Mesleki faaliyetleri nedeniyle tutuklu yargılandığı davanın ilk duruşmasında savunma yapan MA editörü Dicle Müftüoğlu, “Yüzyılda çok şey değişti ama Kürt gazetecilere baskılar değişmedi” dedi. Mahkeme heyeti, savunmalar tamamlanmadan tutukluluğa devam kararı verdi.
Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinde tutsak bulunan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu’nun mesleki faaliyetleri gerekçe gösterilerek, “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt kurmak ve yönetmek” iddialarıyla yargılandığı davanın ilk duruşması başladı. Müftüoğlu, Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlandı. Heyet başkanının izinli olduğu duruşma, kimlik tespiti sonrası başladı.
‘KÜRT GAZETECİLERE BASKILAR DEĞİŞMEDİ’
Sonrasında savunma yapan Müftüoğlu, kendisiyle dayanışmaya gelen meslektaşlarına teşekkür ederek konuşmasına başladı. Müftüoğlu, gazeteciliğin, basın ve ifade özgürlüğünün yargılanmak istendiğini söyledi. Kürt gazetecilere dönük baskılara değinen Müftüoğlu, Kürt gazetecilere yönelik baskıların özünde Kürt sorunu ve Kürt gerçekliği olduğunu vurguladı. Müftüoğlu, “Yüzyılda çok şey değişti ama Kürt gazetecilere baskılar değişmedi. Hrant Dink’e kadar birçok gazeteci gerçekleri söylediği için katledildi. Onları da anıyorum” dedi.
TANIK İDDİASINI YANITLADI
Müftüoğlu, kendisi ve 62 tutsak gazetecinin gerçekleri yazdığı, kadınların istismar edilen çocukların haberlerini yaptığı için yargılandığını söyledi. İddianamenin “mesleği karartmak” amacıyla hazırlandığını ifade eden Müftüoğlu, iddianamede yer alan açık tanık beyanlarına değindi. Müftüoğlu, açık tanığın “örgütte eğitim gördüğüne” dair iddiasına işaret ederek söz konusu iddianın emniyette kurgulandığını söyledi. “Kopyala-yapıştır ifadelerin” iddianamede yer aldığını kaydeden Müftüoğlu, tanığın kendisi hakkında “2012’de yurtdışındaydı” iddiasını yalanladı. Müftüoğlu, söz konusu tarihte trafik kazasında yaralandığını ve evden hiç çıkmadığını söyledi.
‘ÖRGÜTSEL’ DEDİKLERİ HABER HİYERARŞİSİDİR
Yaptığı haberlerin çalıştığı haber ajansında yer aldığını belirten Müftüoğlu, “Bugün Filistin ve İsrail savaşı nasıl takip ediliyorsa o dönemde o referandumu takip etmek için gittim. Burada herhangi bir örgütsel faaliyet abes kaçar. Yurtdışı çıkış kaydım var diye böyle tarif edilmesi kabul edilir değil. Yine dosyada bir gizli tanık var. O da benim mesleki faaliyetlerimi örgütsel faaliyet olarak tanımlıyor. Gazeteciliğe ilişkin bir bilgisi yok ki yaptığım tüm işleri örgütsel faaliyet olarak göstermiş. Gazetecilik aslında mesleki hiyerarşinin olduğu bir meslektir. Bunun örgütsel bağla düşünülmemesi gerekir. Bir kişi gazetecilik bölümü ya da hangi bölümden gelirse gelsin stajyer olarak çalışmaya başlar. Sonra muhabir olur. Onların üzerinde haber şefleri vardır, stajyer ve muhabirlerden gelen haberleri düzenler. Onların üzerinde de editörler vardır. Bu açıdan ortada örgütsel değil, hiyerarşi meselesi, haber yapma hali vardır” ifadelerini kullandı.
ROBOSKÎ KATLİAMINI ÖRNEK GÖSTERDİ
Müftüoğlu, şöyle devam etti: “Haber merkezinin bürolara, muhabirlere yaptığı öneriler talimatla çalışmak olarak belirtilmiş. Biraz daha gelişkin olan birinin daha deneyimsiz birine önerileri talimat olarak tanımlanmış. Habercilik anlık bir iştir. Talimat işi yapanlar bir gerçeği kapatan basındır. Ben bunu Roboskî Katliamı ile örneklendirmek istiyorum. Savaş uçakları bombardıman yaptı, 34 insan katledildi. O dönem DİHA bölgeye gitti, bunu dünyaya duyurdu. Talimat bekleyen ana akım bu haberi 13 saat sonra verdi. Yukarıdan telefon gelmeden biz bu haberi ‘yalanlamayız’ dediler ve habercilik yapmadılar. Hükümetin açıklamasını beklediler, talimat budur. Talimat bekleyerek gazetecilik yapamayız.”
Savcı, gazeteci Dicle Müftüoğlu’nun tutukluluğunun devamını istedi.
Duruşma, avukat savunmalarıyla devam etti. Mahkeme heyeti, savunmalar tamamlanmadan tutukluluğa devam kararı verdi.
(MA)