Kriz ve salgın koşulları saldırganlığı olandan daha fazla tetikleyerek işçi sınıfının kazanılmış haklarını gasp etmeye yöneliyor. Kasım ayı içerisinde bir kez daha gündeme getirilen saldırıyla kıdem tazminatı hakkının budanması, sömürü ağının genişletilmesi hedeflendi. Ancak ekonomik krizin biriktirdiği dinamikler, işçi sınıfının ölçülemeyen tepkisi saldırıyı kademe kademe yaşama geçirmeye zorunlu bıraktı. “İstihdamın önünü açmayı” vadeden torba yasa tasarısı kölece çalışmayı düzenleyen maddelerin geri çekilmesiyle yasalaştırıldı. Böylelikle 25 yaş altı ve 50 yaş üstü işçilerden “başlayarak” güvencesiz çalışmayı tüm sınıfa doğru genişletmeyi hedefleyen saldırı bir süreliğine “engellenmiş”, ertelenmiş oldu.
KÖLELİK DÜZENLEMELERİ GERİ ÇEKİLDİ
Kıdem tazminatı ve emeklilik haklarını kullanılamaz hale getirecek “esnek çalışma” yöntemlerini düzenleyen maddelerin geri çekilmesin de işçi sınıfının gelişen tepkisi ve eylemleri önemli paya sahiptir. Torba yasaya karşı fabrikalarda, işyerlerinde, meydanlarda gerçekleşen sembolik eylemler biriken öfkenin, ölçülemeyen tepkinin potansiyelini taşımaktadır. Bakanları, bürokratları koltuğundan ederek ertelenmeye çalışılan kriz koşulları, işçi sınıfının yoksulluğunu sefalete ve geleceksizliğe doğru genişletmektedir. Uygulayacaklarını ilan ettikleri acı reçeteler işçi sınıfına ve halka yönelik yeni saldırıların habercisi olmaktadır. Acı reçeteler bir yandan krizin saklanamayacak boyuta ulaştığının itirafıyken, işçilerin, işsizlerin daha da ağırlaşacak sorunlarının, keskinleşen çelişkilerin, yaklaşan mücadelelerin de habercisidir. Hâkim sınıfların hesabını yapmaktan kaçınmadıkları şey de işçi sınıfının, geniş halk yığınlarının sıkışan bu öfkesi ve ölçülemeyen tepkisidir.
Torba yasa içerisindeki kölelik düzenlemelerini içeren maddelerin geri çekilmesinde sendikal bürokrasinin rol çal-maya çalışması bu nedenle boşunadır. İşçi sınıfının kazanılmış haklarına yönelik saldırıyı “kırmızı çizgi” ilanından öteye geçmeyen sembolik eylemlerle karşılayan sendikal bürokrasi son ana kadar grev lafzını bile ağzına almadan “mücadele ettik, geri çektirdik” havasındadır. Türk-İş’e bağlı Genel Maden-İş gibi sarı sendikalar daha da ileriye giderek Ergün Atalay’ın siyaset koridorlarında yaptığı görüşmeler ve gerçekleşen eylemler sayesinde saldırı maddelerinin geri çekildiğini iddia edebilmektedir. Öyle ki; “Esnek çalışma düzenlemesine karşı Türk-İş Genel Başkanımız Sayın Ergün Atalay’ın önderliğinde tüm emek sınıfının verdiği mücadele başarıyla sonuçlanmıştır” denilerek sendikal bürokrasi “başarıya” ortak edilmektedir. Sendikal bürokrasi işçi sınıfının en temel haklarına yönelik saldırıya mücadeleyle karşı koyma isteği karşısında “kırmızı çizgi” ilan etmeye mecbur kalmış, o çizgi hazirandan kasım ayına hızla renk değiştirmiştir. Bilinen marifetleriyle saldırıya sessizlik içinde yol verenler sınıfın mücadelesi ve eylemleri üzerinden başarı devşirmeyi ihmal etmemiştir.
İşçi sınıfının geride bıraktığımız dönem mücadelesi önemli olduğu kadar öğreticidir. İş, yaşam ve gelecek güvencesi olan kıdem tazminatına, emeklilik hakkına yönelik saldırılar, esnek çalışma uygulamaları karşısında işçi sınıfının mücadelesi frenleyici olmuştur. Topyekun saldırının süngüsü kademe kademe daha sinsi bir şekilde devreye sokularak inmiş, torba yasanın yükünü işçi sınıfının üzerine boşaltması önlenmiştir. Önümüzdeki süreç boyunca da sömü-rünün en vahşi biçimleri, kıdem ve emeklilik hakkına saldırılar çeşitli biçimlere bürünerek sürecektir. Esnek çalışma uygulamaları “yasalaşmasa” da fiili olarak yaşama geçirilecek, güvencesizlik yaygınlaştırılacaktır. İşçi sınıfını kuşatan sorunlar günlük mücadelenin konusu olmaya, keskinleşen çelişkiler çatışma zeminine taşınmaya devam edecektir. İş ve yaşam güvencesi olan kıdem tazminatı hakkı işçi sınıfının mücadele ettiği, koruduğu kazanımlarından biri olmayı sürdürecektir. Sadece kıdem tazminatı hakkı değil güvencesizleştirmeyle örülen sömürü ağları, kriz ve salgın koşullarında dayatılan her türlü ucuz ve esnek çalışma işçi sınıfının mücadelesiyle karşılanacaktır.
SINIFIN YANINDA, DİRENİŞLERİN İÇİNDE OLALIM
Yol gösterici mücadeleler dün olduğu gibi bugün ve gelecekte de saldırı politikalarının püskürtülmesinde tayin edici olacaktır. Gasp edilen ve çalınan hakları için korkusuzca direnen maden işçileri; Uzel Makine, Atlasjet, Bimeks, Tüvtürk, Özer Elektrik, FZK, Real Market, Cargill, Samsun Çorum Nakliyat Ambarı, Milas Çınartaş, Grup Tekstil, Systemair HSK işyerlerinde haklarına el konulan, ücretsiz izne çıkarılan işçiler direniyor. Kazanmanın yolu diren-mekten ve mücadele etmekten geçiyor. Direnişler ve direnen işçiler sınıfa yönelen saldırıların mücadeleyle karşılana-cağının, kazanımların direnişle korunacağının göstergesi oluyor. Her direniş işçi sınıfına yönelen kapsamlı saldırıla-ra verilmiş bir yanıt olma özelliği taşıyor. Kriz, salgın ve acı reçetelerle startı verilecek yeni saldırılar bizi daha güçlü ve örgütlü mücadelelere çağırıyor. Tüm gücümüzle sınıfın yanında, direnişlerin içinde olalım! Saldırılara set olacak sınıfın direniş ve mücadelesine omuz verelim!
*Bu yazı Yeni Demokrasi Gazetesi’nin 26 Kasım 2020 tarihli 75. sayısından alınmıştır.