Kadın Üniversiteleri Erkek Egemen İdeolojinin Ürünüdür!

Erkek egemen burjuva-feodal sistem, cinsiyet eşitsizliğini daha da ilerletmek, meşrulaştırmak ve akademileri daha ne kadar niteliksiz hâle dönüştürebiliriz kaygısıyla bir yeni projeye daha imza atıyor: Kadın Üniversiteleri.

Her alanda eşitsizliği katmerleştiren ve kadın düşmanı politika üretmekle mükellef olan erkek egemen devlet hangi ihtiyacın ürünü olarak bu projeyi uygulamak istiyor? 

2019 yılında Erdoğan G-20 zirvesine katılmak için gittiği Japonya’da Mukogawa Kadın Üniversitesi’ni ziyaret etti. Erdoğan, kendisine fahri doktora unvanı veren üniversitede düzenlenen törende yaptığı konuşmada “Kadın Üniversitelerini incelemek suretiyle ülkemde de bunun adımını atacağız” demesiyle Kadın Üniversiteleri projesi gündeme geldi. Daha sonra Ankara’da uluslararası öğrenci mezuniyet töreninde yaptığı bir başka konuşmada ise Japonya’da gördüğü Kadın Üniversiteleri fikrini anlattı ve kürsüde YÖK başkanına “çalışmanı buna göre yap” diyerek emri verdi.  Bu emrin ardından Kadın Üniversiteleri, 26.10.2020’de yayımlanan Resmî Gazete’de 2021 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na girdi ve bu kapsamda sadece kadınların kabul edileceği üniversiteler için akademik birimlerin oluşturulmasına yönelik çalışmalar resmîleşti.  

KADIN ÜNİVERSİTELERİ HANGİ AMAÇLA KURULMUŞTUR?

Birkaç yüzyıl geriye gidecek olursak göstermelik insan haklarının, demokrasinin, kadın haklarının, eğitim hakkının gelişmediği hatta tartışmaya kapalı olduğu veya gerek duyulmadığı feodal, ataerkil bir toplum yapısıyla karşılaşırız. Yüksek eğitim kurumları bundan dolayı yalnızca zengin ve erkek olanlara hizmet vermekteydi. O zamanın şartları göz önünde bulundurulduğunda kısmen ilerici bir “niyetle” kurulmuş Kadın Üniversiteleri’nin varlığından söz edebiliriz; lâkin günümüzde insanlığın elde etmiş olduğu haklar, özgürlükler, ilerlemeler; erkek egemen emperyalist-kapitalist dünya düzeninde yaşayan kadınların talepleri, sorunları göz önüne alındığında ise Kadın Üniversiteleri, bu yıkılmaya mahkûm koşulları pekiştirmekte ve gerici niteliktedir. Bugün dünya üzerinde yaklaşık on ülkede (ABD, Bangladeş, Güney Kore, İngiltere, Pakistan, Avustralya, Çin, Hindistan, Afganistan, Japonya) geçmişten bu yana eğitim veren Kadın Üniversiteleri vardır. Tarihte ve günümüzde ihtiyaçları, toplum özellikleri birbirinden farklı olan bu ülkeler benzer veya farklı amaçlarla Kadın Üniversiteleri inşa etmiştir. Tarihsel süreçte bu amaçlar dönemden döneme, bölgeden bölgeye değişiklik göstermekle birlikte uygulamaya sokulmuştur.  

Erkek egemen devletin kadın üniversitelerini kurmaktaki amacı nedir ve bu projeye neden karşı olmalıyız;

AKP-MHP faşist bloğunun temsil ettiği ideoloji ve iktidarda olduğu dönem boyunca uyguladığı eğitim politikaları kadın üniversiteleri kurmaktaki “amacını” da göstermektedir. Her alanda ezilenin ezileni kadınların hak ve özgürlüklerini savunmak, faşist-feodal politikalara karşı isyanlarını büyütmek, bu isyanı örgütlemek zorunda ve sorumluluğunda oluşumuz  neden karşı olmamız gerektiğini de göstermektedir. Günümüzde kadınların kurtuluşunun önündeki engel, kadınların karşı cins ile bir arada yaşaması, çalışması, seyahat etmesi, öğrenim görmesi değildir. Yapılmak istenen kadını izole etmektir, “senin yerin burasıdır” demektir. Yani vaat edildiği gibi kadınları güçlendirmez, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine çözüm olmaz. Ayrıca varlığını erkek egemen sistem ile teminat altına alan iktidarın böyle bir gayesi olamaz! 

Bunlarla beraber Kadın Üniversitesi’nin kurulmasının ardından, genç kadınlar aile ve toplum baskısıyla bu üniversiteleri ‘tercih’ etmek zorunda kalacaklardır. Zaten halihazırda eğitim politikaları cinsel kimliklere göre şekillenmişken ve kadınlar “kadın işi” bölümler seçmek zorunda bırakılırken bu eşitsizlik Kadın Üniversiteleriyle beraber daha da derinleşecektir. Kadına yönelik tacizin, tecavüzün, şiddetin ve cinayetlerin suçlusu kadınlar bulunurken; hangi saatte nerede olunması, ne giyileceği, ne içileceği bu suçların nedenleri olarak sıralanmaktadır. Kadın Üniversitesi’nde okumamak da bu nedenlerin içine sokulacaktır. Erkek egemen sistem cinsel ve sınıfsal sömürüyü katmerleştirerek saldırmaya devam ediyor. 6284 ve İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması hala gündemdeyken ve Boğaziçi Üniversitesi’nde LGBTİ+ öğrenciler gözaltına alınıp tutuklanırken, erkek egemen iktidarın kadınların eşit bir şekilde yaşama dahil olmalarını sağlama amacıyla kuracağını iddia ettiği Kadın Üniversiteleri erkek egemen faşist devletin karakteri niteliğinde olacaktır. Buna karşı bizler kadının, erkeğin, LGBTİ+’ların her alanda eşit ve bir arada olduğu özgürce bilgiyi üretebildiği ve paylaşabildiği Özerk-Demokratik Halk Üniversiteleri’ni savunacağız ve yaratacağız. 

Kuracağımız Özerk-Demokratik Halk Üniversitelerimizde neoliberal politikalara, rant alanına dönmüş kampüslere, kayyum rektörlere, anti- bilimsel, gerici, pedofili, tacizci hocalara geçit vermeyeceğiz.

Her türden fikri tartışabildiğimiz, üniversite bileşenlerinin hiyerarşik yapıya tabi olmaksızın alınan kararlarda söz, yetki karar hakkının ve öğrenci temsilciliğinin olduğu demokratik; siyasi iktidarın onay verdiği bilgi ve fikirleri üreten değil, akla ve içinde bulunduğumuz çağa uygun üretimlerin yapıldığı bilimsel; sermayeye pazar olmuş, emekçi sınıfın çocuklarının okuyamadığı, ticarethaneye dönüşmüş üniversiteler yerine parasız; ilkokuldan bu yana hakim ulus politikalarının sonucu olarak kendi diline yabancılaşmış anadilde eğitim hakkı yıllarca gasp edilmiş öğrencilere anadilde eğitim veren Özerk-Demokratik Halk Üniversiteleri kuracağız.