HABER MERKEZİ- Gençlik Örgütleri İstanbul Üniversitesi önünde YÖK’ü protesto etti.
Gençlik örgütleri, 40. kuruluş yıldönümünde Yükseköğretim Kurulu’nu (YÖK) protesto etmek için İstanbul Üniversitesi Ana Kapı önünde bir araya geldi. Üniversitelilere destek vermek için Boğaziçili akademisyen Feyzi Erçin burada konuşma yaptı. Üniversite dayanışmaları da eylemde pankartlarıyla yer alırken yaptıkları açıklamada “Bizler, YÖK kapatılmadıkça, bu düzen değişmedikçe bu sorunların hiçbirine çözüm bulunmayacağını biliyor ve çözüm için sırtımızı bu düzene değil mücadelemize yaslıyoruz” dedi. Ardından gençlik örgütleri adına açıklama yapılarak eylem sona erdi
İstanbul’da 18 gençlik örgütü, 12 Eylül faşist darbesinin ürünü olan ve 6 Kasım 1981’de kurulan YÖK’ü, kuruluşunun 40. yılında protesto ediyor.
Beyazıt’ta bulunan İstanbul Üniversitesi’nin tarihi ana kapısı önünde bir araya gelen gençlik örgütleri, “Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için mücadeleye” yazılı pankart açtı.
Ana Kapı önünde toplanma sürerken, çevrede yoğun polis varlığı dikkat çekti. Konuşmalarla başlayan eylemde “Yaşasın öğrenci dayanışması” sloganı atıldı.
Boğaziçi Üniversitesi’ne Erdoğan tarafından atanan kayyum rektör Melih Bulu ile ders vermesi kısıtlanan akademisyen Feyzi Erçin, üniversitelilere destek verdi. Feyzi Erçin yaptığı konuşmada “Akademi üzerindeki baskıların hep bir darbe hukuku ile çözüldüğünü unutmamak gerekiyor” dedi.
Üniversiteliler “Berke’ye, Perit’e özgürlük” sloganı attı. Sonra eyleme katılan ve “Direnişi büyüteceğiz, üniversiteleri özgürleştireceğiz. YÖK’ü tarihin çöplüğüne göndereceğiz!” yazılı pankart açan üniversite dayanışmaları adına Ayşe Beliz İnce açıklama yaptı. İnce “Bizler, YÖK kapatılmadıkça, bu düzen değişmedikçe bu sorunların hiçbirine çözüm bulunmayacağını biliyor ve çözüm için sırtımızı bu düzene değil mücadelemize yaslıyoruz” dedi.
Ardından gençlik örgütleri açıklama yaptı. Açıklamada şunlar söylendi:
Bundan tam 40 yıl önce, 6 Kasım 1981’de YÖK kuruldu. Hepimiz bu isme aşinayız; kampüslerimizde, dersliklerimizde, üniversite giriş çıkışlarında, YÖK’le karşı karşıya kalıyoruz. YÖK bazen önümüze konulan müfredat, bazen bizi gözetleyen bir ÖGB, bazen cinsiyetçi bir akademisyen, bazen amfideki kamera, bazen bir turnike oluyor. Ne zaman üniversite içerisinde bir faaliyet yapacak olsak, karşımıza yönetmeliklerle, engellemelerle çıkıyor. 1980 darbesinin ardından devletin üniversitelerdeki devrimci mücadeleyi sindirmek, gençliği depolitize etmek için kurduğu YÖK; öğrencilere yönelik zorbalığın, şiddetin, işkencenin ve baskının sembolüdür. “Kalacak yerimiz yok” diyerek kampüsü terk etmeyen arkadaşlarımızı yerlerde sürükleyenler, üniversite içerisinde faşist çeteleri kollayanlar, CTS-CİTÖK gibi birimleri kapatarak erkek şiddetinin karşısında kadınların, LGBTİ+’ların kazanılmış haklarına saldıranlar; gökkuşağı rengine karşı nefreti örgütleyip topluluklarımızı kapatanlar; YÖK’ün temsiliyetiyle bu saldırıları gerçekleştirmektedir.
Açıklamanın sonunda şunlar söylendi:
Bizler tüm bu baskı politikaları ve saldırılar karşısında üniversitelerde okumaya, tartışmaya, eyleme ve örgütlenmeye devam ediyoruz. Gençlik, YÖK’ü de egemenleri de üniversiteden kapı dışarı edene kadar mücadelesine devam edecek. Çünkü biz bugün okumak için geldiğimiz şehirlerde yaşayacak yer bulamıyorsak, aldığımız burs-kredi yemekhane zammına yetmiyorsa sesimizi her zamankinden daha fazla yükselteceğiz. Yaşadığımız coğrafyada servetini katlayarak 6.4 milyar dolara yükseltenler varken çalışmak zorunda kalarak iş yerlerinde katledilen de yaşamına son veren de biz oluyorsak öfkemizi büyüteceğiz. Bize dayattıkları bu büyük geleceksizliğe karşı geleceğimizi ve özgürlüğümüzü kazanmak için devlet eliyle kurulan bu ablukayı dağıtacağız! YÖK, üniversitelileri teslim alamayacak!
Öğrenci hareketinin kampüslerden meydanlara büyüttüğü kararlı mücadele tarihinden günümüze, biz değil miyiz üniversiteler bizimdir diyerek sokaklarda binler olan? Biz değil miyiz kapatılan kulüplerimize, elimizden alınmaya çalışılan kampüslerimize sahip çıkarak aylardır her alanı üretimlerimizle, tüm renklerimizle dolduran? Kampüs kampüs dayanışmalar kurduk, haklarımız ve Öğrenci hareketinin kampüslerden meydanlara büyüttüğü kararlı mücadele tarihinden günümüze, biz değil miyiz üniversiteler bizimdir diyerek sokaklarda binler olan? Biz değil miyiz kapatılan kulüplerimize, elimizden alınmaya çalışılan kampüslerimize sahip çıkarak aylardır her alanı üretimlerimizle, tüm renklerimizle dolduran? Kampüs kampüs dayanışmalar kurduk, haklarımız ve özgürlüğümüz için direnişe geçtik. Geleceğimizden, özgürlüğümüzden, üniversitelerimizden vazgeçmeye niyetimiz yok! Tüm öğrencileri bir adım daha almaya geleceğimiz ve özgürlüğümüz için mücadeleyi büyütmeye, örgütlenmeye çağırıyoruz.