HABER MERKEZİ- Adana’da sokağa çıkma kısıtlamasında otomobiliyle dışarı çıkınca polis tarafından ‘kısıtlamayı ihlal ettiği’ gerekçesiyle 3 bin 150 lira idari para cezası kesilen Ömer Tekin, avukatı aracılığıyla cezaya itiraz etti. Adana 5’inci Sulh Ceza Hakimliği, itirazı haklı bulup, cezayı iptal etti. Kararın gerekçesinde, İl İdaresi Kanunu’nda idari yaptırımın ancak emri çıkaran tarafından uygulanabileceği, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda da sokağa çıkma yasağı şeklinde açıkça düzenlenen bir zorunluluk bulunmadığı ifade edildi.
Kentte 12 Aralık 2020 günü koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması sürerken, merkez Çukurova ilçesi Belediye Evleri Mahallesi’ndeki evinden otomobiliyle ayrılan Ömer Tekin, uygulama noktasında polis ekipleri tarafından durduruldu. Dışarıya çıkma gerekçesini soran polislere Tekin, bir yakınına, arızalanan klimasını tamir etmek için gittiğini söyledi. Polis ekipleri, izin belgesi bulunmayan fabrika işçisi Tekin’e sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal ettiği gerekçesiyle 3 bin 150 lira idari para cezası kesti. Cezanın kendisine tebliğ edilmesinin ardından Tekin, avukatı Vedat Özkan’a giderek dilekçe yazdırdı. Tekin, bu dilekçeyi Adana 5’inci Sulh Ceza Hakimliği’ne sunarak, karara itiraz etti.
MAHKEME CEZAYI İPTAL ETTİ
Mahkeme, yaptığı değerlendirmede cezanın iptaline karar verdi. İl İdaresi Kanunu’nda idari yaptırımın ancak emri çıkaran tarafından uygulanabileceği, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda da sokağa çıkma yasağı şeklinde açıkça düzenlenen bir zorunluluk bulunmadığı belirtilen kararda, şöyle denildi:
“5326 sayılı Kabahatler Kanununun 32 ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 66’ncı maddeleri kapsamında idari yaptırımın ancak emri çıkaran tarafından uygulanabileceği, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda sokağa çıkma yasağı şeklinde açıkça düzenlenen bir zorunluluk bulunmadığı gibi bu tedbire aykırı hareket edilmesi de kanunda sayılan bir yasak veya zorunluluk olmadığından; sokağa çıkma yasağına aykırılık eylemi nedeniyle 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282’nci maddesinin uygulanması hukuken mümkün görülmediğinden, başvurunun 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 28/8-b maddesi gereğince kabulüne karar vermek gerekmiştir.”