HABER MERKEZİ- HDP’li büyükşehir belediyelerine kayyum atanmasına ilişkin 12 LGBTİ+ örgütten saldırıya karşı ortak açıklama yapıldı.
BİZ Antalya Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Araştırmaları Derneği, Çanakkale LGBTİ+ İnisiyatifi, Gaziantep ZeugMADİ LGBTİ, Hacettepe Queer Deer, İHD Antalya LGBTİ+ Komisyonu, KeSKeSoR Amed LGBTİ+ Oluşumu, Kızıl Okyanus LGBTİ+, Kocaeli LGBTİ+ İnisiyatifi, Kuir Eskişehir LGBTİ+, Lavender LGBTİQ+, Ege Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Topluluğu, Şugarmekanlar, Queer Anka, ortak bir açıklama yayınlayarak HDP’li üç büyükşehir belediyeye kayyum atanmasını sessiz kalmama çağrısı yaptı.
Ortak metinde, daha önce yaşanan kayyum saldırısında 98 belediyeye atanan kayyumların LGBTİ+’ların kazanımlarına saldırıların arttığı hatırlatıldı, “LGBTİ+’ların kullanımına açık pek çok mekan devletin kurumlarına tahsil edilmişti. LGBTİ+’ların sosyalleştiği ve etkinliklerini düzenlediği mekanlar polis ablukasına alınmış, kadın merkezleri kapatılmış, işlevsiz hale getirilmişti” denildi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun son açıklamasının anımsatıldığı metinde “Kayyım atamalarıyla LGBTİ+’lara saldırıların aynı döneme denk gelmesi tesadüf değildir” denildi.
Çeşitli kentlerden 12 LGBTİ+ örgütün imzaladığı metinde şu ifadelere yer verildi:
LGBTİ+’LARA SALDIRILARIN KAYYUM SALDIRILARIYLA AYNI DÖNEME YAŞANMASI TESADÜF DEĞİL
“Bedenimiz ve cinselliğimizden endişe ettiğini belirten İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun LGBTİ+’larla ilgili nefret söylemiyle belediyelere atanan kayyım arasındaki ilişki görünmez değildir. Son dönemde 2019 Onur Yürüyüşlerine müdahale edilmesi, Munzur Festivalinde gerçekleştirilmesi planlanan LGBTİ+ etkinliğinin valilik tarafından yasaklanması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, LGBTİ+’ların ‘sapkınlık ve ahlaki bozulma’ içinde olduklarına dair verdiği fetva LGBTİ+’lara yönelik nefret suçlarını teşvik etmiştir. Kayyım atamalarıyla LGBTİ+’lara saldırıların aynı döneme denk gelmesi tesadüf değildir. Belediye başkanlarının görevden alınmaları ve kayyım atamaları bedenlerimizi denetim almaya çalışan saray rejiminin ve kalıcılaştırılmış OHAL sisteminin tezahürüdür. LGBTİ+ varoluşu yerel yönetimlerin merkezi yönetime bağlanmasıyla bilinçli ve sistemli olarak yok oluşa sürüklenmek istenmektedir.”
“Bununla birlikte kayyımın atanmasına karşı toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını barışçıl yöntemlerle kullanan yurttaşlar biber gazı, plastik mermi ve tazyikli su kullanılarak darp edilmiş ve gözaltına alınmıştır. Çocuklara ters kelepçe takılmıştır. Temel hak ve özgürlükleri düzenleyen uluslararası metinlerde hiçbir sınırlamaya tabi tutulmayan işkence yasağı ihlal edilmiş, bu işkence görüntüleri medyaya yansımıştır. Türkiye’de son yıllarda Gezi Direnişi, Onur Yürüyüşleri, 8 Mart Gece Yürüyüşleri, 1 Mayıs Yürüyüşleri gibi barışçıl gösteri ve toplantı yürüyüşlerine yapılan orantısız müdahaleler yapısal bir sorun haline gelmiş ve pek çok yurttaşın başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlükleri ihlal edilmiştir.”
“Walter Benjamin’in deyişiyle, ‘ezilenlerin geleneği, bugün yaşadığımız ‘olağanüstü halin’ kural’ olduğunu gösteriyor bize. Bizim yapmamız gereken de hakiki olağanüstü hali açığa çıkarmak ve böylece faşizm karşısındaki konumumuzu güçlendirmektedir.”
“LGBTİ+ örgütleri olarak kayyıma ve yasakçı başkanlık sisteminin antidemokratik uygulamalarına karşı sessiz kalmayacağımızı ve mücadelemizi barışçıl yollarla şimdiye dek nasıl sürdürdüysek bundan sonra da artırarak devam ettireceğimizi bildiriyoruz.”