MERSİN- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Mersin Şubeler Platformu, ihraçlarla ilgili Özgür Çocuk Parkı’nda açıklama yaptı.
15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL ile birçok kamu emekçisinin çalışma hakkı hiçbir yargısal süreç işletilmeden ellerinden alındı. On binlerce kamu emekçisi bu süreçte ihraç edildi. Devlet birçok kişinin AİHM’e başvuru yapmasından sonra, hızla bir oyalama mekanizmasına ihtiyaç duyularak 685 sayılı OHAL KHK’si ile iki yıllık süre içinde kamudan ihraç edilmiş yüz binlerce kamu emekçisinin ihraç başvurularını değerlendirmek ve karar altına almak adına ‘OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu’nu kurdu. Fakat iki yıllığına oluşturulan OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu, OHAL işlemlerini oyalama komisyonuna dönüşmüş durumdadır.
“KHK’LAR GİDECEK BİZ KALACAĞIZ”
Yapılan açıklamaya, Mersin Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileler ile Yardımlaşma Derneği (Çukurova TUAY DER), Barış Anneleri katıldı. “Haksız ve hukuksuz işten atılan KESK üyeleri işlerine iade edilsin” ve “Reddinizi reddediyoruz! KHK’lar gidecek biz kalacağız” pankartları açılan açıklamada, KESK Mersin Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Büro Emekçileri Sendikası (BES) Şube Başkanı Murat Doğan, KHK ile yaşanan hukuksuzluğa dikkat çekerek konuşma yaptı.
KESK adına okunan basın açıklamasında:
”OHAL KHK’ları eliyle ihraç edilen 4.239 KESK’li işlemin iptali için komisyona başvurmuştur. Komisyon aradan 5 yıldan daha fazla bir süre geçmesine rağmen hala 1.406 dosyayı karara bağlamamıştır. Karara bağlanan başvurulardan 1.637’si RET ve 1.196’sı KABUL edilmiştir.
”Ne acıdır ki, aralarında şube yöneticilerimizin de bulunduğu en az 17 arkadaşımız hayatlarını kaybettikten sonra “GİDEMEYECEKLERİ” görevlerine komisyon kararıyla iade edilmişlerdir. Bir kez daha haykırıyoruz ki, GECİKEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR. 100’den fazla insanımız ise ihraç sonrası yaşadıkları ağır sorunlar nedeniyle içine girdikleri çıkmazdan kurtulamayarak intihar etmişlerdir.
”RET edilen başvurulardan 344’ü Barış Akademisyenlerine ait olup 50 dosya ise karara bağlanmayı beklenmektedir. Bu 50 dosya hakkında da ret kararı verecekleri anlaşılıyor.
”Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen Barış Akademisyenlerine ilişkin OHAL Komisyonu’nun iktidarın talimatı ile aldığı anlaşılan RET kararları açıkça suçtur. Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanınmayan Komisyon iktidarın suçuna ortak olmuştur.
”Bir kez daha belirtmek isteriz ki, Barış Akademisyenleri yüz akımızdır ve emekçilerin de temel talebi olan barışı sahiplenmeye, düşünce özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz. KOMİSYONUN RET’LERİNİ REDDEDİYORUZ! ONLAR GİDECEK, BİZ GERİ DÖNECEĞİZ.”
”HAKSIZ VE HUKUKSUZ İHRAÇLAR ZULÜMDÜR, CİNAYETTİR”
”İşçi sınıfının, emekçilerin yüzyıllardır bin bir türlü bedel ödeyerek elde ettiği hak ve özgürlüklerin hangi gerekçe ile olursa olsun ortadan kaldırılmasına yönelik girişimlere karşı fiili ve meşru mücadele hakkımızı sonuna kadar kullanacağız. Bizde bu meydandan bir kez daha haykırıyoruz; Haksız ve hukuksuz ihraçlar Zulümdür, Cinayettir. KHK hukuksuzluğunu yaratanlara ve ortak olanlara diyoruz ki 5 yıl değil, 45 yıl sürse de bu hukuksuzluğunuz! Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.
”Bu vesileyle bir kez daha çağrıda bulunmak istiyoruz; Hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı, etkin olmayan, denetlenemeyen, kendisini anayasa ve yasalar üstü gören, hükümetin bir organı gibi çalışan ve idari bir mekanizma olan OHAL Komisyonu derhal lağvedilmelidir. Ret kararları iptal edilmeli, haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte görevlerine iade edilmedir.
”375 sayılı KHK’ye eklenen geçici 35. Madde eliyle yapılan ihraç uygulaması derhal sona erdirilmelidir. İş güvencesi iktidarın sopası haline getirilmemeli, sendikal örgütlenme önündeki engeller kaldırılmalıdır.
”Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi ve manevi hak kayıpları karşılanmalıdır.‘İktidar başta örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklere yönelik baskı politikalarına son vermeli, ceza ve soruşturmaları durdurmalıdır.
”Son arkadaşımız görevine iade edilinceye ve bu ZULÜM bitinceye kadar mücadelemizi devam ettireceğimizi buradan bir kez daha HAYKIRIYORUZ… ”