MERSİN- Diyarbakır’da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde yapılan eylemler nedeniyle birçok eve sabah saatlerinde yapılan baskında çok sayıda kadın gözaltına alındı.
Diyarbakır’da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde eylemlere katıldıkları gerekçesiyle en az 24 kadın ev baskınıyla gözaltına alındı. Gözaltılar karşı KESK Mersin Kadın Meclisi basın açıklaması gerçekleştirdi.
“Suç işlemeye devam ediyorlar”
Eğitim Sen Şube Genel Sekreteri Duygu Taner okuduğu açıklamada, “Kadınların hemen her etkinliğini engelleyenler, yasaklayanlar bunula da yetinmeyerek yargı eliyle baskılarını, yıldırma operasyonlarına devam ettiriyorlar. Kadınlar her gün evde, işte, okulda, sokakta erkek ve erkek devlet şiddetine maruz kalırken, şiddet tehdidi altında yaşamlarını sürdürürken, siyasal iktidar kadına yönelik şiddeti önlemek ve kadın kazanımlarını geliştirmek yerine, yaşananlara karşı mücadele yürüten kadınlara yönelik baskı, gözaltı ve tutuklamalarla şiddeti kalıcı hale getirmekte, kadına yönelik şiddeti cesaretlendirmektedir.” dedi.
“Newroz ve 1 Mayıs öncesinde gözaltı saldırı tesadüf değildir”
Newroz ve 1 Mayıs öncesi gerçekleşen gözaltıların tesadüf olmadığına değinen Duygu Taner, “Gözaltı zamanlamasının Newroz ve 1 Mayıs öncesine denk gelmesi tesadüf değildir. Son yıllarda belli günler öncesinde kitlesel gözaltılar rutin hale getirilmiştir. Böylelikle kadınlar üzerinden tüm topluma gözdağı verilmek, sindirilmek, yapılacak eylem ve etkinliklere katılımı en aza indirmek hedeflenmektedir. Gözaltına alınanların tamamının adresleri belli olup çağrılma durumunda ifade verecek kişilerdir. Ancak iktidar gözaltı ve tutuklamalar yoluyla muhalif kesimleri sindirmeyi, korku dalgası yaratmayı hedeflediğinden bu politikayı özellikle ve sistematik olarak uygulamaktadır.” dedi.
“Saldırılar, baskılar kadınları yıldıramayacak, korkutamayacaktır”
Gözaltı saldırılarına karşı mücadeleyi büyüteceklerine belirterek, “Biz kadınlar olarak; hakkımız olanı ancak sokaklarda olarak alacağımızı, evde, işte, sokakta, okulda, gerektiğinde de cezaevinde, kısacası yaşadığımız her yerde mücadeleyi büyüterek kazanacağımızın bilincindeyiz. Eril zihniyetin üzerimizde kurduğu sistematik tahakkümü kırmanın tek yolunun yine sürekli ve örgütlü kadın mücadelesini yükseltmekten geçmekte olduğunu biliyoruz. Bu mücadeleyi yürütürken karşımıza her türden engellemeler çıkacağının da farkındayız. Bedeli ne olursa olsun kadınların mücadelesini kriminalize etmeye yönelik gözaltılar, tutuklamalar, baskılar kadınları yıldıramayacak, korkutamayacaktır.”