[responsivevoice_button voice=”Turkish Male” buttontext=”Makaleyi dinle “]
Egemenlerin kitleleri aldatmak için sıklıkla başvurdukları demagojilere bir kez daha tanıklık ediyoruz. Bu sahtekâr söylemler özellikle de egemenlerin köşeye sıkıştıkları, kitleleri yönetmekte zorlandıkları dönemlerde karşımıza çıkmakta, kitlelerin önüne umut diye serpiştirilmektedir. Bu sahte ve yalan söylemler egemenlerin iktidarları var oldukça sürecektir; çünkü kendi egemenlikleri kitlelere sahte umutlar vaat etmek üzerine kuruludur.
Ayakları yere basmayan bu düzmece söylemlerden biri de doğal gaz keşfi meselesidir. Özellikle seçim dönemlerinde tekrar tekrar gündeme gelen gaz nedense 2004 yılından itibaren halen çıkarılamamıştır. Her yıl belirli dönemlerde ısıtılıp önümüze sunulan gaz meselesi incelemeye değerdir.
2004’TEN BERİ AYNI YALAN
AKP iktidar olduğu dönem boyunca gaz keşiflerini manipülasyon olarak kullanmıştır. Her sene ortaya atılan gaz keşifleri halka kabaran faturalar olarak dönmüştür. Bu kadar fazla gazın keşfedildiği bir ülkede doğal gaz faturalarının son derecede yüksek olması da enteresan bir durumdur. Doğal gaz keşif söyleminin neye tekabül ettiğini incelemeden önce AKP’nin geçmişten bugüne keşfettiği doğal gaza kısaca bir bakalım.
Eylül 2004’te Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Genel Müdürü Osman Saim Dinç, Akçakoca açıklarındaki sondaj sonucunda Karadeniz’in ilk ekonomik ve ticari doğal gaz keşfini “Yıl sonuna kadar doğal gaz karaya çıkartılacak” sözleriyle duyurmuştu. Akçakoca en çok keşif haberlerinin geçtiği yer. Bir bakıma gaz bulundurduğu doğru. Ama bu gaz kim için çıkarılıyor ve kime hizmet ediyor? Keşiflerin tarihlerine kısa bir göz attıktan sonra bu konuyu irdeleyeceğiz.
30 Mart 2014 yerel seçimlerinden tam bir buçuk ay önce Diyarbakır’da kaya gazı bulunduğu açıklandı. Yani 7 Şubat 2014’te Diyarbakır’da Türkiye’nin 40 yıl ihtiyacını karşılayacak kaya gazı bulunduğu iddia edildi. 7 Haziran 2015 seçimi öncesinde, 9 Ocak 2015’te ise Trakya’da faaliyet gösteren Kanada menşeli Marsa Enerji firmasınca, Poyraz sahasında yeni doğal gaz rezervi bulunduğu açıklandı. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden hemen önce 8 Şubat 2019’da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Trakya’da doğal gaz bulundu. Pazartesi günü yerinde ekipleri, sahayı incelemeye gideceğiz.” dedi. Her yıla bir örnek vermemiz gerekecekse daha sayfalarca yazı yazmamız gerekebilir. Çünkü 2003’ten beri en az 30 kez petrol veya doğal gaz keşfedildiğine dair bilgilerin kamuoyuyla paylaşıldığı bir gazeteci tarafından derlenmişti. Bulunan keşifler sadece doğal gazla da sınırlı kalmıyor. Kömür, petrol gibi enerji kaynaklarının neredeyse tamamı seçim öncesine denk gelen zamanlarda keşfediliyor.
EMPERYALİZME GAZ UŞAKLIĞI
Yukarıda Akçakoca’da doğal gaz bulunduğundan bahsettik. Akçakoca’daki gazın nasıl çıkarıldığını incelersek aslında iktidarın gaz keşiflerinin neye hizmet ettiğini, TC’nin buradaki uşaklık rolünü ve emperyalizme bağımlı yapısını anlayabiliriz.
Akçakoca’da İlk keşif 2004’te yapıldı. 2007’de yabancı şirketlerle anlaşma imzalandı. Hisselerin yüzde 51’i Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO), kalanı Kanadalı Foinavon Energy ile Tiway Turkey’in oldu. Yabancıların hisseleri 2017 yılında, Bermuda’da kurulmuş Park Place Energy’ye satıldı. Böylece hisselerin yüzde 49’u tek elde toplandı. İki yıl sonra, Nisan 2019’da da isim değişti ve Trillion Energy’ye dönüştü. Türkiye, Mısır, Bulgaristan ve Çad gibi ülkeler dışında yatırımı bulunmayan şirketin Türkiye’ye yatırım yapması düşündürücü. Verilen gaz vaatlerinde TC kendi arama çalışmalarına yönelse de en sonunda yapacağı iş yabancı şirketlerle anlaşmak oluyor. Bağımlı yapı burada da kendini gösteriyor.
Başka bir örnek verecek olursak Karadeniz’de bulunduğu iddia edilen 540 milyar metreküp gaz, İngiliz şirket Subsea 7 ve Fransız şirket Sclumberg’in iş birliğiyle çıkarılacak ki bunun 2027 yılında olması bekleniyor. Enerjide fiyatların sabit kalmadığını düşünürsek o vakte kadar gazdan yapılan kâr hesaplamalarının neye dönüşeceği meçhul. Aynı doğal gaz için TC’nin ABD’li şirketlere gaz hakkında bilgi gönderdiği de ortaya çıkmıştı. Görünen o ki hangi emperyalist devlete talan edileceğini seçemeyen TC sırayı ABD’ye de vermek istemiş. Bu alanda ayrıca doğal gazın “ulusal imkânlarla” çıkarılacağı söylentisi yapılmıştı. Anlaşılan rant ve sömürünün hangi ülkeden geleceğini seçmek TC için zor olmuş olsa gerek. Bahse geçen ABD’li şirketler dünyanın en zengin şirketleri arasında. Bu şirketlerin nerelere hizmet ettiğine bir bakalım. Chevron adlı şirkette eski ABD Başkanı George Bush hisselere sahip. Daha sonra Trump’ın seçim kampanyasına 500 bin dolar ayıran Chevron, Venezuela ve Irak gibi ülkelerde talanlara imza atıyor. Diğer yarı sömürge ülkelerden kendisine pay biçen bu şirketin TC ile iş birliği için görüşmesi kendisine yeni talan alanı açmak istemesi ile yakından alakalı. Gelelim diğer şirket Exxon’a. Exxon, John D. Rockefeller’in Standard Oil Company şirketinin kökeninden geliyor. Exxon Mobil rezervlerinin 2007 yılı sonunda 72 milyar varil petrol olduğu hesaplanmış. 21 ülkedeki 37 petrol rafinerisi ve günlük 6,3 milyon varil ham petrol işleme kapasitesi ile Exxon Mobil dünyanın en büyük rafinerisi. Şirketlerden şu ana kadar resmî bir açıklama yapılmadı. Enerji Bakanı da ilgili sorulara yanıt vermedi. Türkiye’den çıkacak gaz miktarı arttıkça emperyalist şirketlerin de iştahları kabarmaya devam edeceği görünmektedir.
1 TRİLYON DOLARLIK GAZ
Erdoğan, 2022’nin son kabine toplantısının ardından Karadeniz’de yeni bir doğal gaz rezervinin bulunduğunu açıklamıştı. Erdoğan ayrıca Türkiye’nin bugüne kadar Karadeniz’de keşfettiği gaz rezervlerinin “dünyanın en yetkin rezerv değerlendirme şirketine” inceletildiğini ve rezerv miktarının 540 milyar metreküpten 710 milyar metreküpe çıktığını, bu gazın da 1 trilyon dolara denk geldiğini söylemişti. Dünyanın en yetkin rezerv değerlendirme şirketi derken en fazla kâr ortaklığı yapabileceği şirketi anlamak yerinde olacaktır.
Gelelim bu gazın çıkmazlarına: TPAO’nun resmî açıklamasında sadece şirketin (DeMac) 1 trilyon metreküp “yerinde rezerv” tespit ettiği belirtiliyor. Devletin açıklamasında şirketin yerinde ve üretilebilir rezerv miktarını açıkladığı söyleniyor ancak devletin açıkladığı rakam sadece yerinde rezerv miktarı. Yani oradan çıkarılabilecek gaz miktarına dair bir veriden bahsedilmiyor. Bu da gaz keşfi seçim öncesi yatırım mı sorusunu akıllara getiriyor.
Çaycuma’da en son bulunan 58 milyar metreküp gaz ve diğer Amasya, Sakarya rezervlerine açılacak olan diğer hattın yeterli olup olmayacağı, gaz çıkarmada kullanılan glikol hattının tüm rezervlere yetip yetmeyeceği, açılacak kuyuların nerede açılacağına dair bilgilerden bahsedilmiyor. Devlet bu bilgileri kamuoyu ile paylaşmadan sadece 2023’ün mart ayında gaz hazır olacak diyor. Ancak bu gazın çıkarılma sürecine dair herhangi bir bilgi yok.
Doğal gaz çıkarılmasının halka yeni bir imkân olarak sunulmasının bir gerçekçiliği bulunmuyor. Büyük yatırımlar gereken gaz çıkarma sürecinde TC’nin halk kitlelerine vaat ettiği keşifler emperyalist şirketler ve onların yerli iş birlikçileri adına yararlı olacaktır. Keşifler, halka artan fatura olarak dönmeye devam edecektir. Gaz keşifleri TC’nin emperyalist şirketleri ülkeye davet etme şeklidir. Bunun talan ve sömürü politikalarının bir ürünü olduğunu, halk kitlelerinin yalan vaatlere karşı bilinçli olması gerektiğini tüm gerçekçiliğiyle anlatmalıyız.