Zamanın, 2007 kışının 19 Ocak’ını getirdiği gün Agos’un önüne yığıldı Hrant…
Katil büyümüştü, kendinden öncekiler nasıl bir “gurur” duygusu yaşadıysa aynısını yaşayarak basmıştı tetiğe. 12 yaşındaki Uğur’un bedenine 13 kurşun nasıl bir gururla sıktıysa, Ceylan’ın küçücük bedenini paramparça ederken nasıl bir gurur hissettiyse askerler, Hrant’ı da öyle vurdular…
Yüzyıllardır Ermenileri katledenler, zulmedenler nasıl bir gurur yaşadıysa o gün aynı gururu yaşadı “kahraman”. Armenak Bakır’ı nasıl katlettiyse düşman, yine Armenak’ın can dostu Hrant’ı öyle katletti.
Roboski’ye bombalar yağdıran, Sivas’ta canlarımı yakan katiller nasıl gururlandıysa, aynı gururu yaşadı Ogün Samast o gün. Ethem’i nasıl vurduysa Şahbaz, Ali İsmail’e nasıl kıydıysa katiller o gün aynı gururu yaşadı katil… Katillerin “babası” devletti. Bütün katillere emir veren, kollayan, aklayan oydu. Ki bütün katiller onun için vuruyordu. Devletin halka rağmen varlığını sürdürebilmesi için yapmayacağı şey yoktu, yapmadığı şey de kalmamıştı…
Devletin, hükümette hangi partinin olduğuna bakmaksızın katliam yapmadığı hiçbir dönemi olmamıştır. “Yalan söylüyorsunuz” diye egemenlere, “yanlış anlıyorsunuz” diye de ezilenlere seslendi…
İşte böyle bir devlet gerçekliğinde, halka reva görülen bu baskı ortamında Ermeni kimliğini sahiplenmeyi ve tarihsel gerçekleri bütün insani değerleri kuşanarak anlatmayı görev bildi Hrant… İşte böyle bir zulmün orta yerinde “yalan söylüyorsunuz” diye egemenlere, “yanlış anlıyorsunuz” diye de ezilenlere seslendi… Gazeteciliğin onursuz yapılamayacağını, bu ülkede güvercin tedirginliğinde olunsa dahi gerçekleri anlatmanın önemini gösterdi, ayakkabısındaki deliğe inat yürümeye devam ederek…
Katil Ogün Samast’la kaldığı hapishanede özel olarak ilgilenildi. Devletin koruduğu ve kolladığı bu katilin yüzünde her daim kirli bir ifade vardı. Katilin devlet olduğunu biliyoruz, yargısını da meclisini de iyi tanıyoruz. Yüzyıllardır katledilenlerin, işkence edilenlerin görgü tanığıyız. Halkız, iki güzel Ermeni insanı Armenak ve Hrant başta olmak üzere bütün yitirdiklerimizin hesabını soracağız!