Bu yıl 20’ncisi düzenlenmek istenen Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nde Grup İsyan Ateşi ve Grup Yorum’un sahne almaları yasaklanırken stadyumun ve yurtların kullanımı da engellenmişti. Konser verme iradesi gösteren devrimci müzik gruplarının Dersim sınırları içine girişinin de yasaklanmasıyla müzik grupları il sınırında bekletilmiş ve Tunceli Valiliğine yoğun tepkiler gelişmişti. Konser vermesi yasaklanan Grup İsyan Ateşi ile röportaj yaparak özel olarak festival ve devam eden yasaklara dair konuştuk.
Yeni Demokrasi: 20. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nde Grup Yorum’un ve sizin sahne almanız yasaklandı. Ardından yasağı tanımayacağınızı ve sahneye çıkacağınızı belirttiniz. Devlet de bu irade karşısında başkaca yöntemlerle sizi engellemeye çalıştı. Bu süreçte yaşadıklarınızı anlatabilir misiniz?
Grup İsyan Ateşi: Aslında yalnızca Munzur Kültür ve Doğa Festivali açısından değil, daha önce de çeşitli yasaklamalarla karşılaştık. Bu yasaklamaları fiili bir direnişle aşmaya çalıştık ve kısmi bir başarı sağladığımızı söyleyebiliriz. Geçen sene Gülsuyu ve Sarıgazi festivallerindeydik, bu festivaller de devlet tarafından yasaklandı. Bu sadece bize dönük özel bir yasak değildi. Biz de fiili olarak bu yasakları aşarak etkinlikler gerçekleştirdik. 20. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nde ise Tunceli Valiliği tarafından bir yasaklama kararı açıklandı ve festivalde sahne almamız yasaklandı. Biz bu yasağı tanımayacağımızı ifade ettik ve Dersim’e doğru yola çıktık fakat Dersim sınırında şehre girişimizin de engellendiğini öğrendik. Jandarma tebliğ etti. Bu tebligat sonrasında ise bu tebligatı da tanımayacağımızı ve bulunduğumuz alan içinde direnişimizi sürdüreceğimizi, konser yapma iradesi göstereceğimizi belirttik. Trajikomik olan: ‘kamu güvenliği ve halkın huzurunun bozulacağı’ gerekçesiyle Dersim’e girişimiz yasaklanmıştı. Dersim’de halk bu yasaklamayı protesto ederken, kimlerin huzurunu kaçırdığımızı tescillemiş olduk. Bu tavrımıza karşılık da önümüze yüzlerce asker, jandarma dikilerek Dersim sınırları içine alınmadık. Devamında da Erzincan’dan da çıkarılmak istendik. Bununla da kalmayarak işkence yapma tehditlerinde bulundular. ‘Size işkence yapmayı da bu sınırların dışında tutmayı da bilirdik. Bu ülkenin dışında tutmayı da bilirdik. Şu suyun ötesine atardık.’ sözleriyle tehdit edildik. Bu işkence yöntemleriyle ve tehditleriyle on yıllardır devrimcilerin karşılaştığına tanık olduk. Biz de defalarca payımıza düşeni aldık. Haliyle devrimci bir müzik grubu olarak bunlarla karşılaşabileceğimizin farkındaydık/farkındayız. Bu aslında bir korkunun göstergesi: devrimci tutum, devrimci irade, devrimci sanatın karşısında net bir korkunun göstergesi. Biz bu korkuyu daha da büyüteceğiz.
YD: Bu yılki festivalin önemli vurgularından biri konser vermesi yasaklanan sanatçıların sanatını üretmelerinin alanlarını açmaktı. Hatta yasaklanan tüm müzisyen ve sanatçılara da festivalde sahne alma çağrısı yapılmıştı. Bu bağlamda festivalin içeriğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Grup İsyan Ateşi: Festivalin içeriği ek olarak yozlaşmaya ve Dersim’de doğa talanına karşı dur demeyi de kapsıyordu. Dersim Belediyesi ve tertip komitesinin bu içeriği belirlemesi yerinde ve önemliydi. Festivalin yasaklanan müzisyen ve sanatçılara sahip çıkması, Dersim’in doğasının talanına ve yozlaşmaya karşı gerçekleştiriliyor olması önemliydi. Fakat festivalin gerçekleştirilememiş olması bu içeriğin tam olarak karşılık bulamamasını beraberinde getirdi. Bundan sonraki senelerde de bu içerikte devam etmesi ve bu iradenin sürdürülmesi gerekiyor. Temel mesele festival, fiili bir yasaklamayla karşılaştığında da bu iradeyi sürdürmektir. Ne yazık ki ifade edilenler gerçekleştirilemedi. Önümüzdeki yıllarda bu durumdan ders çıkartılarak adımlar atılacağını umuyoruz.
YD: Tunceli Valiliği sizin yasağınızı kaldırmayınca festivalin tertip komitesi tavır alarak festivali iptal etti. İptal kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Grup İsyan Ateşi: Öncelikle bu yasaklama biz ve Grup Yorum üzerinden şekillenen bir yasaklama olarak karşımıza çıksa da bunu festivali düzenleyen tertip komitesinden Dersim halkına, doğasından kültürüne kadar yönelen bir saldırı olarak değerlendiriyoruz. Buna karşı da festivalin iptal edilmesi ya da kısmi şekilde gerçekleşmesi önemli bir tavır alındığını gösteriyor. Stadyumun ve festivale katılacak halka barınma alanlarının açılmamasıyla da festivale yönelik fiili bir yasak olduğu söyleyebiliriz. Zira bu iptalin, karşı koyuşun içeriğinin güçlendirilmesi gerekiyordu. İçerik farklı yöntem ve araçlarla güçlendirilebilirdi. Bir basın açıklamasıyla geçiştirilen, tertip komitesinin atıl kaldığı, ‘yasaklamalara’ karşı bir irade geliştiremediği bir gerçeklikle yüz yüze kaldık. Yani fiili yasaklamalara karşı konulan tavrın bir yanını olumlu bulurken zayıf kaldığını düşünüyoruz. Bize bir gün öncesinde festival tertip komitesi tarafından ifade edilen ve mevcutta ortaya çıkan sonuç arasında büyük bir tutarsızlık olduğunu söylemeliyiz. Bu zayıf ‘protesto’ anlayışı sonraki festivaller, eylemler ve etkinlikler açısından devletin elini güçlendirirken, muhalif güçleri daha da geri bir mevziiye itiyor ne yazık ki. Dolayısıyla bize dönük sahipleniş oldukça olumlu ve yerinde olsa da festival yasağına karşı ortaya çıkan sonuç çok yetersizdi.
YD: Yasaklamalara karşı dayanışma çağrısı nasıl karşılık buldu?
Grup İsyan Ateşi: Yaptığımız dayanışma çağrısı geniş bir kamuoyunda yankılandı ve ciddi bir sahipleniş oldu. Bu sahipleniş yalnızca bizim için değil son dönemde artan yasaklara karşı da bir sahipleniştir esasta. Yasaklama saldırıları devam ettikçe kamuoyunun bu saldırılara karşı koyacağının işaretlerini çoğalttı. Bu noktada gelişen dayanışmayı olumlu buluyoruz. Bu çağrıya kulak veren herkese de teşekkür ediyoruz. Bir de kendilerini muhalif, ilerici ve devrimci olarak değerlendirenlerin biz Mutu köprüsünde bekleyişimizi sürdürürken sahneye çıkmalarını nasıl değerlendirmek gerektiğini halkın takdirine bırakıyoruz. Özel olarak Pınar Aydınlar ve Grup Munzur’un sahneye çıkmayacaklarını açıklamaları ve tavır geliştirmeleri çok değerliydi. Sanatçıların keyfi yasaklar karşısında dayanışmayı büyütmesi, devam edeceği açık olan saldırılar karşısında diz çökmeyenlerin de olduğunun göstergesidir. Halkın umudunu, direncini büyüten de bu tutumlar olacaktır.
YD: Festivale dair yaptığınız açıklamada eğer ses çıkarılmazsa her kesimin bu yasaklara maruz kalacağını belirttiniz. Sanata yönelik saldırılara karşı nasıl tavır alınmalıdır?
Grup İsyan Ateşi: Biraz önce söylediğimiz gibi Grup Yorum ile başlayan, iktidar yanlısı olmayan müzisyenleri de hedefine alan ve özelde Kürt, Alevi, Ermeni ve Rum sanatçılara yönelen ve bizimle de büyüyen bir süreç yaşadık. Süreç karşısında da çeşitli tavırlar gelişti; ama bu tavırlar belli sınırlar içinde oldu. İmza kampanyaları ve kimi dayanışma etkinliklerinin ötesine gitmedi. Şu ana kadar var olan sanatçı örgütleri MESAM ve Muyorbir’in sanatçılara yönelik saldırılara karşı tavır alması gerekiyordu. Fakat bunlar da iradesizleştirilen alanlara dönüştürüldü. Yani şu anda yalnızca bu yasaklara maruz kalanların değil maruz kalacakların da yan yana gelerek daha geniş bir dayanışma ağı oluşturması gerekiyor. Bu ağın da çeşitli yöntemlerle bu yasakları aşabilmenin koşullarını yaratması gerekmektedir. Biz bir sahnemizi herhangi bir şekilde yasaklanan sanatçıyla paylaşmaktan imtina etmeyiz… Bu ve benzeri yöntemlerle bu yasaklar fiili bir şekilde aşılabilir. Tüm bu saldırılar karşısında ortaklaşacak sanatçılar birliğine ihtiyacımız var ve bunu yaratmanın koşulları olduğunu düşünüyoruz. Sizin aracılığınızla da bu ihtiyacı bir çağrıya dönüştürmüş olalım.
YD: Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Grup İsyan Ateşi: Türkiye’de uzun zamandır devam eden ekonomik siyasal bir kriz var. Bu kriz aslında dünya çapında bir kriz ve bizimki gibi ülkelerde yansıması çok sert bir biçimde oluyor. Egemenler bu buhran karşısında gelişebilecek her ilerici unsuru engellemeye çalışarak tepkinin önüne geçmek için uğraşıyor. Halkın sesini ifade edebilecek unsurların da sesini kısmaya çalıştıklarını görüyoruz. Bizden ziyade, sesi olmaya çalıştığımız, acılarını, yoksulluklarını, sevdalarını ifade etmeye çalıştığımız halkın sahnesi kapatılıyor. Halkın alanları sınırlandırılıyor. Bu sınırları, yasaklamaları aşmaya devam edeceğiz. Ezgilerimizi, marşlarımızı daha gür haykıracağız. Teşekkür ederiz.