Mao Zedung yoldaş, önderlik meselelerine dair kimi sorunlar üzerine makalesinde; “Herhangi bir anda birden fazla merkezi görev olmamalıdır. Her dönemde sadece bir merkezi görev olmalıdır ve bu tali öneme sahip başka görevlerden daima önce gelir” der. Bu anlayış, herhangi bir çelişkinin genel ve andaki sorunları içerisinde hangi yol ve yöntemin kullanılacağının belirlenmesine dair perspektif sunmaktadır. Çünkü her çelişkinin kendine özgü çözüm yöntemleri vardır. Ve her çözüm yöntemi kendi içerisinde esas-tali biçimlerle müdahaleyi zorunlu kılar.
Ülkemiz devrim mücadelesinde egemenlerle ezilenler arasındaki çelişkinin çözümünde geçerli olan bu gerçeklikte Halk Savaşı stratejisi öne çıkmaktadır. Başından sonuna kadar zora dayalı bu savaş stratejisinin öne çıkan en önemli özelliği, silahlı mücadelenin merkezde olmasıdır. Bir kere merkezi görevden bahsediliyorsa orada bütün faaliyet biçim, yol ve yöntemlerinin ona göre ele alınması ve ona hizmet etmesi bahsediliyor demektir.
Ancak bu savaş stratejisinde devrimle karşı-devrim arasındaki güçler dengesine bağlı olarak silahlı mücadele çeşitli biçimlere bürünmektedir. Halk Savaşı’nın birinci aşaması olan stratejik savunma döneminde silahlı mücadelenin biçim almış hali gerilla savaşıdır. Gerilla savaşı, bir savaş taktiği olarak, bir yandan güçler dengesinin düşman lehine olduğu bu dönemde, güç biriktirme, düşmanı yıpratma, parça parça imha etme ve kitleleri örgütleme görevi üstlenerek, genel olarak Halk Savaşı içerisinde taktik bir mücadele biçimi olurken stratejik savunma aşamasında stratejik bir misyon da üstlenmektedir. Düzenli ordu oluşuncaya dek bu ilkenin esas olması değişmez ancak düzenli orduya geçiş sonrası gerilla savaşı tali plana düşer. Bu da stratejik denge aşamasına denk gelmektedir.
Stratejik savunma aşamasında gerilla savaşının gelişip güçlenmesi genel olarak Halk Savaşı’na önderlik eden Proletarya Partisi’nin önünde merkezi bir görevdir. Gerilla savaşı, bir yandan kendinden daha güçlü, daha donanımlı bir orduya karşı, ondan daha zayıf ve donanımsız bir gücün düşmana karşı giriştiği bir savaş taktiğidir; diğer yandan köylük bölgelerdeki faaliyetin esas olduğu ülkemizde kitlelerin örgütlenmesi ve Kızıl Siyasi İktidarların kurulması için andaki görevleri silahlarla yerine getirmekle yükümlüdür. Aynı zamanda gerilla savaşı Halk Ordusu’nun temellerinin atıldığı bir süreci de ifade etmektedir.
Ancak bunu söylerken silahlı-silahsız, legal-illegal hiçbir mücadele biçiminin reddedildiği anlaşılmamalıdır. Elbette biçimi ne olursa olsun koşullar içerisinde tüm mücadele biçimlerinden faydalanmak Komünist Partisi’nin görevlerindendir. Burada temel olan mesele, tüm mücadele biçimlerinin merkezi göreve göre şekillenmesi ve ona hizmet etmesi zorunluluğudur.
Gerilla savaşı, politik iktidar mücadelesinin silahlarla yürütüldüğü bir biçim olarak esasta iki temel görev üzerine oturmaktadır. Kendi gücünü korumak-düşmanı imha etmek, kitleleri örgütlemek, savaşa kanalize etmek ve harekete geçirmek… Gerilla savaşının politik ve askeri görevlerini yerine getirmesi için birincisi Komünist Partisi’nin önderliği, ikincisi zayıf bir güç olmasına rağmen kitlelerle ilişkisi ve örgütleme hedefi olmazsa olmazdır. Nihayetinde kitleleri örgütleme hedefi taşımayan hiçbir mücadele biçimi kendi gerçek misyonunu oynayamaz. Bu anlamda Komünist Partisi bu aşamada gerilla savaşına önderlik ederken, aslında bir yandan kendisini, diğer yandan kitleleri ve toplamda devrimi örgütleme görevini yerine getiriyor demektir.
“Diğer bir önemli nokta ise SAVAŞ meselesidir. Yönelimimizin en önemli ayaklarından birisi bu olacaktır. Devrimci durumun yükselme eğilimi gösterdiği bu periyotta savaşçı bir parti, gerilla savaşında odaklanmış ve çelişkilere silahın eleştirel gücüyle müdahale eden bir çizgi hayati derece de önemlidir. Her şeyin zora dayanarak çözüm beklediği, bunun etkili ve belirleyici olduğu bir toplumsal yapımız söz konusudur. Savaş devrim için olur, onun ihtiyaçları için gereklidir ve onun gerçekleşmesinin yegane yoludur. Bu kavrayış ve yaklaşım her çelişki karşısında doğru bir konumlanışı getirir. Partinin devrim ve komünizm için koşullanmış zorunluluğu, savaşın en etkili en yıkıcı ve en güçlü şekilde inşa edici bir karaktere bürünmesini getirecektir.” (TKP/ML 1. Kongresi)
Bugün andaki görev olan gerilla savaşı ilk olarak yürütüldüğü alanlarda mayalanma ve kök salmaya ekmek ve su kadar ihtiyaç duysa da bir devrim stratejisinin parçası olarak, ona önderlik eden Komünist Partisi’nin tüm faaliyet alanlarında yürüttüğü çalışmaların da oraya kanalize edilmesine ihtiyaç duymaktadır.
O halde anlaşılması gereken temel nokta politik yönelimden, konumlanmaya, örgütlenmeden, kurulan her ilişkiye, ortaya çıkan her olanağın devrim mücadelesinin bu biçimini gelişip güçlenmesine hizmet edecek bir ele alış, merkezi görevin anda gerilla savaşı olması itibariyle bir zorunluluktur.
*Bu yazı Yeni Demokrasi Gazetesi’nin 8 Ağustos 2019 tarihli 41. sayısından alınmıştır.