Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de, 25 Kasım’da “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ile İlgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi” yayımlandı.
25 Kasım 2023 tarihli yeni genelgenin yayımlanmasıyla, 2006/17 sayılı genelge de yürürlükten kaldırıldı.
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren genelgeyle, “Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi”nin adı, “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Kurulu” olarak değiştirildi.
Türkiye’de kadına yönelik şiddetle ilgili uzaklaşma kararları ve koruma tedbirleri yeterli şekilde işleme konulmazken genelgede “’şiddete sıfır tolerans’ anlayışı ile tedbirler alınmaya devam edileceği” belirtildi. Erken evlilik, zorla evlendirme gibi konuların detayına inilmeyen genelgede, ŞÖNİM’in kapasitesinin genişletileceği belirtildi. Genelgede, şiddet mağduru kadınlar dışında, “şiddet uygulayanlara” yönelik yapılacak “çalışmalar” dikkat çekti. Erdoğan imzalı genelgeye göre, 6284 sayılı Kanun kapsamında, şiddet uygulayanlara yönelik “öfke kontrolü, etkili iletişim ve stresle başa çıkma” hususlarında bireysel ve grup çalışmaları yapılandırılacak. Genelgeyle, kadına yönelik şiddetle mücadele alanında “kanıta dayalı” politikaların geliştirilmesi temel alınacak. “Kadının beyanı esastır” ilkesinden ziyade şiddet ve taciz olaylarında kadının “kanıtı” gerekecek. Bu da şiddet ve tacizin ortaya çıkmasını zorlaştıracak, kadının şikâyette bulunmasının önüne geçecek.
“’Şiddete sıfır tolerans’ anlayışı ile tedbirlere devam”
“Şiddetle mücadelede mevzuatın etkin uygulanmasına ve mağdurların adalete erişiminin kolaylaştırılmasına yönelik gerekli hukuki ve idari tedbirlerin alınmasına devam edilecektir. Ulusal Eylem Planı’nda yer alan faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde ilgili bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları tarafından ‘şiddete sıfır tolerans’ anlayışı çerçevesinde gerekli hukuki, idari ve mali tedbirlerin alınmasına devam edilerek her türlü iş birliği sağlanacaktır. Tüm kamu kurum ve kuruluşları tarafından 8 Mart 2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında hakkında tedbir kararı bulunan şiddet mağdurları ile beraberindekilere yönelik koruyucu ve önleyici hizmetlerin ulaşılabilir olması sağlanacak ve bu kişilerin gizlilik ve güvenliklerinin sağlanması amacıyla gerekli idari ve mali tedbirler alınacaktır.”
Genelgede şiddete sıfır tolerans anlayışından bahsederken kadın katillerinin, çocuk istismarcılarının birer birer tahliye edildiklerini unutmayalım.
“Kanıta dayalı politikaların…”
“Kadına yönelik şiddetle mücadele alanında kanıta dayalı politikaların geliştirilmesine temel oluşturacak ve uluslararası standartlarda istatistik üretilmesine imkân sağlayacak verilerin elde edilmesi amacıyla nüfus temelli saha araştırmaları gerçekleştirilecektir. Kadına yönelik şiddetle mücadele politikalarının ve hizmetlerin izlenmesi, değerlendirilmesi ve geliştirilmesine kaynak oluşturacak ve uluslararası standartlarda istatistik üretilmesine imkân sağlayacak idari verilerin üretilebilmesi ile veri entegrasyonu sağlanabilmesi için kamu kurum ve kuruluşlarının bilgi yönetim sistemlerinde gerekli düzenlemeler yapılacaktır.”
Genelgede, kadına yönelik şiddetle mücadele kurumsal hizmet birimleri olan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) ve kadın konukevlerinin kapasitesinin güçlendirileceği bildirildi. Kadına yönelik şiddetle mücadele çalışmalarında sadece kriz odaklı değil aynı zamanda risk analizi ve yönetimi odaklı yaklaşımla şiddet mağduruna erken müdahale edilmesi sağlanarak etkin hizmet sunulacağı belirtildi.
Şiddet mağdurlarına erken müdahale edileceğinden bahseden genelgenin anlamsızlığına, şiddet gören kadının yardım istediği polisin sadece ambulans çağırıp olay yerini terk etmesi örneğini gösterebiliriz. Bir kez daha kanıtlanmıştır ki boş vaatlere aldanan yoktur.
“Şiddet uygulayanlara yönelik ‘öfke kontrolü’, ‘etkili iletişim’, ‘stres’ çalışması yapılacak”
Genelgede, yerel düzeyde şiddetle mücadelede koordinasyon ve iş birliğinin sağlanması için vali ve kaymakamlar tarafından gerekli tedbirlerin alınacağı da belirtilerek şöyle denildi: “Şiddet mağdurunun her aşamada sağlık hizmetlerine erişimlerinin kolaylaştırılması ve şiddet uygulayanlara yönelik 6284 sayılı Kanun kapsamında sağlık tedbirlerinin etkin uygulanması için paydaş kurumlar eş güdüm içinde çalışmalar gerçekleştirecek, şiddet uygulayana yönelik öfke kontrolü, etkili iletişim ve stresle başa çıkma hususlarında bireysel ve grup çalışmalar yapılandırılacaktır. Ülke geneline yaygınlaştırılan teknik yöntemlerle takip sistemlerinin etkin uygulanmasına yönelik tedbirler alınacaktır.”
Kadına yönelik şiddet “öfke kontrolü” ile engellenemez. Ya da stres kadının üzerinden atılacak bir şey değildir ki stres önlenerek şiddet önlensin. Bahsedilenler herhangi bir önleyici politika değildir. Var olan durumun sürdürülmesine yardımcı olan politikalardır. Bundan daha farklısını da koşullar, devletin kadın düşmanlığı değişmedikçe göremeyiz. Yoksulluk, kadının 2. cins konumu kaldırılmadıkça kadına şiddet devam eder. Vaat edilenlerle gerçekliğin herhangi bir uyumu söz konusu değildir. TC devletinin kutsadığı aile bilinci ile yönlendireceği “bilinçlendirme” çalışmaları yine ailenin kutsanmasına, kadının küçümsenmesine yol açacaktır.
Kadına yönelik şiddeti önlemede tedbirlerin artırılacağı vurgulanırken aynı zamanda “kanıta” dayalı politikalar izleneceği de belirtiliyor. Kadınların beyanlarının esas alınmadığında şiddet, taciz ve istismar yaşayan kadınların bunları anlatması, ilgili kurumlara şikâyette bulunması bir hayli zorlaşacaktır. Olan yasalarla dahi korunamayan kadınlar “kanıta” dayalı politikalarla daha da yalnızlaştırılacak. Çıkarılan genelgelerin, şiddet önleme politikalarına sıkça rastladık. Ancak kökten bir çözüm olmadığı müddetçe şiddet son bulmayacaktır. Faşist devletin ürettiği politikalar kadınlara çözüm getirmeyecektir.
(HABER MERKEZİ)