HABER MERKEZİ- Diyarbakır’da, 22 Aralık 2017 tarihinde ihbar üzerine harekete geçen Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Suriye’de öldüğü iddia edilen IŞİD üyesi Faysal Selimoğlu’nun ailesinin evine operasyon düzenledi. İhbarda, ‘IŞİD’in canlı bombası’ olduğu iddia edilen Suriyeli İngilizce öğretmeni Afra Şaar yakalanırken, evde kapsamlı araştırma yapıldı. Aramada, 3 cep telefonu, 2 sim kart, 2 tablet, dizüstü bilgisayar, ‘Vasiyet’ başlıklı bir evrak ve bilgisayar ele geçirildi. Ele geçirilen dijital materyallerin içinde, gözaltına alınan Afra Şaar ve dini nikâhlı eşi Faysal Selimoğlu’nun Suriye’deki çatışma bölgelerinde çekildiği tahmin edilen ve ellerinde uzun namlulu silahlar bulunan fotoğrafları tespit edildi. Evde ele geçirilen el yazısı dokümanların ise Faysal Selimoğlu’nun Suriye’deyken yazdığı ve ailesine vasiyet olarak gönderdiği mektuplar olduğu belirlendi. Selimoğlu’nun ‘cihat’ amacıyla Suriye’ye gittiği ve IŞİD içerisinde faaliyet gösterdiği tespit edildi.
15 YIL HAPİS İSTEMİ
İfadesinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilen Afra Şaar hakkında, ‘Silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 15 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Şüphelinin cep telefonunda IŞİD’e ait amblemlerin bulunduğu ses dosyaları ve Faysal Selimoğlu ile birlikte elinde uzun namlulu silahla çekilmiş fotoğraflarının ele geçirildiğini belirten savcı, kadının fotoğraf teşhisinde de bazı kişileri teşhis ettiğini kaydetti. Şüphelinin, IŞİD’in gerçekleştirmek istediği nihai amaç doğrultusunda, örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde bulunma iradesiyle yer aldığını, böylece üzerine atılı ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ suçunu işlediğini belirten savcı, Şaar’ın cezalandırılmasını istedi.
İddianamenin kabul edilmesinin ardından, tutuklu sanık Afra Şaar’ın yargılanmasına Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı.
Davanın geçtiğimiz günlerde görülen ilk celsesine Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi SEGBİS ile katılan Halep doğumlu Şaar, “Suriye vatandaşıyım. Aynı zamanda Türkiye’de geçici kalma iznim var. 2 tane kimliğim var. Biri Suriye kimliği, biri de Türkiye’den verilen kimliktir. Ben DAEŞ üyesi değilim. Faysal Selimoğlu benim eşimdir. Kendisi Suriye’de vefat etti. Eşim DAEŞ üyesiydi. Eşimle Suriye’de tanıştım ve orada evlendik. Çocuğumuz yoktur. 3.5 yıl evli kaldık. Evlendikten 2 ay sonra Diyarbakır’a geldik. 6-7 ay kaldıktan sonra tekrar Suriye’ye döndük. Eşim Faysal, Suriye’de vefat etti. Ben Suriye’de yaşamak istemediğim için Faysal’ın ailesinin yanına geldim. Polisler beni aldı. Cep telefonunda fotoğraflar vardır, o fotoğraflar eşimin fotoğrafıdır. Ayrıntılı savunmamı yapmıştım, ifadelerimi tekrar ederim” dedi.
SERBEST BIRAKILDI
Daha sonra görüşünü açıklayan savcı, suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, toplanacak delil bulunmayışı, suç vasfının sanık lehine değişme ihtimali nazara alınarak Şaar’ın tahliyesine karar verilmesini istedi. Ardından söz alan sanık avukatı Barış Yiğit de müvekkilinin örgüt üyesi olduğunu gösterir tek bir delil bulunmadığını belirterek, Şaar’ın tahliye edilmesini istedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, delillerin önemli ölçüde toplanmış olması, sanığın tutuklu kaldığı süre, sanığın kaçma, gizlenme ya da delilleri karartması konusunda somut olguların bulunmayışını dikkate alarak, Afra Şaar’ın tahliyesine karar verdi. Mahkeme heyetinin kararı üzerine, Şaar 18 Ocak’ta hapishaneden salıverildi.
‘EŞİM, ÖRGÜTÜN BOMBA, SİLAH İMALATINI YAPIYORDU’
Savcılık ifadesinde Halep’teki bir üniversitede İngilizce öğretmenliği bölümünden mezun olduğunu belirten Afra Şaar, şunları kaydetmişti:
“Halep’te öğretmen olarak çalışmaya başladım. Suriye’de savaş başladıktan sonra iş hayatım sona erdi. 2014 yılında Suriye’de Arap bir arkadaşım vasıtasıyla tanıştığım ‘Ebu Habiba’ kod adlı Faysal Selimoğlu ile evlendim. Evlendikten bir ay sonra Faysal beni ve ailemi Diyarbakır’a getirdi. Diyarbakır’da 5-6 ay kaldıktan sonra ailem İstanbul’a gitti. Biz Faysal ile birlikte Suriye’nin Tabka şehrine gittik. Eşim, DEAŞ terör örgütü saflarında savaşırken vefat etti. Eşim, DEAŞ terör örgütü mensubuydu. Kendisi örgütün bomba, silah imalatını yapıyordu. Örgüt bayanların savaşmasına karşıydı. Eşim DEAŞ saflarında savaşmayı tercih ettiği için ben de eşim olması sebebiyle gitmek zorunda kaldım. Eşim DEAŞ terör örgütünden 80 dolar maaş alıyordu. Bunun 40 doları benim, 40 doları Faysal içindi. Bekâr olan savaşçılara 40 dolar verilirdi. Eşim 3 yıl DEAŞ saflarında Esed askerlerine karşı savaştı. DEAŞ Tabka’yı kaybettikten sonra Deyrizor şehrine çekildik. Burası DEAŞ mıntıkasıydı. Sonra eşim bomba ve havan yapmaya başladı. Canlı bomba olmam da söz konusu değil. Çünkü ben canlı bomba olsam Suriye’de Esed askerlerine saldırı yapardım. Eşimi onlar öldürdü. Benim asıl düşmanım Esed askerleridir. Türkiye’de böyle bir eylem yapmam söz konusu olamaz. Diyarbakır’a gelme amacı eşimin ailesi ile aile olmaktır. Fotoğrafları Tabka’da çektirmiştik. Silahlardan biri eşim Faysal’a DEAŞ tarafından verilmiş. Eşim savaşmak için evden çıktığından, güvenlik amaçlı silahın birini evde bırakırdı.”