HABER MERKEZİ- Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de işçi ve emekçiler İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı salgın koşullarında karşılıyor. Yaşanan sürecin emek ve sermaye arasındaki sınıf farkını, hükümetlerin sermayeden yana tavrını ortaya koyduğunu belirten İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu (İİSŞP), 1 Mayıs’ın sadece bir miting alanında toplanmak anlamına gelmediğini belirterek, tüm işçi ve emekçileri 1 Mayıs’a giderken başta can güvenliği olmak üzere hakları için ortak ses çıkarmaya ve mücadeleye çağırdı. Konfederasyonlara da “İçinde bulunduğumuz durumun özgünlüğü de düşünülerek çeşitli platformların belirlenmesi için ortak hareket etmeye çağırıyoruz” diye seslenildi.
İİSŞP Dönem Sözcüsü Sinan Ceviz imzasıyla yapılan açıklamada salgın döneminde uluslararası şirketlerin üretime devam vurgusu yaparken, milyonlarca işçi ve emekçinin yaşamının ise tehlikeye atıldığı belirtildi. Sağlık hizmetlerine ve doğanın korunmasına kaynak ayrılmamasının felaket yarattığının görüldüğü kaydedilen açıklamada, “Tüm dünyada sağlık emekçilerinin canla başla çalışırken yeterli koruyucu malzeme dahi bulmakta zorlandıklarına tanıklık ediyoruz. Savaşa, silahlanmaya bütçe ayıran ülkelerin sağlık sistemlerinin nasıl da bir balon olduğunu görüyoruz” dedi.
EMEKÇİLERİN KORUNMASI GELECEĞİN KORUNMASIDIR
Türkiye’de de salgının yönetilmesi konusunda bilim insanlarının ve sendikaların önerilerinin dikkate alınmadığına vurgu yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “‘Evde kalın’ çağrısını her gün söylemeyi ihmal etmeyen iktidar yetkilileri, özellikle salgının yoğun olduğu kentlerde dahi işyerlerinin çalışmasını kısıtlamaya dönük adım atmamıştır. Genel bir karantina uygulansın çağrılarına ise iktidar ne yazık ki, 2 günlük ve sadece 2 saat önceden duyurulan bir yasakla yanıt vermiştir.”
Salgın sürecinde açıklanan ekonomi paketlerin sermayedarları korurken, işçi ve emekçilerin ihtiyaçlarına yanıt vermekten uzak olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Uzaktan çalışma, kısa çalışma, telafi çalışma süresinin uzatılması gibi öneriler ve son olarak bir taslak olarak sunulan 3 aylık ücretsiz izin uygulanması gibi atılan ya da atılmak istenen öneriler, işçi ve emekçilerin taleplerinden çok uzak olmuştur. Hayatı her gün yeniden üreten işçi ve emekçilerin korunması ülkenin geleceğinin korunmasıdır. Sermaye gruplarının zararlarını tanzim eden uygulamalar yerine yarın tarımda, sanayide, sağlıkta hayatın etkili biçimde sürmesi için işçi ve emekçilerin korunması kollanması gerekir” dendi.
ÜCRETLİ İZİN VERİLMELİ
Şu ana kadar onlarca işyerinde işçilerin salgına yakalandığı, hayatını kaybedenlerin ve hastalıkla mücadele edelerin sayısının her geçen gün arttığı hatırlatılan açıklamada, “Bu yayılmanın engellenmesi ve daha büyük bir felakete dönüşmemesi için önerilerimiz dikkate alınmalıdır” dendi. Salgının durdurulması için herkesin temel ihtiyaçlarının karşılandığı karantina uygulanması, herkese ulaşılabilir, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmeti sunulması ve yaygın test uygulanması gerektiğin ifade edilen açıklamada şu talepler yer aldı: “Zorunlu çalışması gereken işyerleri dışında üretim askıya alınmalı ve tüm işçilere ücretli izin uygulanmalı. Çalışması zorunlu işyerlerinde ise çalışma süresi kısaltılarak saat olmalı ve kadrolu işçi sayısı arttırılarak gerekli tedbirler alınmalıdır. Ücretlerin asgari ücrete kadar olan kısmı vergiden muaf olmalı ve temel tüketim mallarında ve sağlıkta işçi ve emekçilerden alınan vergiler kaldırılmalıdır. Bu salgın süreci içerisinde su, doğal gaz, elektrik ücretsiz olmalı. Tüm çalışanlar için kira ve gıda yardımı yapılmalıdır. İş Kanunu, olası pandemi durumlarına göre işçileri koruyucu maddelerle düzenlenmelidir. Kovid-19, işyerlerinde iş kazası kapsamında değerlendirilmelidir.”
1 MAYIS SADECE 1 GÜN DEĞİLDİR
Taleplerin gerçekleşmesi için birlik olmanın, dayanışma içerisinde ortak mücadele etmenin hayati önemde olduğu belirtilen açıklamada, “Bu nedenle diyoruz ki, 1 Mayıs’ı selamlamaya hazırlandığımız şu günlerde 1 Mayıs’ı doğuran tarihimize bakarak işçi sınıfımızın hakları için yaptıklarını bir kez daha hatırlayalım ve birliğimizi büyütelim. Şimdi 1 Mayıs yaklaşırken tarihimize dönüp bakalım. Ve bilelim ki 1 Mayıs tek başına bir miting alanında toplanmak değildir, 1 Mayıs piknik yapmak da değildir. 1 Mayıs; işçi ve emekçilerin ortak talepleri için ortak ses çıkarması ve birlikte mücadele etmesidir. Fabrikada, tarlada, hastane de, her alan da 1 Mayıs birliktir, dayanışmadır” dendi.
“Herkes için adalet ve herkes için sağlık, savaşsız ve hiç kimsenin aç kalmadığı bir dünya ve doğanın dengesi ile oynanmayan bir dünya” istedikleri kaydedilen açıklamada, salgın döneminin zengin ile yoksul arasında uçurumun büyüdüğü değil eşit ve adil bir dünyanın kurulmasının ne kadar acil olduğunu gösterdiği vurgulandı. Bu dünyanın ancak, dünya işçilerinin ve emekçilerinin ortak çabası ve mücadelesiyle mümkün olabileceği belirtilen açıklamada, şu çağrı yapıldı: “1 Mayıs’a doğru gittiğimiz şu günlerde birlik olmak için adımlar atmalıyız ve sendikalaşmalıyız. Haklarımız için sendikalarımızda örgütlenmeliyiz. 1 Mayıs sadece bir gün değildir, 1 Mayıs dayanışma ve mücadeledir bu fikri her gün daha çok birbirimize hatırlatmalı ve 1 Mayıs’ı birliğimizi büyüterek selamlamalıyız. Bizler şimdiden tüm işçi ve emekçileri, ortak ses çıkardığımız ve gücümüzü birliğimizle gösterdiğimiz 1 Mayıs için harekete geçmeye çağırıyoruz. Unutmayalım ki, biz işçilerin gücü birliğimizden gelir. Konfederasyonlarımızı da, 2020 1 Mayıs’ına giderken ortak ses çıkarabileceğimiz ve içinde bulunduğumuz durumun özgünlüğü de düşünülerek çeşitli platformların belirlenmesi için ortak hareket etmeye çağırıyoruz.”