HABER MERKEZİ- Faşist diktatörlüğün “adalet sistemi” ve “infaz kanunu” devrimci-demokratik ilerici tutsaklar üzerinde şiddet ve sessiz ölüm aracı olarak işlev görmeye devam ediyor. Hapishanelerdeki hasta tutsaklar Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “Cezaevinde kalamaz” raporlarına rağmen serbest bırakılmazken, tutsakların dayatılan ‘ölüm evlerinden’ yaşamını yitirdiği haberi gelmeye devam ediyor.
Hasta tutsak Mehmet Hanefi geçtiğimiz 30 Ocak tarihinde tutulduğu Bolu F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde katledilirken, 2 Şubat’ta ise ağır hasta tutsak Turgay Deniz tutulduğu Metris Hapishanesi’nde fenalaşması üzerine kaldırıldığı Yedikule Göğüs ve Hastalıkları Hastanesi’nde yaşamını yitirdiği öğrenildi.
Öte yandan hapishanelerde infazı yakılan ve ağır koşullarda tutulan hasta tutsaklar için ailelerin “Adalet Nöbeti” Van’da 56’ncı, Amed’de ise 81’inci gününde devam ediyor. Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi’nin AYK önündeki eylemleri yasaklanıyor, gözaltı saldırıları gerçekleşiyor.
Ölüm dayatılan hasta tutsaklardan biri de yüzde 96 engeli bulunan İbrahim Yıldırım’a (67) da tutulduğu F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde ölüm dayatılıyor.
ANF’ye konuşan Aslı Yıldırım, eşi İbrahim’in Yıldırım’ın yaşamından endişe duyduğunu belirterek tahliye edilmesi gerektiğini ifade etti.
OĞLUNA İŞKENCE, ENGELLİ EŞİNE TUTUKLAMA
Devletin 90’lı yıllarda evlerine sürekli baskın yapıp oğlunu gözaltına aldığını ve işkence yaptığını söyleyen Yıldırım, “Evimize sürekli baskın yapılıp oğluma işkence yapıyorlardı. Vücudu sürekli morluklar içindeydi. Oğluma sürekli psikolojik baskı yaşattılar. Gözaltına alınıp kendisine sürekli ’kimleri gördün, nerde gördün’ diye sorarak ajanlık dayatılıyordu. Çözümü oğlumu yurtdışına göndermekte bulduk. Çocuklarım bir daha bunu yaşamasın diye çok zor şartlarda gönderdim. Yalnız kaldım bu çatı altında. Bunları yaşamasaydım asla göndermezdim. Bitti sandım; bir daha ev baskını yaşamayız sandım, bu sefer de hasta ve engelli eşim ile aynı şeyleri yaşamaya başladık. Cenazelere katılıyormuş. Dersim’de herkes akraba ve tanıdık. Nasıl gitmeyelim cenazelerine? Bugünün yarını var, yarın nasıl bakarız onların yüzüne? Eşim yüzde 96 engelli olmasına rağmen tutukladılar” dedi.
‘YAŞAMINDAN ENDİŞE EDİYORUZ’
Eşi Yıldırım’ın 5 yıldır hastalığına ve engeline rağmen hapishanede tutulduğunu belirten Yıldırım, dayatılan hak ihlallerine ilişkin şunları dile getirdi:
“Yüzde 96 engelli olan eşim hiçbir ihtiyacını karşılamadığı için birlikte tutulduğu arkadaşları tarafından bakılıyor. Eşimin beyninde tümör var ve geçirdiği ameliyatlar sonucu ise bir gözünü kaybetti, diğer gözünde de görme kaybı yaşıyor.
Devlet hastanesinden aldığı raporda yüzde 96 engelli olduğunu belirtmesine rağmen bizden üniversite hastanesinden tekrar rapor almamız istendi. Defalarca hastaneye götürmemize rağmen cezaevinde kalabilir raporu verdiler. Devlet hastaneleri de kendi hastaneleri buna rağmen kabul etmediler.”
‘AKLIMIZ CEZAEVİNDE’
Aslı Yıldırım, Covid 19’dan dolayı hastaneye götürüp getirdikten sonra karantina uyguluyorlar, kimse yanında kalamıyor. Aklımız hep cezaevinde. ‘Yaşıyor mu? Görmediği için bir yere çarptı mı düştü mü?’ diye düşünüyoruz sürekli. Günlerimiz hep sorularla geçiyor. Yaşamından endişe duyuyoruz. Eşim hasta ve cezası 1 yılın altına düşmesine rağmen hala tutuklu. Tutukluların yasal hakkı olmasına rağmen cezası bitene kadar tutuklu kalıyorlar. Bu uygulama sadece siyasi tutsaklara yapılıyor. Tacizcisi, hırsızı, hep dışarda.”
‘ÖLÜM HABERİ GELMESİN’
Yıldırım son olarak hapishanelerde ölüm dayatılan tutsakları hatırlatarak, “Korkuyoruz. Bu haksızlığa ve hukuksuzluğa son verilsin istiyoruz. Eşim cezaevinde yaşayamaz. Ölüm haberi gelsin istemiyoruz” diyerek eşi Yıldırım’ın tahliye edilmesi gerektiğini vurguladı.