Kürt illerinde sömürü ve talanın adı tekstil organize sanayi bölgeleri

HABER MERKEZİ- Kürt illerinde yoğunlaşan ve özellikle tekstil sektöründe gelişme gösteren organize sanayi bölgeleri, yoğun sömürünün yanında halkın ev ve tarlalarını da talan ediyor. Diyarbakır-Elazığ karayolu üzerinde bulunan Tekstil İhtisas OSB’nin 129 hektarlık mera alanında proje kapsamında yaptığı tesislerden dolayı bölgede bulunan evler yıkımla karşı karşıya kaldı.

Marmara Bölgesi’ndeki birçok tekstil firması üretimini T. Kürdistanı ve Karadeniz Bölgesi’ne kaydırırken özellikle Kürt illerinde kurulan organize sanayi bölgeleri dikkat çekiyor. Yerleşim yerlerinin uzağında, birçok bakımdan köle kamplarını andıran ve her türlü sendikal örgütlülüğün “yasak” olduğu bu bölgelerde en ufak bir hak arama girişimi işten atılmayla ve jandarma baskısıyla karşılaşıyor. Özellikle tekstil sektöründe yoğunlaşan sömürü nedeniyle binlerce işçi asgari ücretin dahi altında çalışırken kimisi ise hesabına yatan asgari ücretin bir bölümünü patrona elden geri iade ediyor. Sendikal mücadele veren işçiler fişlenerek ileride hiçbir yerde iş bulamaması sağlanıyor. Diğer yandan OSB’ler halkın ev ve arazilerini de talan ediyor.

Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, 129 hektar alandaki mera bölgesi, iki yıl önce Organize Sanayi Bölgesi (OSB) tarafından ruhsatlandırılması ardından Tekstil İhtisas OSB’ye devredildi. Tekstil İhtisas OSB, proje kapsamında bölgede 400 milyon TL değerinde bir yatırımla 60 farklı tesis kurmaya başlayarak proje alanının sınırlarına duvar örülmeye başlandı. Projenin hayata geçmesinin ardından bölgede bulunan birçok tapusu olmayan ama elektrik ve su hattı verilen evler yıkıldı. Yıkım firma sahipleri ile bu evlerde oturan yurttaşlar arasında varılan anlaşmalar sonucu yapıldı. Bu yıkımdan sonra duvarın örülmesine devam edilirken Dökmetaş Mahallesi’nde 4 ev için daha yıkım kararı alındı. Ancak ev sahipleri kendi evlerine düşük fiyat verilmesi nedeniyle firma sahipleri ile anlaşmadı. Bu dört ev şimdi ise Yenişehir Belediyesi tarafından yıkımla karşı karşıya kaldı.

Mahallede hayvancılık ve tarımla uğraşan yapı sahipleri, kendilerine yıkım için teklif edilen ücretlerin çok düşük olduğunu belirtti. Mera alanlarından çıkmaları halinde başka bir iş yapamayacaklarını ve geçinemeyeceklerini ifade eden yapı sahipleri, yetkililerden ya yıkım kararının durdurulmasını ya da taleplerinin kabul edilmesi çağrısında bulundu.

‘YIKIMA KARŞIYIZ’

Mera bölgesinde yaklaşık 40 yıldır yaşadıklarını, geçimlerini hayvancılık ve tarımla sağladıklarını belirten mahalle sakini Faruk Aktaş, insanlara iş istihdamı sağlayacak olan projeye asla karşı olmadıklarını sadece olası yıkımda mağdur olacaklarını ifade etti. Evlerin yıkılması halinde 8 aileden oluşan 80 kişinin ciddi anlamda mağdur olacağını aktaran Aktaş, “Sırf bu bölgede tekstil fabrikaları kurulacak diye devlet bu alanı iş insanlarına tahsis etmiş. Tamam güzel burada istihdam da sağlansın ama burada istihdam sağlanacak diye insanlar mağdur edilmemeli. 4 bina hakkında yıkım kararı var. Her bina 2 katlı ve her katında nereden baksan 10 nüfus var, toplamda 80 kişi yapıyor. Burası yıkılırsa bu 80 kişi, bu karda kışta nereye gidecek, bu kış perişan oluruz. İstihdam sağlanmasın demiyoruz ama başka bir yerde istihdam sağlansın. Başka bir yerde fabrika kurulsun. Aynı zamanda fabrikayı yapıldığı yerin kaydırma olanakları var. Fabrikayı biraz kaydırsalar evler yıkılmayacak” ifadelerini kullandı.

HAYVANLARI SATTILAR

Yıkılması planlanan yapıların, proje içerisinde fabrikaların yeşillik alanı olarak kullanılacağını sözlerine ekleyen Aktaş, mahallede tapusu olan evlerin olduğunu bir tek kendilerinin olmadığını kaydetti. Aktaş, “Fabrikayı biraz kaydırsalar evlerimiz yıkılmayacak. Daha önce hayvancılık yapıyordum yoğurt, peynir satıyordum. Fabrikanın temelleri atıldığı gibi hayvanları satmak zorunda kaldım. Birkaç tane ineğimiz kaldı. Hayvanlar gidince nakliye işi yapmaya başladık. Şimdi tarımla uğraşıyorum. Her bir ev için 300 bin TL para veriyorlar bu cüzi bir miktar değildir. Bunu kabul etmiyoruz. Paradan çok evlerimizin yıkılmamasını istiyoruz. Buradan göçersek şehirde ne yaparız” şeklinde ifadelerde bulundu.

KENDİMİZİ EVLERİMİZE BAĞLAYACAĞIZ

Proje sahiplerinden tehditlerde aldıklarını belirten Aktaş, “Devlettir kaba kuvvetle baş edemeyiz ama bunu canı gönülden söyleyeyim kendimizi evlerimize bağlayıp o yıkım ve enkazın altında mücadele edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın” dedi.

‘VALİ’NİN HABERİ VAR’

Evi yıkımla karşı karşıya olan Faruk Aktaş’ın amcası Mehmet Aktaş’ta evinin proje içinde olduğunu dile getirdi. Aktaş, “Proje hayata geçince bizlere ‘evlerin bulunduğu alana girilmeyecek’ dediler ama şimdi 4 evimiz yıkılma ile yüz yüzedir. Para teklif ettiler ama biz bunu kabul etmiyoruz. Şimdi bir evin temeli 300 bin TL’dir. Evlerimiz bahçelidir. Piyasa değeri yüksektir. Fabrika burayı belediyeye devretti ve belediye bir hafta içinde buraları boşaltmamızı istedi. Fabrika 50 metre kaydırılsa evimiz yıkılmayacak. Biz para istemiyoruz, evimiz yıkılmasın yıkılsa da her ev başı için 1,5 milyon istiyoruz. Ya da bize ev yapmak için yer tahsis edip para versinler. Yıkımdan Vali’nin de haberi var. Verdikleri parayla ev yapılmaz, kesinlikle biz evlerimizin yıkılmasına izin vermeyeceğiz. Kendimizi evlerimizde siper ederiz” şeklinde konuştu.

Konuya ilişkin telefonla ulaştığımız Organize Sanayi Bölgesi (OSB) yöneticisi bir isim, yaptıkları bütün işlemlerin hukuki olduğunu, hukuksuz bir işlem yapmadıklarını, bunun dışında herhangi bir bilgi veremeyeceklerini söyledi.