“Zor, yeni toplumlara gebe bütün eski toplumların ebesidir.” F. Engels
Sınıflar mücadelesi bir iktidar mücadelesidir. Bu iktidar mücadelesinin en temel koşullarından birisi zor kullanımıdır. Her sınıf, iktidara gelmek ve var olan iktidarını korumak amacıyla karşısındaki sınıflara zor kullanılır.
Sınıf mücadelesinin bugünkü evresinde zor, mücadelenin başından sonuna kadar bir zorunluluktur. Kaypakkaya yoldaş, “ülkemizde silahlı mücadele koşulları var” derken, esas olarak onu yaratan ve zorunlu kılan koşullara işaret etmektedir. Sınıf mücadelesinin birden fazla mücadele aracı vardır. Ancak silahlı mücadele, zor aygıtının parçalanması açısından diğer mücadele yöntemlerinden farklı bir yerde durmaktadır. Bu mücadele biçimi ise her ülkenin bir dizi koşulları gereği mücadelenin başından sonuna; kimi yerlerde esas biçime bürünürken, kimi yerlerde devrimin arifesinde devreye girecek olan bir mücadele biçimi olarak şekillenmektedir. Ancak temel olan mesele; baştan sona esas olsun ya da son anda devreye girecek olan bir olgu olsun, bu mücadele biçiminin kesin olarak olmazsa olmazlığıdır.
Proletarya açısından silahlı mücadele, devrim ile reformizm arasındaki temel ayrım noktalarından birisidir. Zira bir alt üst oluş olan ve zora dayanan devrimin örgütlenmesi, bu zor biçiminin yani silahlı mücadele biçiminin örgütlenmesi anlamında zorunluluktur.
Kaypakkaya yoldaş, ülkemizde silahlı mücadele biçiminin esas olmasını ülkenin sosyo-ekonomik yapısının bir zorunluluğu olarak ortaya koymuştur. Bu aynı zamanda silahlı mücadelenin başından sonuna kadar onu yaratan koşulların varlığını tarif eder.
Kaypakkaya yoldaş “ülkemizde silahlı mücadele koşulları vardır” tespitini esas olarak Şafak revizyonistleri ile yürüttüğü tartışmalardan yola çıkarak ortaya koymuştur. Silahlı mücadelenin başlatılması konusunda bir netlik içerisinde olan Kaypakkaya yoldaş; Şafak revizyonistlerinin ülkemizde silahlı mücadelenin başlatılması için ortaya koyduğu ve silahlı mücadelenin başlatılması için öne sürüdükleri, “Ülke çapında örgütlenmiş bir Parti, oldukça güçlü bir kızıl ordu, rejim içerisindeki klik savaşları, güçlü bir kitle temeli” şartlarının yarı-feodal, yarı-sömürge ülkelerde Kızıl Siyasi Üslerin kurulması için gerekli olan şartlar olduğunu ortaya koyarak, ülkemizde silahlı mücadelenin başlatılması gerektiğine sebep olan koşulları ortaya koymuştur.
Silahlı mücadelenin başından itibaren esas mücadele biçimi olmasını zorunlu kılan esas faktörler; ülkemizde süreğen olan faşizm ve bu faşizmin esas dayanağı olan feodal sınıfların varlığıdır.
Aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen ülkemizde demokrasi mücadelesinin dahi zor, baskı ve şiddetle bastırılmasının en temel olgusu faşizmin bu süreğen halidir. Dönem dönem demokrasi kırıntıları halka sunulsa da bu kırıntılar koşulların uygun olduğu en kısa zamanda daha fazla baskı ve şiddetle geri alınmaktadır. Bu durum egemen sınıfların ekonomik-siyasal ve askeri gücünün zayıflığı sonucu sürekli olarak, en küçük hak taleplerinden, sosyal ve ulusal kurtuluş taleplerine kadar her alanda karşı devrimci saldırılarına neden olmaktadır. Bu saldırılara karşı halk saflarından bir karşı şiddetin örgütlenmesi, bu saldırıların püskürtülmesi anlamında bir zorunluktur.
Diğer yandan henüz tam olarak tasfiye edilememiş bir sınıf olarak feodalizmin varlığı, aynı zamanda ülkemizin gelişiminin de dengesiz olmasına neden olmaktadır. Bu durum sadece ekonomik olarak değil, siyasi, askeri, kültürel gelişiminin toplamını ifade eder.
Ülkemiz gibi yarı-sömürge, yarı-feodal ülkelerde egemenler açısından bu durum belli bölgelerde (kırsal bölgelerde) bir zayıflığı tarif etmektedir. Emperyalizmin bu tür ülkelerde feodalizmi tasfiye etmemesinin en büyük dayanağı ülkenin burjuvazisinin gelişiminin önüne geçmesidir. Bu nedenle feodal sınıfların tasfiyesi de devrimin görevleri arasındadır. Bu öncelikli olarak demokratik devrim görevinin yerine getirilmesi ile mümkündür. Demokratik devrimin savaş stratejisi ise kırlardan şehirlere bir seyir izleyen Halk Savaşı Stratejisi’dir. Bunun için devrimin başından sonuna kadar silahlı mücadele yürütülmek zorundadır.
Bir yandan bahsi edilen faşizmin sürekliliği ve buna karşı mücadelenin zor yoluyla bir karşı koyuşu dayatması; diğer yandan iktidarın parça parça alınarak feodalizmin tasfiyesi ve adım adım burjuva feodal sistemin yıkılmasıyla, yerine halk iktidarının kurulmasının zorunluluğu; silahların başından sonuna kadar devrede olmasını koşullar. Silahlar bu devrim stratejisi boyunca bir yandan yıkmak, diğer yandan inşa etmek görevini yüklenir.
Temel mesele devrimin yolu ve çizgisidir. İktidarın parça parça alınması ve yerine yeni iktidarların (Kızıl Siyasi İktidarların) kurularak devrimin gerçekleştirilmesi zorunluluğu, faşizmin sürekliliğiyle birleşince ülkemizde silahlı mücadelenin koşullarının var olduğu ve bu olmadan da devrimin gelişim seyri gösteremeyeceği açıktır. Bununla birlikte bizim gibi ülkelerde Komünist Partisi de Halk Ordusu da bu mücadele içerisinde gelişip güçlenecektir.