HABER MERKEZİ- Maden Mühendisleri Odası, Bartın’ın Amasra ilçesinde bulunan maden ocağında 41 madencinin hayatını kaybettiği katliama dair yaptığı incelemelerin ilk sonuçlarını açıkladı.
Oda binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan Genel Başkan Ayhan Yüksel, madende 500 yeraltı işçisi, 80 yerüstü işçisi ve 142 memur olmak üzere toplam 722 kişinin çalıştığını aktardı.
Biri üretimde, diğeri de hazırlık safhasında olan iki kartiyenin patlamadan etkilendiğini belirten Yüksel, “Her maden faciasında ortaya çıkartılan trafo bahanesi burada da kullanılmaya çalışılmış, inandırıcı olmayacağı anlaşıldığında grizu patlaması olduğu gerçeği kabul edilmiştir. Grizu patlaması, kritik konsantrasyona ulaşmış metan gazının ve yeterli oksijenin ateş kaynağına ulaşması ile meydana gelir. Ölümlerin nedeni, grizu patlaması sonucu oluşan yüksek sıcaklık ve şok dalgası nedeniyle yanma ve ortama yayılan karbonmonoksit zehirlenmeleridir” dedi.
Gaz izleme sistemi verilerine odanın ulaşamadığını söyleyen Yüksel, metan sensörünün kritik seviyede uyarı verip vermediği, verdiyse ne çeşit önlemler alındığı ve uyarı vermediyse nedenlerinin incelenmesi gerektiğini ifade etti. Yüksel, gaz izleme verilerine neden ulaşılamadığı sorusunu, “Patlamada sensörler devre dışı kalıyor ama o bilgiler yukarıdaki bilgisayarda saklanıyor. O bilgilerin silinmesi çok zor. Yazılı olarak isteme koşullarımız yoktu. Sözlü olarak istediğimizde yasak olduğu ve daha sonra paylaşılacağı söylendi. Ocak planı ve havalandırma sistemine de ulaşamamıştık. Uzmanlarımızla birlikte havalandırma sisteminde bir sorun var mı ona bakacağız” sözleriyle yanıtladı.
AFAD yapısının madencilik alanına uygun hale getirilmesi için bir rapor sunduklarını ancak bu raporun tozlu raflarda kaldığını ifade eden Yüksel, AFAD’ın kaza tespit yetkisi olmadığını kaydetti.
Öneriler
Yüksel, madenlerde işçi sağlığı ve güvenliği için şu önerilerde bulundu:
“* Madencilikte acil durum planı ve risk haritalarının her kurum, işletme ve bütün işyerleri için ayrı planlanmalı ve uygulanmalı.
* Metan yoğunluğu olan Zonguldak, Soma, Tunçbilek gibi havzalarda üretim planlaması aşamasında öncelikle metan drenajının her türlü ekonomik kaygıdan uzak bir şekilde dünya örneklerinde olduğu gibi yapılması, bölgenin olabildiğince metansızlaştırılması sonrasında hazırlık ve üretim çalışmalarına başlanılması gerekmektedir.
* Maden üretiminin, maden mühendisi nezaretinde yapılması kanuni zorunluluktur. Bu uygulamanın tüm vardiyalarda yeteri kadar maden mühendisi tarafından taviz vermeden uygulanması sağlanmalıdır.
* Maden işletmelerinde yasal olarak bulundurulan Daimi Nezaretçilerin ve İş Güvenliği Uzmanlarının mesleki bağımsızlığı ve iş güvencesi yasal teminat altına alınmalıdır. Maden işletmelerinde denetim ve yönlendirme mutlaka maden mühendislerinin yetkisinde olmalıdır.
* Tüm çalışanların iş güvenliği mevzuatı uygulamaları ve karşılaşılacak muhtemel riskler konusunda bilinçlenmelerini sağlayacak mesleki eğitim politikaları belirlenerek gerçek anlamda yaşama geçirilmelidir.
* Yaşanan bu kazanın hukuki ve cezai sorumlulukları geçmişte olduğu gibi birkaç maden mühendisi meslektaşımıza yüklenmemelidir.”
(Yeni Yaşam Gazetesi)