İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ndan bugüne “iş kazaları” % 475 arttı

HABER MERKEZİ- İktidarın işçi düşmanı politikaları ve patronların kâr hırsı her koşul altında işçileri öldürmeye devam ediyor. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu’nun çıktığı 2012’den bugüne iş kazaları ve işçi cinayetleri 5 kat arttığı belirtildi.

Bu verilerle birlikte, göstermelik kanun ve uygulamaların işçileri korumadığı, patronların esnek, kuralsız ve işçi yaşamını hiçe sayan çalışma koşullarını rahatça hayata geçirebildiği bir kez daha kanıtlanmış oldu. Getirilen yasal zorunluluk sonrası patronların iş güvenliği ile ilgili firmalar kurduğu ve devletin uygulamayı doğru düzgün denetlemediği biliniyor. Bu firmalar tarafından belli prosedürler yerine getirildikten sonra ise onlarca farklı yöntem ve kılıfla iş güvenliği ve işçi sağlığı koşulları sağlanmaksızın işçiler çalıştırılmaya devam ediyor.

Konuyla ilgili olarak Makina Mühendisleri Odası (MMO) Başkanı Yunus Yener, 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yaptığı yazılı açıklamada, “İşçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatını sermaye çıkarları belirlediği için vakalar sürekli artıyor. 2012 yılında çıkarılan kanun ile neredeyse tüm yönetmelikler defalarca sorunlu bir şekilde değiştirildi. Buna rağmen kazalar ve iş cinayetleri artarak devam etti. 2012’ye göre 2018’de meydana gelen iş kazaları yüzde 475 oranında arttı. İş kazası sayısı binin üzerinde olan il sayısı 2010’da 14 il iken 2018’de 50 ile çıktı. 2013 yılından itibaren iş kazası olmayan il kalmadı.” dedi.

MEVZUAT YENİDEN DÜZENLENMELİ

İş Sağlığı ve İş Güvenliği mevzuatının sendikalar, meslek odaları ve bilim çevrelerinin görüşleri ile yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurgulayan MMO Başkanı, “Yapılacak tüm düzenlemelerde asıl sorumluluğun işverende olduğu hususu yer almalı; işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının mesleki bağımsızlıkları ve iş güvenceleri korunmalıdır. Bu düzenlemeler sektör, çalışan sayısı vb. hiçbir ayrım olmaksızın bütün işyerlerini ve çalışanları kapsamalıdır. Sigortasız, sendikasız çalıştırma yasaklanmalıdır” diye belirtti.

Yener’in açıklamaları şu şekilde devam etti:

“Serbestleştirme-özelleştirme, sendikasızlaştırma, esnek/güvencesiz ve kayıt dışı istihdam, çalışma koşullarının ağırlığı, kadın, genç, çocuk emeği sömürüsünün yoğunluğu ve en son Covid-19 salgınına karşı önlemlerin yetersizliği nedeniyle iş kazaları ve meslek hastalıkları artmaktadır. DİSK üyesi işçiler arasında yapılan bir araştırma, işçilerdeki Covid-19 pozitif vakası oranının Türkiye genelinin 3,2 katı olduğunu göstermiştir.”

SGK MESLEK HASTALIKLARINI GİZLİYOR

“Meslek hastalığı verilerinin aşırı sorunlu yapısı sürüyor. Örneğin SGK 2013-2018 verilerinde meslek hastalıklarından dolayı hiç ölüm yoktur! İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre ise 2013-2018 yıllarında en az 82 emekçi meslek hastalıklarından dolayı hayatını kaybetmiştir. SGK’ye göre 1997-1999 yıllarında 545 kişi meslek hastalıklarından ötürü hayatını kaybetmişken 2000’den itibaren 18 yılda 77 kişi hayatını kaybetmiş görünmektedir. Ancak “2018 yılı içinde meslek hastalığı sigortasından ölüm geliri bağlanan hak sahibi” 170; “Geçmiş yıllardaki aktif/pasif sigortalılığından dolayı 2018 yılı içinde meslek hastalığı sigortasından ölüm geliri bağlanan hak sahibi” 107, toplamda 277 kişi olduğu görülmektedir. Daha da ilginci ise ölüm geliri bağlanan hak sahiplerine ilişkin birikimli verilerde bulunmaktadır. Buna göne meslek hastalıklarından dolayı 5.404 dosya üzerinden 6.692 hak sahibine ölüm geliri bağlanmıştır. Bu arada ILO kabulleri çerçevesinde her yıl en az 10 bin emekçinin meslek hastalıklarından ötürü hayatını kaybetmesinin söz konusu olduğunu belirtmek gerekir. Kısaca hep belirttiğimiz üzere SGK verileri oldukça eksik ve sorunludur.”

MMO Başkanı Yener, ayrıca İSİG ile ilgili düzenleme ve uygulamaların sektör, çalışan sayısı vb. hiçbir ayrım olmaksızın bütün işyerlerini ve tüm çalışanları kapsaması gerektiğini belirterek “Tüm çalışanlar insana yakışır norm ve standartta bir sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmalı; sigortasız, sendikasız çalıştırma yasaklanmalıdır.” dedi.

COVİD-19 MESLEK HASTALIĞI SAYILMALI

 Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıftaki, 100’den fazla çalışanın bulunduğu sanayi işletmelerinde “tam zamanlı” iş güvenliği mühendisi çalıştırılması zorunlu hale getirilmelidir diye belirten yener koronavirüs salgını kapsamında ise şunları ifade etti:

“En son Covid-19 salgını, çalışanların sağlık hakkının yok sayıldığını bir kez daha göstermiştir. Sağlıklı yaşam, sağlıklı/güvenli koşullarda çalışma, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetine ulaşabilmenin temel haklardan olduğu hatırlanmalı, düzenleme ve uygulamalar bu gereklilikler üzerinden yeniden kurgulanmalıdır. Çalışılan işyerlerinde virüs bulaşmasını gerçekten ortadan kaldırılacak önlemler alınmalı, COVİD-19 tespit edilen işyerlerinde faaliyetler durdurulmalıdır.

İşyerlerindeki COVİD-19 vakaları iş kazası olarak; sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak değerlendirilmeli; meslek hastalığı tespit süreci, tüm vakaların tespitine yönelik yeniden düzenlenmelidir.”