HABER MERKEZİ- Gentes Şirketler Grubu’nun Cezayir’deki otel projesinde çalışıp, alacakları 7 aydır ücretleri ödenmeyen inşaat işçileri, firmanın Bakırköy’deki merkez ofisinin önünde soğuk hava ve yağmura rağmen 11 gündür direnişte. İstanbul dışından gelip, kimisi akrabalarının yanında kimisi ise parklarda kalan işçiler, “Sokakta kalsak da maaşlarımızı almadan evimize dönmeyeceğiz” dedi.
Gentes Şirketler Grubu bünyesinde, Cezayir Turizm Bakanlığı’nın otel şantiyesinde 6 ay boyunca çalışan 53 işçi, işleri bittikten sonra ‘3 aylık maşalarınız Türkiye’de ödenecek’ denilerek geri gönderildi. Aradan geçen 7 ayda kalan alacakları ödenmeyen İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası (İYİ-SEN) üyesi işçiler, şirketin İstanbul Bakırköy’deki Dünya Ticaret Merkezi’nde (DTM) bulunan merkez ofisinin kapısını çaldı, ancak ücretlerini alamadı.
Ücretlerinin ödenmemesi üzerine DTM önünde direnişe geçen işçilerin çoğu İstanbul dışında yaşıyor. 11 gündür sürdürdükleri direnişleri boyunca bazıları akrabalarında bazıları ise parklarda yatıp kalkan işçiler, her sabah sarı baretleri ile firmanın önüne gelip mesai bitimine kadar nöbet tutuyor.
Her yarım saatte bir slogan atıp, baretlerini yere vurarak ses çıkaran işçiler, alacakları ödenene kadar eylemlerine devam etme kararlılığında.
‘AİLEMİN YARDIMLARI İLE GEÇİNİYORUM’
Götürüldükleri Cezayir’de ağır koşullarda çalıştırılmalarına rağmen maaşlarının ödenmediğini söyleyen işçilerden İsmail Ceyhan, “Ekmeğimizi kazanmak için Cezayir’e gittik. 6 ay boyunca ailemizden uzak kaldık. Hesaplarımıza küçük miktarlar yatırıp zamanımızı çaldılar. Kalan paralarımızın daha sonra Türkiye’de ödeneceği söylendi. 7 aydır Türkiye’deyim ama herhangi bir ödeme yapılmadı” dedi.
Bursa’da yaşadığını ve uzun zamandır ailesinin yardımları ile geçindiğini belirten Ceyhan, “Kendimizi psikolojik olarak iyi hissetmiyoruz, kandırıldığımızı hissediyoruz. Onun için yeni bir işe de giremiyoruz” diye belirtti.
‘ÜCRETLERİMİZİ ALMADAN GİTMEYECEĞİZ’
Alacakları için mahkemeye başvuran arkadaşları olduğunu ama firma yetkililerinin uzlaşma görüşmelerine gelmediğini aktaran Ceyhan, şunları belirtti: “Paralarının olmadığını söylüyorlar. İsteseler hemen paramızı verebilecek güçteler ama ödemek istemiyorlar. Yağmur da, kar da, tipi de olsa biz buradan ücretlerimizi almadan gitmeyeceğiz.”
Ekonomik şartlardan dolayı buraya gelemeyen arkadaşları olduğunu dile getiren Ceyhan, bazı arkadaşlarının ise eylemlerini sürdürmeleri için kendilerine ekonomik destek olmaya çalıştığını ifade etti.
‘SESİMİZİ DUYAN YOK’
Direnişteki işçilerden biri olan Arif Zengin de Van’dan gelmiş. Arkadaşlarından borç alarak İstanbul’a geldiğini, cebinde para olmadığını anlatan Zengin, “Sesimizi duyan, bizimle ilgilenen yok” diye serzenişte bulundu. Medyanın eylemlerine ilgisizliğinden yakınan Zengin, “Kedi bir ağaca çıksa haberciler gelir, ama burada insanlar sömürülüyor buraya gelmiyorlar. İlla kendimizi yakmamızı mı istiyorsunuz. Haber değeri taşıyacaksa yakalım. Onlar ellerinden ne geliyorsa yapsın biz de elimizden geldiği kadar direnmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
‘HAKKIMI ALMADAN BURADAN GİTMEM’^
Eyleme başladıkları günden bu yana bazen akrabaları ve arkadaşlarında bazen de inşaatlarda kaldığını ifade eden Zengin, “Arkadaşlarıma yük olmayayım diye yemeğimi dışarıda simit alarak yiyorum. Onların verdikleri paralar ile buraya gelebiliyorum. Akrabalara daha ne kadar gidebilirim… Sokakta kalsam bile hakkımı almadan buradan gitmem” ifadelerini kullandı.
Zengin, Türkiye’de Gentes gibi krizi bahane edip insanları sömüren çok şirket olduğunu belirterek, “Haftada bir uçağa binip gezmeye gidiyorlar. Altında Mercedes marka araba var. Rusya’da, Türkiye’de gayrimenkulleri var ama bize gelince para yok diyorlar. Onlar ne kadar güçlülerse biz onlardan daha da güçlüyüz. Tankımız yok ama yüreğimiz var. Paramızı zorla da olsa söke söke alacağız” dedi.
‘KİRAMI, FATURALARIMI ÖDEYEMİYORUM’
Kayseri’den geldiğini ve 8 bin 700 dolar alacağı olduğunu belirten Emrullah Kahraman ise, inşaat sektöründe yaşanan krizden kaynaklı aylardır işsiz olduğunu ifade etti. Bu yüzden ekonomik sorunlar yaşadığını dile getiren Kahraman, “Kiramı, faturalarımı ödeyemiyorum. 3 tane çocuk okutuyorum, masraflarını karşılayamıyorum. Herhangi bir gelirimiz olmadığı için kredi kartlarından yaptığımız harcamaları geri ödeyemiyoruz. Şirketin bize verdiği sözlere güvenerek bankalara taahhüt veriyoruz ama ödeyemiyoruz” diye belirtti.
‘ÇOCUKLARIMIZIN OTOBÜS PARASI YOK’
İstanbul’da kalacak yerlerinin olmadığını söyleyen Kahraman, “Bazen arabanın içinde, bazen de parklarda kalıyoruz. Paramız olmadığı için burada kalmamız sorun oluyor. Arkadaşım buraya gelirken arabasını ipotek ettirmiş, arabasını satmak zorunda kaldı. Hepimiz ailelerimiz ile sorun yaşıyoruz ama patronlar bunlara duyarsız kalıyor. Bize karşı üç maymunu oynuyorlar” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ni (CİMER), Sosyal Politikalar ve İç İşleri Bakanlıklarını aradığını ama yanıt alamadığını aktaran Kahraman, “Ben Türkiye’deki adalete, hukuka inanmıyorum, böyle bir adalet sistemi olamaz. Mahkeme en az 6 ay sonraya gün veriyor, 6 ay içerisinde ailelerimiz ne yiyecek. Patronların çocukları 200 bin dolarlık arabalara biniyor, bizim çocuklarımız otobüse binecek parası yok” diye konuştu.
Kaynak / Mezopotamya Ajansı