HABER MERKEZİ-İstanbul İstatistik Ofisi yılın ikinci yarısına ilişkin verileri yayımladı. Buna göre ülke ekonomisinin yüzde 31’ini oluşturan megakentte artan enflasyon gelir adaletsizliğini artıyor. Ekimde ülke geneli enflasyon yüzde 19,9 olurken İstanbul’da yıllık enflasyon yüzde 18,6 olarak açıklandı. İstanbul’da son bir yılda yıllık enflasyonun en yüksek olduğu harcama grupları ise konutların bakım ve onarımı, pasta hizmetleri, gıda, lokanta ve oteller, üniversite eğitimi oldu.
Habere göre, TÜİK’in hesapladığı enflasyon hissedilen enflasyona göre düşük kalırken, gıda ve barınma gibi temel ihtiyaçlardaki yükselişler enflasyonun sabit gelir üzerindeki tahribatını artırıyor.
Yüksek enflasyon farklı gelir gruplarına, farklı etkileri olabiliyor. TÜİK’in açıkladığı 2016- 2019 yılları arası, gelirden en fazla ve en az alan yüzde 20’lik grupların harcama ağırlıklarına göre, hesaplanan İstanbul enflasyon verileri, düşük gelir gruplarında enflasyonun daha yapışkan olduğunu gösteriyor. En az geliri alan yüzde 20’lik grubun enflasyonu, en fazla gelir alan gruba göre daha yavaş yükselirken, daha yavaş da düşüyor. Bu hesaplamalara göre en az gelir alan grubun ortalama enflasyonu 2019’da yüzde 15,2 olurken en fazla gelir alan enflasyonu yüzde 14,2.
Ekim 2021 verilerine göre ise gelirden en az pay alan yüzde 20’lik grubun yıllık enflasyonu yüzde 19’iken, en fazla pay alan yüzde 20’lik grup için enflasyon yüzde 18,15.
İstanbul’da 2010’dan beri bozulan gelir dağılımı, yükselen enflasyon ile bu yıl daha da kötüleşebilir. İstanbul’un 2015 yılına kadar ortalamaya göre daha düşük olan gelir eşitsizliği (Gini katsayısı) 2015’den beri yükseliyor. Gelir dağılımındaki eşitsizliğin arttığına işaret eden verilere göre Gini katsayısı geçen yıl da yükselmeye devam etti. İstanbul ‘da istihdam artış hızının ülke geneline göre daha sınırlı artışı ve temel ihtiyaç tüketim gruplarındaki yüksek artışlar Gini katsayısının bozulmasında etkili. Artan enflasyon da sabit gelir gruplarının alım gücündeki azalmayla, gelir eşitsizliğinin artmasında etkili oluyor.
Geçinme şartlarındaki zorlanmaya başlı olarak, Şubat 2021’den beri ekonominin kötüleşeceğini düşünenlerin oranı yüzde 50’nin üzerinde. Ayrıca martta en düşük seviyesine inen borç alma oranı, dalgalı bir seyir içinde hazirandan bu yana yükseliyor. Kredi kartını asgariden az ödeyen ya da hiç ödemeyenlerin oranında da temmuzdan beri yükseliş yaşanıyor. Yani bir şekilde takibe düşen bireysel tüketici kredilerindeki yükseliş ile paralel bir seyir izliyor.