19 Ocak 2007 yılında yayın yönetmenliğini yaptığı Agos gazetesi önünde Hrant’ın canice katledilişinin üzerinden 12 yıl geçti. Katillerin eline silah veren, onları cesaretlendiren, cinayeti örgütleyen, soruşturmayı karartan soykırım geleneğinin devamcısı faşist Türk devletidir.
Katliamın karar vericileri ve siyasal iklimi hazırlayan bu devletin kendisidir. Katillerin ve polisin Hrant Dink katledildikten sonra zafer edasıyla, Türk bayrağıyla poz vermeleri, ırkçı, tekçi faşist genetiğin devamlılığına da işarettir. Yılan hikayelerine dönen sözde yargılamalar ve tetikçinin tutuklanması, katliamın gerçek yüzünün açığa çıkarılmasını da gölgelemeye dönüktür.
Hrant Dink cinayeti, siyasal bir cinayettir. Ermeni ulusunun kıyımdan, soykırımdan geçirilmesi, Hrant Dink’in kalleşçe arkadan vurularak katledilmesiyle devam etmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son yönetimini oluşturan İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC)’nin devamcıları olanların kurduğu, TC devletinin, geçmişte de bugün de yönetici kadroları ve AKP İktidarı ve CHP de içinde olmak üzere, arkaik tarihsel katliamcı mirası hem sahiplenen, hem de bugün Kürt ulusuna, emekçilere, ve azınlıklara yönelik olarak devam ettiren ve destekleyenlerdir.
Tekçilik zehri üzerinden tek millet, tek vatan, tek bayrak tek dil ve giderek tek dine de yönelerek, Türk egemen sınıflarının menfaatlerine uygun olarak Cumhurbaşkanlığı devlet sistemi üzerinden yeniden inşa edilmeye çalışılan Türk devleti, bugünde aynı katliamcı ve soykırımcı geleneğini Kürt ulusuna yönelik uygulamalarıyla devam ettirmektedir.
Türkiye Kürdistanı’ndaki faşist barbarlıklar, Rojava’ya dönük işgal ve saldırı planları ve pratikleriyle Türk devleti, bugün faşist AKP/Tayyip kliği ve MHP ittifakıyla kuruluş dönemindeki tekçi/ırkçılık ideolojisi üzerinden sürdürdüğü ve tüm burjuva, faşist, gerici düzen partilerinin de “milli menfaatler” için desteklediği şoven politikalar üzerinden yeniden fabrika ayarlarına geri dönmüştür.
Bugün artık faşist diktatörlük örtülü/parlamenter faşizmden, Cumhurbaşkanlığı devlet sistemi üzerinden açık faşizm uygulamakta ve ırkçı, şoven politikaları körükleyerek, faşist bir kitlesel tabanda hazırlamaya çalışmaktadır.
15 Temmuz’un ardından, AKP tarafından “Halk Özel Harekât” ve benzeri oluşumlar, paramiliter güçler oluşturulmuştur. Şovenist duygular ve Türk milliyetçiliği körüklenerek, Kemalist ideolojinin “Türkün Türkten başka dostu yoktur” gibi ırkçı hezeyanla, tüm diğer milliyetler ve azınlıklara karşı düşmanlık tohumları ekilmeye devam edilmektedir.
Hrant’ın katledilmesiyle yüzbinlerin Hrant’ı sahiplendiği, kanayan yüreklerin birleştiği bir süreçte ve günümüzde, Ermeni Soykırımı ve Kürt ulusunun hakları konusunda, sol-sosyalistlik ve devrimcilik adına, ırkçılık zehriyle egemenlerin cephesinde saf tutan şovenistleri, kızıl elmacıları ve sosyal şovenleri de tarih kaydediyor.
Katledilişinin 12.yılında Hrant Dink’ı andığımız bu süreçte, umutsuzluğa kapılmadan, bugün baskı ve katliamlarla sindirilmiş her milliyetten halkımızın derinden kaynayan öfkesini sınıf bilinciyle faşizme karşı örgütleme görevlerine sarılarak; tüm katliam, soykırım ve zulümlere son vermenin ve hesap sormanın yolunun, barbar faşist Türk devletini Demokratik Halk Devrimi’yle tarihin çöplüğüne göndererek olabileceği bilinciyle; Hrant mücadelemizde yaşamaya devam ediyor!
Buradayız ahparig!
Mahmut Özkan / 18 Ocak 2019