HABER MERKEZİ- “Alnında Kılıç Yarası/Armenak” belgeselinin İstanbul ve Ankara’da yasaklanmasına dair tepkiler büyümeye devam ediyor. Sanatçı, yazar, yönetmenler ve akademisyenler belgeseli sahiplenme çağrısında bulunurken, belgeselin gösterimleri Avrupa ve Türkiye’de devam ediyor. İbrahim Dino da belgeseli sahiplenme çağrısı yaparken, Dino’nun çağrısı şu şekilde;
“Tarih yazılır, içinde sultanlar, prensler, ulemanın ileri gelenleri, yenilmez komutanlar, toplumun seçkin ayrıcalıkları vardır. Sarayın kapıları açılır, arsız bir şatafat, sofradan taşan çılgın bir bolluk, eşsiz servetler, ‘yüce’ egemenlerin göz kamaştıran ihtişamlı hayatları, sorgulanamaz, korkusalan ışıklı iktidarları, muzaffer ordularının soğuk çelikten hasıl keskin kılıçlarının yüreklere korku salan kanlı şakırtıları, karanlık ve yoksul sokaklara çarpar.
Halk ürker, zayıf ürker. Yoksul ürker. Yalnız olan ürker. Yetmez, daha da ürksünler diye tüm mabetleri, tüm sarayları, kaleleri, burçları daha da görkemli hale getirilir. Öyle ki, kim bakarsa kendini küçücük ve zayıf, muktedirleri yenilmez bir dev gibi görebilsin. Görebilsin ki biat etsin. İtaatte kusur, kullukta hata etmesin. Kanunlar yazılır onlar için. Dinler onların emrine verilir. İlim, irfan sahipleri onların emrine verilir. Yargıçlar, kadılar, engizisyonlar, zindanlar, gardiyanlar, yasaklar onların emrine verilir. Tarih onların emrine verilir. Yüce Bizans’ı, Çin Seddini, İskenderiye fenerini, Hisarcık Kalesini, eşsiz piramitleri, muhteşem kral mezarlarını, Notr Dam Kilisesini, Topkapı Sarayı’nı, Ayasofya’yı anlatırlar. Ama o eserleri yaratan köle emeğinden ve kanından hiç söz etmezler. Söz edilmesini hiç istemezler.
İsteyenleri sevmezler.Köleliğin ve kölelerin hukuğu bile yoktur. Hukuk, egemenin verdiği kadar, bahşettiği kadardır. Özgürlük, onların uygun gördüğü kadardır.Bruno bu yüzden engizisyon ateşinde yakılır. Şeyh Bedreddin, Pir Sultan Abdal, SeyitRıza bu yüzden dara çekilir. Nesimi buna sebeptir ki derisi yüzülür. Spartaküs ol nedenledir ki dağa çekilir.Hayatın diyalektiği işlemeye başlar.
Muktedirler varsa, ezilenler de vardır. Sultan varsa, halk da vardır. Efendiler varsa, köleler de vardır. Enverler varsa Armenak’lar da vardır. Zulum, eşitsizlik, saltanat varsa, isyan da vardır. Roma’nın Konsül’ü varsa, kölelerin de Spartaküs’ü vardır. Patronun-ağanın zulmü varsa, halkın da İnce Memed’leri, Kaypakkaya’ları vardır. Kötü varsa, iyi de vardır. Adaletsizlik varsa, isyan da vardır.Gericilik varsa, ilericiler de vardır. Allahın sopası yoksa, Halkın da kılıcı vardır. Bizans’ın surları varsa, Alamut’un da kalesi vardır. Saray bölünür, müze olur. Ağa ölür, maraba özgür olur. Patron ölür, işçi özgür olur.
Zulmün ekonomisinden, zulmün ırkına, cinsiyetine, egemenin dinine kadar, hepsi, gün gelir tarih olur. Bir bölünür, iki olur. Tüm saltanatlar zaman olur, harap olur. Halk gelir, muktedirler zail olur. Armenak bir destandır. Dağa, taşa, toprağa, çocuğa, yaşlıya, kadına, erkeğe, soyluya, soysuza, öksüze, yetime, yoksula, garibana, ekmeksize, işçiye, köylüye, Ermeni’ye, Kürt’e, Türk’e, Rum’a, yüreğe ve bilince değen bir gizli tılsımdır. Bir bilinçtir. Bir felsefedir. Bir aydınlanma, bir özgürleşmedir. Muktedir olmayanların sesi, bu toprakların Spartaküs’üdür. Zihinde Marksizm, elde kılıçtır.
Armenak, Alında Kılıç Yarası, Halklarımızın Yüreğinde Sonsuz Bir İnanç, Zihinlerinde Kaypakkayadır. Armenak, Ermeni İşçi Sınıfının Bir Sıra Neferi, Ermeni Halkının Bıçak Yarasında Kanayan Bir Kıvılcım, Anadolu Ve Mezopotamya’nın Kadim Tarihinin Eşsiz Bir Parçasıdır.
Armenak Yasaklanamaz, Gizlenemez.
Armenak, Alnımızdaki Kılıç Yarasıdır! Faşizm kendi yoluna, Tarih Henüz Aslanlar Tarafından Yazılmadı. Sadece kınamıyoruz, Faşizmden hesap soruyoruz; Armenak bir isim değil, bir felsefedir. Hiç bir güç onu yasaklarla durduramaz! Hesap sor! Armenak Kardeşliğimizdir.
İbrahim Dino”