HABER MEKREZİ- “The Unknown Cultural Revolution” isimli kitabın çevirisi olan “Kültür Devrimi Hakkında Bilinmeyenler” kitabı Umut Yayımcılık’tan çıktı. Dongping Han tarafından yazılan ve Yankı Deniz Tan tarafından Türkçe’ye çevrilen kitap, Büyük Proleter Kültür Devrimi’nde Jimo bölgesinde yaşanan değişimleri ve gelişimleri anlatıyor.
Umut Yayımcılık tarafından basımı gerçekleştirilen kitabın önsözü şu şekilde;
“Çin’de Başkan Mao’nun önderliğinde gerçekleşen Büyük Proleter Kültür Devrimi’ne dair önemli bir kaynağı daha okurlarımızla buluşturuyoruz. Kültür Devrimi’nin canlı tanığı olan ve aynı zamanda bu konuda ciddi araştırmalar yapan Dongping Han’ın “Kültür Devrimi Hakkında Bilinmeyenler” adlı eseri, sosyalist inşanın karşılaştığı zorluklara ve sosyalizmden geriye dönüşler sorununa dair somut ve canlı bir anlatımı içinde barındırıyor. Yazarın Kültür Devrimi öncesine, devrim anına ve Mao’nun ölümünün ardından Deng Şiaoping önderliğindeki burjuva restorasyona dair somut veriler ve mülakatlara dayalı olarak ortaya koyduğu gerçekler, Kültür Devrimi’nin kazanımlarına da ışık tutuyor.
Kitapta devrimin ilk yıllarından itibaren halk kitlelerinin çıkarlarına karşıt bir biçimde özellikle yerel parti yöneticileri özgülünde ortaya çıkan bürokratik ve burjuva tarzları, bunun özellikle kırsalda eğitim ve üretim üzerindeki olumsuz etkilerini görmek mümkün. Kültür Devrimi’nin tam da bu sorunlar karşısında söz konusu bürokratik ve burjuva yönetim tarzına savaş açtığını, kırsal bölgelerdeki eğitim, üretim ve genel olarak kültürün gelişiminde büyük sıçramalar sağladığını görüyoruz.
Sosyalist toplumda eğitimin niteliğine ve aldığı biçimlere dair önemli örnekleri ortaya koyan bu kitabın temel örgüsünün yine eğitim üzerinden şekillendiği söylenebilir. Fakat eğitim sorunu üretimin halk yararına geliştirilmesi, kitle inisiyatifinin açığa çıkarılması ve sosyalist inşayla birlikte değerlendirilmektedir. Komün ve kolektifler üzerinden birbirine sıkı sıkıya bağlı bulunan eğitim, üretim ve yönetimin her aşamasında kitlelerin inisiyatifi belirleyici yerde durmaktadır. Kültür Devrimi’nin savaş açtığı temel meselelerden birinin özellikle kırsal bölgelerdeki itaatkârlık kültürü olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla eğitim başlığı altında ele alınan sorunların sosyalist inşanın temel sorunlarıyla ilişkisi yanında burjuva çizgi ile proleter çizgi arasındaki savaşımın bir parçası olduğunu anlıyoruz.
Yazarın da aktardığı gibi Kültür Devrimi yadsınarak revizyonist Deng Şiaoping’in önderliğinde piyasa reformlarının hayata geçmesiyle birlikte kır kolektifleri dağıtılmış, kolektif ekonomiye dayalı kırsal eğitim, sağlık sistemi ve sosyal refah çökmeye başlamıştı. Resmî suistimallerin ve yolsuzlukların artması da aynı süreçte gerçekleşmişti. Kırsal eğitimin geriletilmesinin ekonomik gelişmeyi köstekleyici etkilerine paralel kent ile kır arasındaki çelişkinin yeniden derinleşmeye başlaması, yönetici konumlara çöreklenen kapitalist yolcular nedeniyle parti ve kitleler arasındaki ilişkinin kitlelerin sınıfsal çıkarlarının aleyhine gelişme kaydetmesi benzer süreçlerin ürünüydü.
Bilindiği gibi Mao’nun ölümünün ardından Deng Şiaoping önderliğindeki revizyonist çete, parti ve devlet iktidarını ele geçirmiş, Kültür Devrimi’yle hayata geçirilen politika ve uygulamaları hızlı bir biçimde ortadan kaldırmaya yönelmişti. Bu kapitalist yolculara göre Kültür Devrimi gereksiz bir aşırılıktı ve ülke ekonomisine büyük zararlar vermişti. Oysa Dongping Han’ın da kanıtlarıyla ortaya koyduğu gibi Kültür Devrimi sadece ekonomide değil hemen her alanda önemli atılımlar sağlamış, üretimde ve bir bütün olarak sosyalist inşada kitle inisiyatifini hiç olmadığı kadar açığa çıkarmıştı.
Çin’de revizyonistlerin iktidara gelmesiyle birlikte Kültür Devrimi’ne ait birçok kayıt ve eserin ya yok edildiği ya da Kültür Devrimi’ni olumsuzlayacak şekilde değiştirildiği, var olan resmî kaynakların Kültür Devrimi’nin hedefi olan kişilerin ürünü olduğu ve Kültür Devrimi’ni araştırmanın yasaklandığı koşullarda gerçek bilgi ve verilere ulaşmanın zorlukları ortadadır. Dongping Han’ın titiz bir çalışmayla her kaynaktan yararlanmaya çalışması ve en önemlisi çalışmasını asıl olarak o dönemin canlı tanıkları olan halkla mülakatlara dayandırması, ortaya koyduğu bilgi ve görüşlerin sağlam bir temele dayandığını göstermektedir.
Parti içindeki burjuva kadrolara karşı halkın örgütlenmesi, eski dönemden kalma gerici, kalıplaşmış zihniyetlere ve sağcı düşüncelere karşı kampanyalar düzenlenmesi, kent ile kır arasındaki uçurumun sonlandırılması amacıyla politikalar belirlenmesi, kadroların halk tarafından denetlenmesinin sağlanması, her alanda kolektif kültürün hâkim kılınmaya çalışılması, oluşturulan komünler aracılığıyla sağlık, eğitim ve üretimde atılımlar sağlanması gibi Kültür Devrimi ile en ileri noktalara ulaşan sosyalist inşanın birçok konu başlığını bu kitapta bulmak mümkün.
***
Çin’de olduğu gibi birçok ülkede sosyalizm deneyiminin bize gösterdiği şey, sosyalizmin sınıflardan ve sınıf mücadelesinden azade olmadığıydı. Bir geçiş toplumu olarak sosyalist toplum, içinden çıktığı sınıflı toplumun ve henüz tümüyle yok edilemeyen eski üretim ilişkilerinin baskısı altındaydı. Sosyalist inşaya ve geriye dönüşlere dair birçok hatalı değerlendirmenin temelinde sosyalizmin sınıflı bir toplum olduğu gerçeğinin inkârı vardır. Diğer yandan sosyalizmde sınıfları ve sınıf mücadelesini tespit etmek yeterli değildir. Bunun bir bütün olarak üretim ilişkileri içerisinde, ekonomi, siyaset, eğitim ve kültür boyutuyla ortaya çıkarılması, sosyalizmde burjuvazinin kendini ürettiği zeminleri ve ona karşı mücadelenin yöntemlerini de tarif etmek gerekliydi. Başkan Mao’nun, toplumdaki burjuvazinin parti ve devlet organlarının en üst seviyelerinde merkezileştiğine dönük tespiti, Kültür Devrimi’nde “burjuva karargâhları bombalayın” sloganıyla parti ve devletteki kapitalist yolcuları hedef almıştı. Mao, kitlelere burjuvaziyi nerede aramaları ve ona karşı nasıl mücadele etmeleri gerektiğinin yolunu çizmişti. ‘Yeni burjuvazi’ parti ve devlet organlarının en üst kademelerinde konumlanmış, küçük üretim başta olmak üzere üretimin her kademesinde eski toplumsal alışkanlıklardan yararlanarak burjuva çizgiyi hâkim kılmayı hedeflemişti.
Başkan Mao, sınıf mücadelesinin sosyalizm şartları altında devam ettirilmesi zorunluluğunu; üretimden savunmaya, eğitimden tüketime kadar her konuda doğru siyasetin tayin ediciliğini; burjuvaziye karşı mücadelede ve sosyalizmin inşasında kitlelerin devrimci rolünün belirleyiciliğini en temel noktalar olarak ortaya koyar. Doğal olarak sosyalizm, temelde ekonomik bir gelişim ve savunma meselesi değil siyasetin tayin edici olduğu özgün bir sınıf mücadelesi pratiğidir. Ekonomik gelişim, teknoloji, savunma, kültür ve eğitim sorunları vb. komünist topluma geçişin koşullarını sağlamaya ve bunun için sınıf mücadelesini ilerletmeye hizmet etmesi gereken araç ve aşamalardır. Tüm bu araçların hangi sınıf ve ideolojiye hizmet edeceği sorunu sosyalizmin de temel sorularından biri olmaya devam etmektedir. Doğru siyaset ve kitleler olmaksızın hiçbir gelişmenin komünist amaçlara ulaşmayı sağlamayacağı ve hatta yeni burjuvazinin gelişimine hizmet edeceği başta Sovyetler ve Çin olmak üzere birçok deneyimle kanıtlanmıştır.
Sosyalist toplumda yeni burjuvaziyi ortaya çıkaran belli başlı çelişki ve ilişkiler vardır. Gelirdeki farklılıklar, bireylerin üretimde meşgul oldukları uzmanlık pozisyonları, kişilerin yönetimde ve önderlikte aldıkları özel roller, kır ve kent arasındaki fark gibi sosyalist toplumun çelişkileri ve genel meta-para ilişkileri yeni burjuvazinin ortaya çıkma zeminleridir. Bu zeminler varlığını koruduğu müddetçe toplumsal yapıdaki burjuva nüvelerin gelişme ve merkezileşme olasılıkları hep vardır. Burjuvazinin merkezileşmesinin odak noktası ise parti ve devlette yönetici mevkilerdir.
Elinizdeki kitap Başkan Mao önderliğinde Marksizm-Leninizm-Maoizmin teorik hazinesine kazandırılan Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin canlı tanıklığını yapmaktadır. Bir bölgesinden yola çıkarak Çin’deki değişimleri ele alan “Kültür Devrimi Hakkında Bilinmeyenler” adlı bu eserin sosyalist inşa ve geriye dönüşlere dair sorunları ve Çin’in sosyalizm deneyimini irdelemek isteyen okuyucu için değerli bir kaynak olduğuna inanıyoruz. Çin’e, Maoizme ve Kültür Devrimi’ne dair yaratılan deformasyon ve kafa karışıklıklarının giderilmesi bakımından da bu önemli eserin yararlı olacağı düşüncesindeyiz.
Umut Yayımcılık
Ocak 2020″