HABER MERKEZİ- Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FİDH), İşkenceye Karşı Dünya Örgütü (OMCT) ve İnsan Hakları Derneği (İHD), yaptıkları ortak açıklamayla, Kürdistan ve Türkiye’de meydana gelen depremlerin ardından 10 kentte OHAL ilan edilmesine tepki göstererek kararın geri alınmasını istedi.
Açıklama şunlar da ifade edildi:
“Bu OHAL kararı, hukukun üstünlüğünün azaldığı, sivil alanın daraldığı ve 2016-2018 yılları arasında olağanüstü hal mevzuatının kötüye kullanıldığı, insan hakları ve temel özgürlüklerin yaygın bir şekilde ihlal edildiği ve insan hakları savunucuları, gazeteciler ve muhaliflere yönelik tacizlerin yaşandığı bir ortamda alınmıştır. Son OHAL uygulamasının, 2018’de kaldırılmasının ardından birçok kısıtlayıcı politika ve uygulama kalıcı hale getirilmiştir. Sivil toplum üzerindeki baskılar, 2020 yılında sivil toplum kuruluşlarını hukuka aykırı bir şekilde hedef almak için kullanılan 7262 sayılı Kanun’un ve son olarak Ekim 2022’de “yanıltıcı bilgileri alenen yayma” suçuna hapis cezası getiren “dezenformasyon kanunu”nun kabul edilmesinin ardından yoğunlaşmıştır.”
Seçim öncesi tesadüf değil
Deprem gerekçe edilerek ilan edilen OHAL uygulamasının, gayriresmi olarak 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacağı ilan edilen parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine giden süreçte ilan edilmesinin tesadüf olmadığının ifade edildiği açıklamada, “Türkiye’de 2018 yılında olağanüstü hal altında yapılan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine, muhalefet adaylarının ve bağımsız medyanın susturulması, seçmenlerin ve muhalefetin kamusal faaliyetlere katılım hakkını tam olarak kullanmasının kısıtlanması ve vatandaşların özgür ve adil seçim hakkının etkilenmesi damgasını vurmuştur” denildi.
‘Türkiye yakından izlenmeli’
Açıklamada, son olarak Türkiye’deki yetkilileri olağanüstü hal uygulamasını kaldırmaya çağıran insan hakları örgütleri, şöyle dedi:
“Afetlere müdahale için özel olarak tasarlanmış mevcut mevzuat kapsamında verilen yetkilere başvurmaya ve bu bağlamda alınan her türlü tedbirin mevcut krizi ele almak için kesinlikle gerekli ve orantılı olmasını ve Türkiye’nin uluslararası insan hakları yükümlülüklerine tam olarak uymasını sağlamaya çağırıyoruz. Ayrıca uluslararası toplumu, Türkiye’deki gelişmeleri ve bu tedbirlerin, özellikle yaklaşan seçimler bağlamında, insan hakları ve temel özgürlükler üzerinde yaratabileceği etkileri yakından izlemeye çağırıyoruz.”