HABER MERKEZİ- Gazetecilerin özellikle sahada haber yaparken polisler tarafından engellenmesine, darp edilmesine bir yenisi daha eklendi. 9-8 Haber Editörü Gazeteci Fatoş Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin okul çıkışı yaşadıkları gözaltıları takip ederken polisler tarafından darbedildi. Erdoğan daha önce de Suruç anmasında polisler tarafından darbedilmiş, plastik mermilere maruz kalmıştı.
KALKANLARLA İTİLDİ, DARBEDİLDİ
5 Ekim’de Boğaziçi öğrencileri polis tarafından gündüz saatlerinde gözaltına alınmaya başlandı. Gözaltıların akşam da devam edebileceği haberini alan Gazeteci Fatoş Erdoğan, Üniversitenin Güney kampüsü önünde öğrencilerin çıkışını bekledi. Öğrenciler toplu çıkış yaptıkları sırada, gözaltı için bekleyen polisler tarafından öğrenciler çembere alındı. Yaşananları görüntülemek için orada bulunan Gazeteci Fatoş Erdoğan da kalkanlarla itildi ve fiziksel darplara maruz kaldı. Daha sonra öğrenciler otobüslere yakın yerlerde yere yatırılıp darbedilerek gözaltına alındı. Bu sırada çekim yapan Erdoğan’ın yanına gelen bir polis, kendisini itti ve yere fırlatmaya çalıştı. Fatoş Erdoğan polise hangi hakla bir gazeteciye bu şekilde davrandığını sorduğundaysa aldığı cevap “Biz gözaltı yaparken alanın içindeydin” oldu. Ancak Erdoğan görüntüleri çekerken alanın dışında idi. Fatoş Erdoğan’ın kolunda ve sırtında morluklar oluştu.
“ŞİDDET KABUL EDİLEMEZ MİYDİ?”
Boğaziçi’nde yaşadıklarından sonra Fahrettin Altun’un sözünü de tweetleyerek “Bu ülkede darbedilmeden gazetecilik yapmak için ne yapmalı Fahrettin Altun? Ne demiştiniz bir vakit “Görevi başındaki habercilere yönelik şiddet kabul edilemez” mi? Bugün Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin gözaltına alınmasını çekerken darbedildim. Bir suç duyurum da bekliyor…” diyen Fatoş Erdoğan alanda sürekli bunları yaşadıklarını belirterek “Tüm bunları yaşıyoruz ve sürekli teşhir etmeye çalışıyoruz. Bunu Twitter’da ya da sosyal medyada duyurmaya çalışıyoruz. Birçok gazetenin başına geliyor” dedi.
“HAKARETİN GÖRÜNMEMESİ İÇİN DARBEDİYORLAR”
1 Mayıs öncesi Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan genelge ile görevli polislerin ve sivillerin ses ve görüntü kayıtlarının sosyal medyada paylaşılmasının, “özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği” savunulmuş, ses ve görüntü almanın da görevi yapmayı engellediği iddia edilmişti. Gazeteci Erdoğan genelgenin altına sığınılarak darba maruz kaldıklarını anlatarak şöyle devam etti:
Bizi ayıramadıklarını söylüyorlar. Bir çoğumuz artık telefonla çekim yapıyoruz ancak kendimizi belirtmek adına boynumuza kartlarımızı asıyoruz. Bunlar belirgin olduğu halde gazetecilere yöneliyor. Kendi yaptıkları şiddetin, hakaretin görünmemesi adına – çünkü bayağı bir şiddet sarmalı var – bizi darbediyorlar. Çünkü bizim onu çekip teşhir etmemizden rahatsızlık duyuyorlar. Yapmaktan değil görünmekten rahatsızlar.”
“DAHA BÜYÜK OLAYLAR YAŞANABİLİR”
Polislerin kendilerini ya vazgeçirmeye ya da alandan gitmeye zorladıklarını vurgulayan Erdoğan “Ya da onların istediği gibi bir gazeteci olmamızı istiyorlar. İktidar medyaya kendi istediği haberleri yaptırmak için saldırıları çoğaltıyor.” dedi. Daha büyük olayların da yaşanabileceğinin altını çizen Erdoğan “Başımıza daha büyük olayların gelme ihtimali de var. Bu darpların sonucunda başımıza daha büyük şeyler de gelebilir. Öldürülecek miyiz korkusu bile var. Bunun önünü almazsak ne olacak?” dedi.
“BÜTÜN GAZETECİLER RAHATSIZ”
“Hepimiz, bütün gazeteciler rahatsızız.” diyen Fatoş Erdoğan “Siz alandaki kamu görevi yapan bir gazeteciye dokunamazsınız, alan dışında ona güvenlik sağlarsınız ve onun çekim yapmasını kolaylaştırırsınız. Ama gelip bize saldırıyorlar. Polis bunu çok normalleştirmiş. ‘Suç işliyorsunuz’ dediğimiz zaman diyor ki ‘Asıl siz suç işliyorsunuz’ Bu kadar da pervasız davranıyorlar”