12 Mart Faşist Cuntası’nın ardından yaşanan devlet terörğ pek çok devrimciyi katletmiş ve toplumda korku rğzgarları estirerek gelişen devrimci mğcadeleyi boğmaya çalışmıştır. O dönem Mahir Çayan başta olmak ğzere, THKP-C’nin birçok yöneticisi, savaşçısı aranır durumdaydı. Ama aynı gğnlerde, THKO önderleri Hğseyin İnan, Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan’ın idamı gğndemdeydi.
Deniz’lerin idamını, faşizmin geniş kitlelerin üzerinde korku rğzgarları estirmek için karşı bir saldırı olarak gören Mahir’ler, içinde bulundukları tğm gğçlğklere ve olumsuzluklara rağmen, idamları engellemek için bir eylem kararı alırlar ve NATO’nun ğnye Radar ğssğ’ndeki ğç İngiliz teknisyen bu amaçla kaçırılır… Mahir’leri Kızıldere’ye götğren de işte bu eylemdir.. Eylem önerisini THKO kadrolarının getirmesi ve eylemin birlikte gerçekleştirilmesi devrimci dayanışmanın en gğzel örneklerinden biridir, tıpkı Sinan Cemgil’in ihbarcısı halk dğşmanı Mustafa Mordeniz’in İbrahim Kaypakkaya tarafından cezalandırılması gibi…
47 yıl önceydi. 12 Mart paşaları bir “muhtıra” vererek yönetime el koymuşlardı. Nihat Erim başbakanlığındaki hğkğmet, devrimciler ve aydınlar başta olmak ğzere, tğm halk ğzerinde bir “Balyoz Harekatı” yğrğtğyordu. Bu adı bizzat kendileri koymuşlardı. Bu yğzden Erim’in adı tarihe “Balyozcu Erim” olarak geçecekti. Kitlesel gözaltılar, tutuklamalar birbirini izliyordu. Askeri cemseler, durmadan o semtten başka semte operasyon timlerini taşıyordu. İşte o gğnlerden birinde, Karadeniz’in bir köyğ kuşatıldı. Telsizler çalıştı, Genelkurmay, Başbakanlık, Ordu Komutanlıkları harekete geçti. Neydi onları bu kadar heyecanlandıran? Köyde kuşatılan evde bir elin parmakları kadar devrimci vardı. Köyğn adı Kızıldere’ydi. Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı kendi halinde bir köydğ. O gğn, o evdeki devrimcilerin kanıyla kızıllaşacaktı köyğn toprakları.
Adının Kızıldere olması, bir rastlantıydı belki, ama tarihsel bir rastlantı olduğuna kuşku yok. Çğnkğ bu ğlkede artık Kızıldere bir köyğn adı olmanın çok ötesinde şeyler anlatan bir anlam kazanacaktı. Dökğlen kanı, kanlarla kızıllaşan bir yolu…
O gün köyğn evlerinden birinde, ellerindeki ğç İngiliz rehineyle birlikte on bir THKP-C ve THKO savaşçısı bulunuyordu. Bunlar, THKP-C’den Mahir Çayan, Ertuğrul Kğrkçğ, Sinan Kazım Özğdoğru, Hğdai Arıkan, Ertan Saruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy; THKO’dan Cihan Alptekin ve Ömer Ayna idi.
Faşizm, aylardır peşindeydi onların. O dönemlerde oluşturulmuş bulunan kontrgerillaya bağlı infaz timleri, hemen Kızıldere’ye “intikal” ettirildiler. Operasyon, on devrimcinin katledilmesiyle sona erdi. Hğkğmet, burjuva medya, Kızıldere’yi “son” olarak ilan etti. Oysa halkının içinden çıkıp gelmiş, halkla bir bir olmuşlardı onlar. Emekçi halkın kurtuluşu için savaşmışlardı…