Okula başladığımız ilk andan itibaren final çizgisine ulaşmaya çalıştığımız bir maraton içerisine hapsoluyoruz. Girdiğimiz onlarca deneme sınavları, lise, üniversite ve ardından sözde daha iyi bir gelecek için yüksek lisans, doktora sınavları… Maraton sadece bu sınavlarla son bulmuyor elbette. Sonrasında işe girmek için uğraştığımız mülakatlar, referanslar derken bir döngü içerisinde sürekli sınanıyoruz. Gündemden düşmeyen, her yıl milyonların katıldığı bu sınav sistemi içerisinde bir yer bulup yerleşmek her geçen gün daha da zorlaşırken yılın bu dönemine 2022 KPSS sınavı damgasını vurdu.
2022 KPSS Lisans Sınavı 31 Temmuz’da yapıldı. Yaklaşık 1 milyon 500 bin kişinin girdiği KPSS’de, sınav biter bitmez soruların çalınması/sızdırılması üzerine iddialar ortaya atıldı. Sınava giren kişilerin KPSS sorularının Yediiklim Yayınları’nın deneme sınavlarındaki sorularla birebir aynı olduğu yönündeki paylaşımları sanal medyada büyük bir yankı uyandırdı. Sınava girenlerin duruma tepki göstermesinin ardından sanal medya platformu olan Twitter üzerinde #kpssdeikincifetoskandalı ve #kpssiptaledilsin etiketleri gündem oldu. Telegram gruplarında hızlı bir şekilde yayılan bu iddiayı sınava girenler karşılaştırmalı olarak kanıtlandı ancak buna rağmen ÖSYM iddiaları yalanladı.
Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) geçtiğimiz günlerde yapılan oturumların ardından ÖSYM sınav kitapçığını yayınladı. Yayınlanan kitapçıkta sınava girenler ve bazı öğretmenler çıkan soruların Yediiklim Yayınları’nın yaptığı deneme sınavında çıkan sorularla tamamen aynı olduğu yönünde paylaşımlarda bulundu. Sanal medyada gündem olan bu tartışma, soruların karşılaştırılmasıyla netliğe kavuştu. Bu süreçte Yediiklim Yayınevi’ne ait deneme sınavlarının satışlarının durdurulduğu belirtildi. Öte yandan ÖSYM yaptığı açıklamada bu iddiaların asılsız olduğunu, yapılan sabah ve öğlen oturumlarında sınavın güvenli bir şekilde son bulduğunu, yapılan inceleme sonucunda böyle bir iddianın gerçekçi olmadığını belirterek yalanladı. Yapılan açıklamanın ardından Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuyla “özel” olarak ilgilenerek Devlet Denetleme Kurumu’na verdiği inceleme talimatı ile ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün görevden alındı. Görevden alınmasının ardından açıklamalarda bulunan Halis Aygün yaşanan KPSS skandalının 4 yıllık görev süresinin tamamlanmasına 1 ay kala kendisine “itibar suikastı” yapıldığını ileri sürdü. Yaşanan olayların görev yaptığı süre boyunca başarılarının birilerine rahatsızlık verdiğini belirterek “Bizim için düğmeye basıldı, kırgın değil üzgünüm.” açıklamalarında bulundu.
KPSS sorularının sızdırılma skandalının patlak vermesinin ardından Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, kurul olarak inceleme başlattıklarını duyurdu. Skandalın ortaya çıkmasından 3 gün sonra ise polisin Yediiklim Yayınları’nın iki merkez binasına baskın yaparak dokümanlara el koyduğu öğrenildi. Bununla birlikte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü araştırma kapsamında 2 dershaneye giden bazı adayların tüm soruları doğru yaptığı iddiası ile soruşturmanın daha da derinleşeceği yönünde yapılan açıklamalarla soruşturmanın 2 ayaklı yürütülmesi ve yayınevinin ÖSYM ile bir bağlantısının olup olmadığı, soruları doğru cevaplayan adayların kimler olduğu, aralarında ilişki ağının olup olmadığı değerlendirilmeye devam ediyor.
SKANDALLAR KENDİNİ GÜNCELLİYOR
KPSS’nin soru skandallarına karışması aslında yeni karşılaştığımız bir durum değil. 2022 KPSS’sinde yaşanılan soru krizi sanal medyada 2010 ve 2012 yıllarında soruların çalınmasıyla gündeme oturan Gülen Cemaati’ni akıllara getirdi. 2010 yılında yaşanan olayda yürütülen soruşturma kapsamında dinlemeye takılan Baki Saçı’ya soruların Ankara Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği’nde çalışan Bekir Koşucu tarafından e-mail aracılığıyla gönderildiği tespit edilmişti. Alınan ifadeler ve incelemeler doğrultusunda ise KPSS sorularının Gülen Cemaati’ne yakın olan kişilere ulaştırıldığı öğrenilmişti. Bunun üzerine Başsavcı Gökalp tasfiye edilmişti. 2012 yılında ise Gülen Cemaati ile ilişkisi olduğu öğrenilen ve Gülenciler davasında yargılanan eski ÖSYM Başkanı Ali Demir verdiği ifadede, 2012 KPSS’de soruların sızdırılmasının ardından sınavın neden iptal edilmediği sorusuna “önemli bir ismin” sınavın iptal edilmesini istemediğini belirtmişti. Demir’in, soruların sızdırıldığı tespit edildiği halde 2012 KPSS’sinin neden iptal edilmediği sorusuna karşılık da “önemli bir ismi” işaret ederek, “Sordum, iptal edilmesin yanıtı alınca iptal etmedik.” demişti.
2010 yılından bugüne dönen tartışmalarda merkezi olarak yapılan bu sınavların gerçekte birçok gündemi perdelemeye çalıştığı ortaya çıkıyor. Sözde sınava girenleri “eşit” bir şekilde elemeye yönelik yapılan bu sınavlar sistem içerisinde oluşturmaya çalışılan müfredatla, ders kitapları ve soru kitapçıklarıyla, mülakat ve atamalarla kendi kadrosunu yetiştirme, kendi bünyesi altında birleştirme politikalarıyla iktidarın ve sermayenin gücünü artırma noktasında bir yer kaplıyor. Adeta bir rant kapısı haline gelen bu sistem sınava hazırlık kitapçıkları, yayınları, ihaleler, kurslar ve dershaneler gibi yollarla bir kesimi zenginleştirmeye devam ediyor. Bu noktada ise kopyalar, şifreleme yöntemleri, soruların çalınması gibi birçok skandalın patlak vermesi kuşkusuz kaçınılmaz bir gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor. Geçmişte yaşanan sınav skandalının ardından böyle bir olayın bir daha yaşanmaması gerekçesi ile tüm yetkinin cumhurbaşkanına verilmesi aslında daha sonra çıkacak sorunların sinyallerini veriyordu.
Bugün karşımıza çıkan manzara ile ÖSYM’den MEB’e, bazı yayınevlerinden çeşitli kurumlara uzanan bu ilişki ağı üstü örtülmeye çalışılan gerçeklik ile yüz yüze gelmemizi sağlıyor. 15 Temmuz 2016 yılında Gülen Cemaatine bağlı kişilerce gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişiminde, yapılan operasyonlarla bu girişim bastırılmıştı. Girişimin ardından yürütülen soruşturmalar, araştırmalar ve OHAL süreci ile başlatılan tasfiye sürecinde Nisan 2018 itibariyle 160 bin kişi gözaltına alınmıştı. 50 bin kişinin tutuklandığı, 152 bin kamu personelinin görevlerinden ihraç edildiği bu süreçte açılan onlarca davada toplamda 4 bin 130 kişi yargılanmıştı. Sonraki süreçte ise Gülen Cemaati’nden sonra oluşan boşlukta AKP iktidarının kendi kadrolarını yetiştirme/yerleştirme çabası ve isteği bugün MHP ile ittifak olmanın getirdiği iktidar paydaşlığı ile o boşluk doldurulmaya ve tamamlanmaya çalışılıyor. AKP’nin bu ittifaka gönüllülüğü ve MHP’nin kadrolaşmasına müsamaha göstermesi birçok soru işaretini içinde barındırsa da günümüz koşullarında faşist diktatörlüğün yaşadığı siyasi krizi aşabilmesi için bu ittifaka ihtiyaç duyuluyor.
KPSS tartışmaları Türkiye gündeminde yerini korumaya devam ederken ortaya yeni skandallar çıkmaya da devam ediyor. Polislik sınavları için kitaplar hazırlayan bir yayına ait “Misyon Koruma Deneme” kitabındaki soruların, 26 Haziran 2022 tarihinde Polis Amirleri Eğitimi Merkezi (PAEM) 7’nci dönem sınavında çıktığı iddiasıyla soruların 32’sinden 18’inin aynı, 14’ünün de benzer olduğu ortaya çıktı. Soru benzerliği iddiasının üniversiteye ulaşmasıyla Anadolu Üniversitesi yaptığı açıklamada; bu konunun ayrıntılı bir şekilde araştırılması için inceleme ve soruşturma başlattıklarını duyurdu. Öte yandan Kültür ve Turizm Bakanlığı, kütüphaneci pozisyonu için 465 kişilik için alım ilanı yayımlamıştı. Çeşitli alanlarda açılan bölümler için her ilde ayrı kontenjan olacağı belirtilmiş ve bu kontenjanın üç katı kadar adayın mülakata çağrılacağı belirtilmişti. Ancak tercih sürecinin sona ermesinin ardından yayınlanan mülakat listesinde şartlar arasında belirtilen bölümlerden mezun olmayan iki adayın olduğu görüldü. Mülakata çağrılan adayların itirazları doğrultusunda iki isim listeden çıkarıldı. İnternet üzerindeki gruplarda bir araya gelen yüze yakın adaya göre, elenen adaylara sistematik bir şekilde 60 ya da 65 verildiği ortaya çıktı. Ayrıca mülakatlar neticesinde şehirler için belirlenen kontenjandan daha az sayıda personel alındı. Elenenler arasında ise birinci sırada olan adaylar bulunuyordu. Geçmişten bugüne sınavlarda çıkan skandalların faturası bu çember içerisinde sıkışıp kalmaya mecbur bırakılan kişilere yazılıyor. Yıllarca okunan okullar, görülen dersler, dişten ve tırnaktan artırılarak bin bir emekle çalışıp daha iyi bir gelecek hayaliyle bu sınavlara girenler, sistem içerisinde yok olmaya mahkûm ediliyor. Ekonomik kriz, yoksulluk, açlık kıskacında atanmayı bekleyen, yaşamını devam ettirmek için tek seçeneği bu sınavları kazanmak olan gören milyonlarca kişinin emeği yok sayılmaya devam ediyor. Elbette karşılaştığımız bu skandallar ilk değil ve bu sistem içerisinde iktidar varlığını sürdürmeye devam ettikçe son da olmayacaktır.