HABER MERKEZİ- İnsan Hakları Derneği tarafından yayımlanan raporda, polisin son dönemde devrimci, demokrat, ilerici ve muhaliflere karşı ‘kaçırma’, ‘mülakat’, ‘zorla ifade’, ‘ajanlaştırma’ gibi uygulamalara çok sık başvurduğu belirtildi.
Raporda, ”İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) yapılan başvurulara ve basındaki haberlere göre, son dönemlerde başta İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve İzmir olmak üzere pek çok ilde üniversite öğrencileri, gazeteciler ve aktivistler başta olmak üzere çok sayıda kişi kayıt dışı ifadeye zorlandı, baskı ve tehdit yöntemleriyle ajanlaştırılmaya çalışıldı, bunu kabul etmeyenler ya kaçırılarak kaybedildi, ya “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı ya da kaçırıldıktan bir süre sonra çeşitli işkence ve kötü muamelelere maruz kaldıktan sonra bırakıldı” ifadeleri kullanıldı.
Kendisini polis olarak tanıtan kişiler önce kişilerle “sohbet etmek, arkadaş olmak” gibi ifadelerle bir araya gelmeye çalışıyor, bu sohbete katılan fakat isteklerini kabul etmeyen kişileri ailesiyle, işiyle, sağlık durumuyla, özel hayatıyla tehdit ediyor, bazen gözaltı ve tutuklamayla bazen de ölümle korkutuyor.
Gözaltı merkezlerinde ise gözaltındaki kişi, yasal ifade alma işleminden önce ve avukatı olmaksızın belirli aralıklarla mülakat odasına götürülüp kayıt dışı ifade vermeye zorlanıyor. Gözaltındaki kişiler, tutuklanmakla veya dışarı çıksa bile her an peşinde olacakları ve kendisini rahat bırakmayacakları tehdidi ile korkutuluyor.
Raporda, bu uygulamaların tamamen hukuksuz olduğu söylenerek “Gözaltına alınan veya sohbete davet edilen veya kaçırılan kişilerin, kendisini polis olarak tanıtan bu kişilerce hukuk düzeni tarafından öngörülen kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini, müdafisi olmaksızın ifadesinin alınamayacağını, “mülakat” uygulamasının CMK’da tanımlanmadığını ve tamamen keyfi olduğunu, baskı ve tehdit yöntemlerinin ajanlaştırma faaliyetleri kapsamında uygulandığını ancak bunların yukarıda açıklanan suçlara tekabül ettiğini ve suç duyurusunda bulunması gerektiğini bilmesi gerekmektedir” denildi.
İHD bu tarz uygulamalara karşı yol haritasını şöyle belirledi:
- Tehdit, baskı ve zorla kaçırmaya yeltenme uygulamasıyla karşılaşan kişiler, tüm bu girişimlerin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağının ihlali olduğunu bilerek, bu baskı yöntemlerine boyun eğmemeli, yasak sorgu ve ifade işlemlerine iştirak etmemeli, bu girişimlerde bulunan görevliler hakkında başta savcılığa şikâyet olmak üzere tüm hukuki süreçleri işletmelidir.
- Cumhuriyet Başsavcılıkları başta olmak üzere İçişleri Bakanlığı, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumu, TİHEK, Valiliklerin İnsan Hakları Kurulları insan hakları ihlalleriyle ilgili kuruluş amaçlarını yerine getirmeli, resen bu ihlallerin takibini yaparak etkin bir adli ve idari soruşturma yürütülmesine katkı sunmalıdır.
- İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan Kolluk Gözetim Komisyonu BM ve AK kriterlerine uygun biçimde faaliyete geçmeli, kolluğun hesap verebilirliğini sağlamalıdır.
- Güvenlik ve istihbarat birimleri faaliyetlerini hukuka uygun bir biçimde sürdürmeli, kişilerden baskı ve tehdit yöntemleriyle delil elde etme yönteminden vazgeçmeli, TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu alt komisyon kurarak istihbarat örgütlerinin yasa dışı faaliyetleri konusunda araştırma yapmalıdır.