Abdurrahman Aziz Arslan, DHKP-C davasından Bandırma Hapishanesi’nde tutulan bir tutsak. 2019’da gitarının koğuşa alınmasını için hapishane idaresine başvurdu. Ancak idare, koğuşta bir bağlama olmasını gerekçe göstererek talebi reddetti.
Arslan bunun üzerine konuyu Eylül 2019’da Bandırma İnfaz Hâkimliğine götürdü. İdarenin uygulamasının hatalı olduğunu, mevzuat gereği her hükümlüye bir enstrüman verilebilecekken hapishanenin her koğuşa bir enstrüman verdiğini belirtti.
Hâkimliğin savunma istemesi üzerine idare, koğuşta bir bağlama bulunduğunu, mevzuat uyarınca bu durumun aynı koğuşa gitar verilmesine engel oluşturduğunu söyledi. Bu nedenle de talebinin reddedildiğini bildirdi.
Hakimlik, Kasım 2019’da Arslan’ı haklı buldu. Kararın gerekçesinde 2005 tarihli Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik’in 10. maddesini gösterdi. Bu hüküm uyarınca her kişiye bir enstrüman verilebileceğini belirtti.
Arslan karar sonrası hapishane idaresinden bir kez daha gitarının verilmesini talep etti. Ancak idare Ocak 2020’da talebi ikinci kez reddetti. Gerekçe olarak da Arslan’ın teslim edilmesini istediği gitarının kargo yoluyla gönderilmesi gösterdi. Bunun hapishanesin güvenliği açısından tehlike yaratabileceğini iddia etti. Arslan’a kantinden ücreti karşılığında yeni bir gitar temin etmesinin uygun olduğu söyledi.
Bunun üzerine Arslan Nisan 2020’de konuyu Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdı. Bu sırada da idarenin kararına karşı bir kez daha İnfaz Hâkimliğine gitti, şikâyet başvurusu yaptı. Hâkimlik ikinci kez Arslan’ı haklı buldu. “Ücret karşılığı ve sadece İnfaz Kurumu kantininden gitar temin edilmesine ilişkin uygulamanın hakkın kullanımını engelleyeceğine” hükmetti.
Hapishane idaresi de daha fazla direnemeyerek Temmuz 2020’de Arslan’a gitarını teslim etti.
AYM’den tazminat kararı çıktı
AYM dosyayı ancak Mayıs 2024’te gördü. Dosyayı değerlendiren AYM, söz konusu yönetmeliğin 10. maddesinde açıkça tanınan bir haktan başvurucunun yaklaşık bir yıl boyunca yararlanamadığı kaydetti.
Bir hukuk sisteminde, hukuk kuralları ve yargı kararlarının uygulanabilirliğinin devletin pozitif yükümlülüklerinin gereği olduğunu belirtti.
Devletin bu husustaki yükümlülüğünü sürecin başlangıcından itibaren gereği gibi yerine getirilemediğini ifade eden AYM neticede Arslan’ın hukuk sisteminin kendisine tanıdığı bir hakkı fiilen kullanamadığına işaret etti.
Sonuç olarak da Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan ‘maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının’ ihlal edildiğine karar verdi. Ayrıca Arslan’a net 3 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
(HABER MERKEZİ)