HABER MERKEZİ- Uzmanlar, koronavirüs vaka sayısındaki artış hızı nedeniyle yoğun bakım servislerinin yetersiz kalabileceği görüşünde. Türk Yoğun Bakım Derneği, İstanbul’daki hastanelerin yoğun bakım servislerinde kapasite sorunu yaşandığını aktardı.
İlk koronavirüs vakasınının 11 Mart’ta açıklandığı Türkiye’de vaka sayısı kısa zamanda 18 bini aştı. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Covid-19 nedeniyle yoğun bakıma alınan hasta sayısı bin 300’ün üzerine çıkarken, Covid-19 tedavisinde ülkelerin yoğun bakım yatak kapasitesi büyük önem taşıyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2018’de ülkede yetişkinler için 24 bin 71 yoğun bakım yatağı bulunuyor. Ancak vaka artış hızıyla birlikte yoğun bakımda tedavi gören hasta sayısının artması nedeniyle uzmanlar yoğun bakım servislerinin yetersiz kalabileceği görüşünde.
‘VAKA SAYISI ARTARSA DÜNYA ÜZERİNDEKİ HİÇBİR SAĞLIK SİSTEMİ BUNU KARŞILAYAMAZ’
BirGün’e konuşan Ankara Üniversitesi Yoğun Bakım Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal, verilere ilişkin şeffaflık sağlanmadığı takdirde bir öngörüde bulunmanın da mümkün olmayacağını söyledi. Ünal, yoğun bakımlardaki Covid-19 hastası sayısı ile hastaların yaşlarının açıklanması gerektiğini belirtti. Yoğun bakımların tam kapasiteye ulaşmaması için bulaşma hızının düşürülmesinin önemli olduğunu ifade eden Ünal, “Bunun yoğun bakım yatağı sayısıyla da bir ilgisi yok. Vaka sayısının hızlı artması durumunda dünya üzerinde herhangi bir sağlık sisteminin bu yükü karşılaması mümkün değil” dedi.
‘SAĞLIK PERSONELİNİ KORUMALIYIZ’
Yoğun bakımlarda ventilatör (solunum cihazı) sayısının artırılmasının önemli olduğunu ancak tek başına yeterli olmayacağını vurgulayan Ünal, şöyle devam etti: “Personeli koruyamadığınız takdirde bu cihazları kullanacak personel bulamazsınız. Şu an yoğun bakımları yüzde 70 oranında anestezistler, büyük bir özveriyle yönetiyor.”
İtalya’da 11 bin 500 sağlık personelinin koronavirüs hastası olduğunu hatırlatan Ünal, “Koronavirüs, insan dışkısında 45 güne kadar yaşayabiliyor tedaviden sonra. Koruyamadığınız sağlık personeli, tedaviden sonra en az 45 gün çalışamayacak demek oluyor bu da. Özetle, halkın ve sağlık personelinin korunması çok önemli” ifadelerini kullandı.
Türk Yoğun Bakım Derneği ise yoğun bakım servislerinin salgın öncesinde de dolu olduğuna dikkat çekti. Türk Yoğun Bakım Derneği’nden yapılan açıklamada şunlar dile getirildi: “Yoğun bakım doluluk oranları ile öncelikle göz önünde bulundurulması gereken konu; sadece koronavirüs nedeniyle yoğun bakım ihtiyacı olan hastalar değil, başka nedenlerle de hastaların yoğun bakım ihtiyacının olduğunun bilinmesidir. Bu nedenle yoğun bakımda yatan korona pozitif hasta sayıları bildirilirken şu anda bin- bin 500 civarındaki hasta sayısı Türkiye’ deki toplam 24 bin civarındaki yoğun bakım yatak sayısı içinde sanki az miktarda gibi görünmekte ve bir sıkıntı oluşturmadığı intibası oluşturmaktadır. Oysa salgın öncesinde de zaten yoğun bakım yataklarının büyük bölümü doluydu.”
İSTANBUL’DA KAPASİTE SORUNU VAR
“Önümüzdeki günlerde yoğun bakım ihtiyacı olacak hasta sayısının artması mevcut düzenleme içinde kesinlikle sorun yaratma potansiyeli oluşturacak” bilgisini veren Türk Yoğun Bakım Derneği, “Bir diğer problem hasta sayısının bazı bölgelerde yoğunlaşmasıdır, örneğin İstanbul bu açıdan en büyük sıkıntının yaşandığı bölgedir ve şu anda bu sayılarla bile kapasite sorunu yaşanmaya başlanmıştır. Benzer şekilde İzmir, Ankara, Konya, Kocaeli gibi bölgelerde de yoğunluklar yaşandığı bilinmektedir” ifadelerini kullandı.
EK TEDBİRLER ALINMASI ŞART
Türk Yoğun Bakım Derneği, açıklamasını şöyle sonlandırdı: “Sonuç olarak salgının gidişatı göz önüne alındığında ek tedbirler alınması şarttır. Bunların başında hastaneler içinde daha önceden başka amaçlar için kullanılan alanların bu hastalar için kullanılabilir hale getirilmesidir. Elbette bununla birlikte personel, özellikle hemşire-yardımcı sağlık personeli, ihtiyacı çok artacaktır, bu konuda da gerekli planlamaların yapılması şarttır. Ventilatör sayısının artırılmasından çok daha öncelikli olması gereken konu yeterli sağlık çalışanının olması, çalışanların hastalık bulaşmasından korunması, bunun için de yeterli koruyucu ekipmanların bulunması, çalışma şartlarının düzenlenmesidir. Hasta sayısı arttıkça çalışma temposu artacak, sağlık çalışanlarına bulaşma riski artacaktır.”