HABER MERKEZİ- 3 ayda bir Marmara Bölgesi’nde bulunan hapishanelerde nisan-mayıs-haziran döneminde yaşanan hak ihlallerini raporlaştıran İHD, Covid-19’la birlikte artan kötü muamele, darp ve işkenceyi aktardı.
İHD, 25 hapishaneden yapılan 187 başvuru neticesinde 2 bin 314 ihlal tespit edildiğini duyurdu. Rapora göre sağlık ve tedavi hakkına erişim engellerinden kötü muamele, darp, işkenceye uzanan ihlaller zinciri Covid-19 ile birlikte katlanarak arttı. Rapora yansıyanların sadece görünenler olduğuna dikkat çeken İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, yetkililei adım atmaya çağırdı.
25 HAPİSHANE BAŞVURU YAPILDI
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Nisan-Mayıs-Haziran 2020 dönemini kapsayan ‘Marmara Bölgesi Hapishaneleri 3 Aylık Hak İhlalleri Raporu’nu açıkladı.*
İHD İstanbul Şubesinde gerçekleşen açıklamada ilk olarak İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri konuştu.
Marmara Bölgesi’nde hapishanelerinde yaşanan sorunları ve çözüm yolları aramak için rapor hazırladıklarını söyleyen Yoleri, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında İHD’ye 25 farklı hapishaneden başvuru yapıldığının altını çizdi. Yoleri, “Tekirdağ 1 ve 2 No’lu F Tipi Hapishanesi, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü, Kandıra 1 ve 2 No’lu F Tipi, Maltepe 1 No’llu F Tipi ve Bandırma 2 No’lu F Tipi Hapishanesinden başvuruların yoğunluklu olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
187 kişinin yaptığı başvuru üzerine toplamda 2 bin 314 ihlal tespit edildiğini söyleyen Yoleri, “Nisan ayında, 533, Mayıs ayında: 645, Haziran ayında ise 1136 ihlal yaşanmıştır. Bu başvuruların temel talebi yaşanan sorunların çözülmesidir ancak görüldüğü gibi ihlaller aydan aya artarak devam etmiştir” dedi.
3 AYDA 2 BİN 314 İHLAL YAŞANDI
Bir kişinin birden fazla ihlal için başvuru yaptığına dikkat çeken İHD Cezaevi Komisyonu Üyesi Meral Nergis Şahin ise bu ihlal başlıklarını şöyle sıraladı: “Sağlık hakkı İhlali, kötü muamele, darp, işkence, sohbet, spor, ortak kullanım alanlarının yasaklanması, ayakta sayım, haksız disiplin cezaları, sürgün sevk, infazda ayrımcılık, süreli- süresiz yayın kitap ve mektup yasakları, görüş yasağı ve iptali, haksız tutukluluk ve adil yargılanmama şikayetleri, hastane sevklerinin iptali, revire çıkarılmama hücre cezası, sevk talebinin karşılanmaması, psikolojik baskı, telefon görüşünün sınırlandırılması, yazılan dilekçelerin işleme konulmaması ve cevap verilmemesi, kantin yasağı ve fahiş fiyat uygulaması, diyet yemeği verilmemesi, hasta mahpusların ilaçlarının verilmemesi, koli yasağı, yazlık giysilerin verilmemesi, traş makası ve makinesinin alınmaması, koğuşların gözetlenmesi, mahkemelerin gizli yapılması, ailelere bilgi verilmemesi, yemeklerin az ve yetersiz olması, bebek mamasıyla beslenmek zorunda olanların ihtiyacının karşılanmaması, genel olarak hijyen ve temizlik malzemesi kısıtlaması, eadyo verilmemesi, suların akmaması, Covid-19’a karşı önlem alınmaması, kolonya, maske, eldiven el dezenfektanı verilmemesi, karantina uygulamasında keyfiyet…”
YOLERİ: TABLO ÇOK DAHA VAHİM
Bu ihlallerin yalnızca kendilerine ulaşabilenler yolu ile tespit edildiğine dikkat çeken Yoleri, tablonun çok daha ağır olduğuna dikkat çekti. Yoleri, “Üç ay boyunca mahpuslara yönelik fiziki saldırılar, tehdit, darp ve işkence devam etmiştir. COVİD-19 salgınıyla mahpuslara yönelik keyfi uygulamalar ve ihlaller had safhaya çıkarılmıştır. Karantina adı altında hücre cezaları normalleştirilmiş, bütün sosyal haklar kaldırılmış tecrit ve izolasyon derinleştirilmiştir. Aile ve avukat görüşleri yasaklanmış, hastane sevkleri iptal edilerek mahpusların tedavi olanakları tamamen ellerinden alınmıştır. Deyim yerindeyse mahpuslar bu süreçte gözlerden uzak ölüme terk edilmiştir. Birçok hapishanede saldırılar, hak gaspları, baskılar, haksız ve yasalara aykırı uygulamalar rutin hale getirilmiştir. Kandıra F Tipi CİK de mahpuslara 10 gün normal yemek verilmemiş, paket hazır çorba verilerek beslenme ihtiyaçlarını karşılamaları istenmiştir. Bu duruma, infaz yasası değişikliği ile yemeklerin yapıldığı açık cezaevlerindeki mahpusların tahliye olması gerekçe gösterilmiştir” diyerek yetkilileri adım atmaya çağırdı.
YASAKLAR İÇİN KEYFİ GEREKÇELER SUNULDU
Bu dönemde uygulanan kısıtlamalar ve yasaklar için keyfi gerekçeler öne sürüldüğüne dikkat çeken Yoleri şu örnekleri verdi: “Örneğin bir mahpusun kulplu çay bardağı talebi, sırf kulplu olduğu için karşılanmamıştır. Ya da mahpuslara içinde alkol var denilerek kolonya verilmemiştir. Ya da yazlık giysilerini isteyen mahpusa “ veremeyiz giysiler depoda” denilmiştir. Ailelerin gönderdiği paralar mahpuslara geç teslim edilerek ihtiyaçlarını karşılamaları engellenmiş, mahpuslara maske, dezenfektan, temizlik ve hijyen malzemeleri verilmemiş kendi paralarıyla almaları da engellenmiştir. Yine bazı hapishanelerde sıcak su ihtiyaçları karşılanmamış, fiziki mesafe kuralına imkan vermeyecek şekilde mahpuslar kalabalık koğuşlara konulmuş, zaman zaman 10 kişinin kalması gereken koğuşta 30- kişi kalmak zorunda bırakılmıştır” dedi. (Evrensel)