HABER MERKEZİ- Tahliyesine 5 ay kala hapishanede yaşamını yitiren 30 yıllık tutsak Mehmet Hanefi Bilgin’in ölümüne ilişkin açılan soruşturmada, avukatın talepleri yerine getirilmeden takipsizlik kararı verildi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Mehmet Aslan’ın haberine göre tahliyesine 5 ay kala katledilen 30 yıllık tutuklu Mehmet Hanefi Bilgin’in ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Bolu F Tipi Hapishanesinde tutulan Bilgin, rahatsızlanması üzerine 30 Ocak’ta kaldırıldığı Bolu Abant Baysal Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Bilgin’in ölüm nedeninin belirlenmesi için Ankara Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderildi. Otopsi işlemlerinin ardından Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından re’sen soruşturma başlatıldı. Bilgin ailesinin avukatı Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Emrah Baran da ölümün “şüpheli ölüm” bağlamında ele alınarak, soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulundu.
ÖLÜMDEN SONRA İHD’YE BAŞVURU
Baran, Bilgin ile aynı odada bulunan Ahmet Abdi İbrahim ve Cabbar Palabıyık’ın ölüm olayından 3 gün sonra İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) başvuruda bulunduğunu, ölümden önce salgın nedeniyle hapishanede vakalarda artış yaşandığını ve kendilerinde de bu süreçte kimi rahatsızlıklarının meydana geldiği bilgisini paylaştığını aktardı. Hapishanede gerekli önlemlerin alınmadığını belirten Baran, tutsakların rahatsızlıklarına rağmen revire götürülmediği söyledi. Baran, yaşanan bu ihlallerin soruşturma kapsamında hapishaneye sorulmasını talep etti.
BİRÇOK TALEPTE BULUNDU
Bilgin’in salgına bağlı olarak kalp hastalığı nedeniyle yaşamını yitirmiş olma ihtimalinin güçlü olduğu ve bu bağlamda Bilgin ile aynı odada kalan tutsakların koronavirüs salgınına dair İHD’ye gönderdikleri başvuru bağlamında ifadelerinin alınması ve revire çıkma talebinde bulunup bulunmadığının sorulmasını istedi. Baran, ayrıca hapishaneye müzakere yazılarak, ölümün gerçekleştiği tarihten bir ay önce ve bir ay sonraki tarihleri kapsayacak şekilde salgına yakalanan tutuklu, hükümlü ve cezaevi infaz kurumu personelinin bulunup bulunmadığının sorulmasını da talep etti. Baran, Bilgin’in yaşamını yitirdiği hastaneye de müzakere yazılarak, salgın testinin yapılıp yapılmadığının sorulmasını istedi.
TALEPLER YERİNE GETİRİLMEDİ
Yürütülen soruşturma kapsamında Baran’ın talepleri yerine getirilmedi. Bilgin’in rahatsızlandığı gün koğuşa giden gardiyanlar Kadir Göder, Emin Hangişi ve Ömer Öz’ün tanık sıfatıyla beyanlarına başvuruldu. Gardiyanlar, soruşturma kapsamında Bilgin’in rahatsızlandığı gece kaldığı A blok 12 numaralı odanın acil durum butonun çaldığı ve odaya gittiklerinde Bilgin’in tuvalet kısmının önünde kafasının altında yastık olduğu ve hareketsiz şekilde yattığı bilgisini verdi. Bilgin ile aynı odada bulunan Ahmet Abdi İbrahim ve Cabbar Palabıyık da tanık olarak dinlendi. Ancak İHD’ye gönderdikleri başvuruya dair beyanları ve avukat Baran’ın taleplerine dair beyanlar alınmadı. Baran’ın diğer taleplerine dair de bir müzakere yazılmazken, soruşturmada kamera kayıtlarına ve Bilgin’in 27 Ağustos 2006’dan beri tedavi olduğu hastane ve revir kayıtlarına yer verilerek, Bilgin’in tedavisinde herhangi bir aksaklık olmadığını, bu nedenle olağan dışı bir durumun gözlemlenmediği ileri sürüldü.
ATK: KESİN ÖLÜM SEBEBİNE ULAŞILMADI
Soruşturmada, Ankara ATK’nin 8 Haziran raporuna da yer verildi. Soruşturmada, Ankara ATK’nin Bilgin’in “kesin ölüm sebebine” ulaşılmadığı bilgisine yer verilmesi dikkat çekti. Bu nedenle raporun İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderildiği ve ATK’nin 29 Temmuz’da Bilgin’in ölümüne dair kalp damar hastalığını gösterdiği belirtildi. ATK’nin raporunun gerekçe gösterildiği soruşturmada, şüpheli bir ölümün olmadığı ileri sürülerek, 8 Eylül’de takipsizlik kararı verildi.