HABER MERKEZİ – Hrant Dink davasında dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Görevlileri Veysal Şahin ile Volkan Şahin hakkında tutuklama kararı çıkarıldı. Duruşmada savunma yapan dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ise hiçbir ihmalinin olmadığını iddia etti.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de Şişli’deki gazetesinin önünde öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 117’nci duruşması İstanbul 14’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.
Duruşmaya, başka suçtan tutuklu bulunan bazı sanıklar Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile (SEGBİS) ile katılırken, eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın da aralarında bulunduğu 6 tutuksuz sanık ve avukatları salonda hazır bulundu.
Dink ailesi avukatlarının da katıldığı duruşmayı CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da takip etti.
CERRAH: ÜZERİME DÜŞENİ YAPTIM
Cinayet işlendiğinde İstanbul Emniyet Müdürü görevinde olan Celalettin Cerrah esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yaptı.
“Görevi kötüye kullanmak” suçundan cezalandırılması talep edilen Cerrah, üzerine düşeni yaptığını savundu, sorumluluğu Trabzon Valiliği’ne attı.
Trabzon’dan gönderilen ‘ses getirecek eylem yapılacağı’ yönündeki istihbari belgeyi imha ettiği iddia edilen Cerrah, beraatını isteyerek şunları söyledi:
Trabzon Valisi’nin konuyu İstanbul Valisi’ne bildirmesi gerekirdi, hatta bu tür konularda İçişleri Bakanlığı’nın bilgilendirilmesi gerekir. Bunlar yapılsaydı ben üzerime düşeni yapardım. Diğer konularda üzerime düşenler zaten yapılmıştır. Devletime ve milletime 47 yıl hizmet ettim, 47 yılda herhangi bir sabıka kaydım bile yoktur, bunun böyle kalmasını isterim.
‘BELGELER ULAŞTIRILSAYDI KORUNURDU’
Cerrah’ın avukatı Mehmet Köksal da müvekkilinin görevini yerine getirdiğini savunarak şöyle dedi:
Cinayet hazırlığına ilişkin F4 istihbarat belgesinin müvekkilimden saklandığı da bir gerçektir. Müvekkilin kendi kendine Dink için şahsi koruma kararı vermesi imkan dahilinde değildir. Bu sebeple görevi ihmal suçu oluşmamıştır. Hrant Dink ile ilgili bilgi ve belgeler müvekkilime ulaştırılmış olsaydı, koruma için ilgili kurulları harekete geçirir ve alınacak kararı uygulardı.
ANKESÖRLÜ TELEFON İDDİASI
Duruşmada İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Mustafa Küçük’ün eşi Özlem Küçük, ankesörlü telefon aramalarına ilişkin tanık sıfatı ile dinlendi.
Özlem Küçük, savunmasında “Eşim İstanbul’a geldikten sonra iki hat aldı birinin sonu 19, diğerinin sonu 20’ydi. Sonu 20 olanı 10 yıldan fazladır ben kullanıyorum. Öğretmenim, numarayı benim kullandığım bellidir. Bir gün sabah telefonum çaldı, eşimin kız kardeşiydi, paralı telefondan aradığını söyledi. Ankara’ya gitmiş ve telefonunu kardeşimin arabasında düşürmüş, paralı telefondan kendi telefonuna ulaşamayınca beni aradı, kardeşimin numarasını istedi. Ankesörlü arama denilen bundan ibaret” dedi.
‘ÖNCE BALYOZ’A ŞİMDİ FETÖ’YE DAHİL EDİLDİM’
İstihbaratçı Mustafa Küçük ise 2007’de aktif görevden pasif göreve alındığını, bunun tesadüf olmadığını savundu ve ekledi: “Bu FETÖ’cüler tarafından yapılan bir şeydir. Ben o zamanki adı ‘cemaat’ olan FETÖ’cülere karşı çalıştığım için bunun olduğunu biliyordum. Hakkımda Balyoz davasında soruşturma açıldı. Ardından FETÖ davasına dahil edildim. Bunlardan bıktığım için emekli oldum. Bana kumpas kuruldu.”
ALİ ÖZ’E KAÇMA SUÇLAMASI
Dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Ali Öz savunmasından önce mahkeme başkanı bir önceki duruşmada İstanbul Emniyeti’nden gelen yazıyı hatırlatarak Öz’ün kaçma girişiminde bulunmak için Gürcistan ile bazı temasları olduğunu belirtti.
Öz ise herhangi bir kaçma girişimi olmadığını savunarak, “Asla bir temasım olmadı. Kaçma girişimim olmamıştır, HTS kayıtlarına bakılabilir” dedi.
DİNK’İN ADINI İLK KEZ CİNAYETTEN SONRA DUYMUŞ
Yargılama sırasında Hrant Dink’in öldürüleceği bilgisine rağmen herhangi bir adım atmadığı ortaya çıkan Ali Öz, Hrant Dink adını cinayetten önce hiç duymadığını iddia etti.
Öz, “Kim olduğunu öldürülmesinden sonra öğrendim. Emrimde çalışan personel Hrant Dink’in öldürüleceği bilgisini alıyor, sabah toplantıda şifai olarak söylüyor. Bunu kayıt altına almıyor. Emrimde görev yapan personelin suçlamalarını kabul etmiyorum. Yapmakla yükümlü oldukları belli olan eğitim görmüş kişilerin ‘ben söyledim’ diyerek sorumlulukları ortadan kalkmaz. İstihbarat personelleri görevlerini tam olarak yapsalardı bu olmazdı. Her zaman yaptıkları gibi hazırlayıp getirselerdi imzalar gereğini yapardım” diyerek emrinde çalışan personeli suçladı.
İKİ İSTİHBARATÇIYA TUTUKLAMA
Diğer sanıkların savunmalarının ardından mahkeme duruşmaya ara verdi.
Aranın ardından mahkeme heyeti, kaçma şüphesiyle haklarında geçen duruşma ev hapsi kararı verilen dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Ali Öz ile dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Görevlisi Ecevit Emir hakkındaki ev hapsi ile dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Görevlisi Emre Cingöz hakkındaki İstanbul’u terk etmeme şeklindeki adli tedbiri kaldırdı.
Mahkeme heyeti, dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Görevlileri Veysal Şahin ile Volkan Şahin’in, cinayetten önceden haberdar olduklarının dosyadaki delillerle sabit olduğunu belirterek iki ismin tutuklanmasına ve haklarında yakalama kararı çıkarılmasına karar vererek duruşmayı 8 Ocak’a erteledi.