HABER MERKEZİ- Dersim’de yaşanan orman yangınlarına dair Munzur Çevre Derneği, “Dersim’de Sistematik Orman Yangınlarını Dayanışmayla Durduralım!” başlıklı bir açıklama yayınladı. Yapılan açıklama şu şekilde;
“Dersim’de askeri operasyonlarla birlikte başlayan yangın Değirmendere, Zoğar, Zenge, Koçeri, Bozan, Kozluca, Geyiksuyu, Sin ve Dündül bölgelerinde halen sürüyor. Sözde “güvenlik” gerekçesi ile ve halkın “huzuru” için başlatılan operasyonlarda Dersim halkının yaşam alanları bir bir yok edilirken, bu yangına müdahale edecek olan halka yönelik ise yasak kararı verildi.
Orman yangını vadinin büyük bir bölümüne yayılırken valiliğin ısrarla “yangın yok” ifadeleri devletin Dersim halkına ve doğasına bakış açısının resmidir. Hiç yabancı gelmeyen bu devlet geleneği ile Dersim halkı 1938 yılında tanışmış ve o günden bu yana da bu saldırılara sistematik bir şekilde maruz kalmıştır. Devletin 1938’de Dersim’de başlattığı soykırım da, bu dağlar Dersimli halkın kanları ile sulanmış ve nice katliamlara direnişlere tanıklık etmiştir. Dünden bugüne devlet kan ve zulümle bir tarih yazarken bu dağlarda, halk ise bir direniş destanı yazmış ve yazmaya da devam ediyor.
Dersim coğrafyasına yönelik askeri operasyonlarla devam eden bu saldırının altında egemenlerin birçok planı ve projesi de yer almaktadır. 38’de soykırımla Dersim halkını ve kültürünü yok edemeyenler, Dersim’i sular altında bırakacak HES, JES projelerini hayata bu şekilde geçirerek amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar. Ormanları, meraları, yaylaları ve köyleri doğrudan yok edemedikleri için OHAL ve “terör” bahanesiyle havadan yakarak, yıkarak ranta hazır hale getirmekteler. Bu sene Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin yasaklanması, köylerin 38 ve 90’lı yıllarında olduğu gibi tekrardan boşaltılması bu politikaların açık resmidir.
Orman yangınları ile katledilen sadece ağaçlar değildir elbette. Dersim doğası ve içinde yaşayan tüm canlılar bu yangınlarla yok edilmeye çalışılıyor. Dersim’de mevcut orman örtüsünün yanı sıra Munzur Havzası’nın çok zengin bir flora ve faunası vardır. Türkiye’de kültürel ve doğal mirası en zengin alanlardan biridir Dersim. Yaklaşık 1600 bitki türü içeriyor. Bu türlerin yüzde 18’i yani 293’ü endemik yine yaban hayatı ekosistemi de çok güçlü bir alandır. Bu anlamıyla biz doğa ve yaşam savunucularının en temelde bu yaşamı bir bütün savunması elzemdir.
Egemenlerin yaşadığımız coğrafyaya dönük saldırıları alan fark etmeksizin sürüyor. Dersim’den Karadeniz’e Toroslar’dan Ege’ye, T. Kürdistanı dahil olmak üzere bir bütün tüm yaşam alanlarına HES, JES projeleriyle maden ocaklarıyla yaşam alanları bir bir yok edilmeye çalışılıyor. Şüphesiz Dersim bu saldırılardan özgün olmakla birlikte bu saldırılardan azade değildir. Çevre örgütlerinin Silvan, Beytüşşebab, Bingöl ve Dersim’deki orman yangınlarına tepkisi bu süreçte cılız kalmıştır. Egemenlerin bütünlüklü saldırılarına karşı ortak bir ses çıkarmak; ormanın, suyun, dağdaki kuşun, kurdun, her bir canlının yaşam hakkını savunmak, gösterilmeyeni göstermek, gizlenmek isteneni söylemek ve dayanışmayı büyütmek tüm çevre, doğa ve yaşam savunucularının görevi olmalıdır.
Dersim’de Sistematik Orman Yangınlarına Son!
Doğayı ve Yaşamı Dayanışmayı Örerek Savunalım!
Dersim Bekes Niyo!
MUNZUR ÇEVRE DERNEĞİ – AĞUSTOS 2018″