjdemizi yaratmalıyız…