HABER MERKEZİ- Garê’ye yönelik operasyon 10 Şubat’ta başladı ve TC ordusu 14 Şubat’ta gerilla karşısında geri çekilmek zorunda kaldı.
ANF’de yer alan habere göre; Halk Savunma Merkezi (HSM) Karargah Komutanlığı’na göre TX devleti Garê alanının tümüne dönük 4 gün boyunca yoğun bir biçimde gelişen bombardıman eşliğinde hem alana yayılarak kalıcı bir biçimde yerleşmeyi hem de gerillanın elindeki esirleri ele geçirmeyi hedefliyordu.
40’ın üzerinde savaş uçağının onlarca İHA ve SİHA eşliğinde bölgeyi hedeflediği bilgisini veren HSM, 6’sı Siyanê köyünde esirlerin bunduğu kampı koruyan gerilla olmak üzere toplam 15 gerillanın şehit düştüğünü belirtti. HSM, işgalci Türk ordusunun tespit edilen kaybının 37 olduğunu açıkladı. Ayrıca iki Skorsky helikopterin darbelendiği ve alandan uzaklaşmak zorunda kaldığı kaydedildi. HSM, “Garê’de gerçekleşen direniş, çağın teknolojisine karşı Apocu ideolojiyle donanmış militanın iradesi ve yaratıcılığını ortaya koyan büyük ve tarihi bir direniş olmuştur” vurgusunda bulundu.
İŞGALDEN KALAN GÖRÜNTÜLER
Türk askerinin yaşadığı hezimetten geriye bombalanan alanlardaki yıkım ve gerilla karşısında bırakıp kaçmak zorunda kaldığı askeri malzemeler kaldı. Gerilla Hogir Med, bombardımanda etrafa açılan kayalar, yerlerinde sökülen ağaçlar, ele geçirilen malzemeler, çatışmaların şiddetli yaşandığı noktalar ve askerlerin öldüğü yerleri anlattı.
‘HEVAL ROKET KULLANILMAMIŞ, HER YER KAZANLARLA BOMBALANMIŞ’
Med etrafı gösterirken, “Heval roket kullanılmamış, her yer kazanlar ile bombalanmış” diyor.
Sisli bir havada kamuflajı ile kameraya konuşan Med, bir eliyle de silahını tutmaya devam ediyor.
“10 Şubat tarihinde Garê alanında ‘Kartal Pençesi 2’ adıyla geniş bir operasyon düzenlendi. İlk başta onlarca savaş uçağı ile dönemin en gelişmiş tekniğiyle tüm alanı bombaladı” diyen Med, elleriyle çevresini işaret ederek, erken saatlerde Kobralarla da bombalandığını anlatıyor.
HESAPLAR TUTMADI
Bombaların yol açtığı tahribatın izleri halen duruyor. Yanmış, dalları kırılmış ya da tamamen sökülüp etrafa saçılmış ağaçlar dikkat çekiyor.
Med, şöyle devam ediyor:
“Daha sonra indirme yapmak istediler. Ancak Ankara ve bölgede yapılan hesapları tutmadı. Alana gelip indirme yapmaya çalıştıklarında gerilla direnişi ile karşılaştı. Medyasında birkaç üst düzey askerlerinin öldüğünü kendileri aktardı ancak bu gerçeği yansıtmıyor. Kayıpları daha fazladır. Türk devleti her zaman yalanlarla kamuoyunu ve kendi toplumunu kandırmaya çalışmıştır. İstedikleri sonucu elde edemedikleri için ‘bölgesel bir operasyondu, Kandil’e yönelik provaydı’ diyerek bunun üstünü örtmeye çalıştı. Böylece çarpıtmaya çalıştılar.”
ASKERLERİNİ KENDİ ELLERİYLE KATLETTİLER
HPG’nin elinde olan esirlerin bulunduğu kampı da gösteren Med, “Anlaşılacağı üzere burada büyük bir katliama giriştiler, askerlerini kendi elliyle katlettiler. Onları siviller olarak tanıtmaya kalkışmalarına rağmen gerçek böyle değil” diye ekliyor.
Türk askerlerinin bu alanda tutunamadığını ve bu nedenle yoğun bombardımana başvurduklarını söyleyen Med, etraftaki bomba parçalarını da göstererek, şöyle anlatıyor:
“Daha indime yapmaya kalkıştıkları anda arkadaşlar onlara ağır darbeler indirdi, kayıp verdi. Zaten indirmeyle beraber büyük bir şok yaşadı. Ne yapacaklarını bilemez oldular. Burada tutunamadılar. Arkadaşları direnişiyle birlikte alanda sıkıştılar ve bomba parçalarından da görüldüğü gibi ağır bir bombardıman yaptılar. Gaz kullandılar. Gaz kullanımı ve bombardımandan dolayı burada bulunan esirler imha oldu. Onları infaz ederek suçu bizim üzerimize yıkmaya çalıştılar. Arkadaşlar yeni dönemin taktikleriyle bu tekniği etkisiz hale getirdiler. Kullanılan yoğun tekniğe rağmen gerilla onlara ağır darbe vurdu. 3 gün boyunca burada yoğun çatışma yaşandı, gerilla büyük bir direniş sergiledi. Güçlerimiz her taraftan eylem gerçekleştirdi, sonuç itibariyle alandan geri çekilmek zorunda kaldılar. Gerillanın yeni dönem tarz ve taktiğiyle, derin gizlilik taktiği ile düşmana her zaman ağır darbe vuracaktır, tarihin intikamını alacaktır.”
AĞAÇLARI KESTİLER
Med’in gösterdiği yer, alanın giriş kısmı olarak dikkat çekiyor. “Burada zaten fazla ilerleyemediler” diyen Med, kesilen ağaçların bulunduğu alanı işaret ediyor. Mağaraya fazla yanaşamadıklarını çünkü gerillanın ağır darbeler vurduğunu belirten Med, “Çevrelerini görebilmek için doğayı tahrip ettiler, görüldüğü gibi birçok ağacı kestiler. Görüntülerden de görülüyor, ağaçlar daha yeni kesilmişler. Gerillanın korkusundan etraftaki tüm ağaçları kesmişler. Böylece alana hakim olmaya çalıştılar ancak arkadaşlar onlara o imkanı vermediler” diyor.
MEVZİ YAPMAK İÇİN GETİRDİKLERİ TORBALARI AÇAMADILAR
Gerilla Med, daha sonra Türk askerlerinin getirdikleri torbaları gösteriyor. “Bu torbaları mevzi yapmak için getirdiler” diyen Med, halen açılmamış torbalara yeniden dikkati çektikten sonra, “Burada mevzi yapmak için bunları torbadan çıkaracak fırsatı dahi bulamadılar” ifadelerini kullanıyor.
Med’in gösterdikleri arasında çok sayıda kazma, kürek, balyoz ve manivela da dikkat çekiyor. Gerilla Med, “Bunları mevzi yapmak için getirdiler. Görüldüğü gibi daha yeniler, kullanılmamış. Çünkü arkadaşlar, bunları kullanmak için fırsat vermediler. Görüntülerden burada nasıl kaldıkları, ne tür engel ile karşılaştıkları, gerillanın onları nasıl sıkıştırdıkları görülüyor. İş yapmaya fırsat bulamamışlar” şeklinde konuşuyor.
Ele geçirilen malzemeler arasında eldivenler, gaz bombaları, şarjörler, gaz maskeleri, sağlık malzemeleri, kamuflaj kıyafetleri, el bombaları, yelekler, konserveler göze çarpıyor.
MİRKAN KARKER: KEŞİF ALTINDA ÜZERLERİNE GİTTİK
Gerilla Mirkan Karker ile Şoreş Zeryan ise işgal saldırıları sırasında yaşananları anlattı. Karker, saldırıların sabah saat 03.00 sıralarında başladığını belirterek, “Tüm noktalara yoğun bombardıman yapıldı” diyor.
Karker, devamını şöyle anlatıyor:
“Bombardımanda, bizim kaldığımız yere ondan fazla kazan attılar. Gerilla olarak şunu söyleyebiliriz; buna karşı tedbir almak zor değil. Bu devlet için sorundur. Biz alandan çıktığımızda üzerimizde 10’a yakın keşif uçağı vardı. Gruplar halinde düşmanın üzerine gittik. Zaten korkak bir düşmandır. Savaşacak kabiliyeti yok.”
‘ONLARIN KORKULARINI, GERİLLANIN FEDAKARLIĞINI GÖRÜYORDUK’
Uçaklar ve helikopterlerle alanın bombalandığını söyleyen Karker, “Burada, uçakların, Kobralar ve keşif uçaklarının gerillanın iradesi karşısında duramadığını gördük. Biz onların korkularını görüyorduk. Arkadaşlarımızın fedakarlıklarını görüyorduk” vurgusunda bulunuyor.
Kamuflaj kıyafetlerini üzerinde taşıyan gerilla Karker, konuşurken zaman zaman yanındaki telsizden de sesler geliyor.
Silahını dizlerinin üzerine bırakan Karker, şöyle devam ediyor:
“Bizi kuşatmaya almak istediler ama biz onları büyük bir kuşatma içine aldık (…) Kaçacak yeleri kalmadı. Tüm kollardan vuruldular. Garê’de çok şiddetli bir savaş yaşandı. Bu savaşta gerilla iradesini çok güçlü bir şekilde gördük. Düşmanın ise iradesizlik ve inançsızlığını gördük.”
Bu direnişte yer alan tüm gerillaları kutlayan Karker, özellikle gerilla Şoreş örneğini gösterdi. Esir kampından sorumlu Şoreş çatışmalarda hayatını kaybetmişti. Karker, şunları ifade ediyor:
‘BU ALANDA DESTANLAR YAZILDI’
“Düşman bir tepeyi vurduğunda Şoreş, 6 keşif uçağı, Kobra ve savaş uçakları altında düşmanın üzerine gitti. Tek başına tepeyi düşmandan boşalttı. Kaçışlarını gördük. Onlar hava gücüne çok güveniyorlardı. Tekniğe çok güveniyorlardı. Kendilerine destek veren ihanetçilere çok bel bağlamışlardı. Garê’yi düşürdüklerini ve kuşatmaya alarak, aç bırakacaklarını düşünüyorlardı. Ama kaçtılar.”
Türk ordusunun bölgede sıkışan bir gruplarını çıkarmak için yoğun bir şekilde etrafı bombaladığını söyleyen Karker, “Bu alanda destanlar yazıldı. Dört günü her biri ayrı bir destandı. Soğuk havaya ve kısıtlı imkanlarına rağmen gerilla profesyonel bir güç olarak kendisini ortaya koydu” şeklinde sözlerini sürdürüyor.
GERİLLANIN HEPSİ HAREKETE GEÇMEDİ, SADECE BİRKAÇ KOL VURDU
Türk devletinin iddia ettiği gibi tüm gerillaların Garê’de harekete geçmediğine dikkat çeken Karker, “Sadece birkaç kol vurdu. Perişan ettik. Nereye kaçacaklarını bilmiyorlardı. Biz gücümüze, irademize güveniyoruz. Önderliğin felsefesiyle irademizi güçlendiriyoruz. Onlar karşımızda duramaz. Onların bağırışlarını duyduk. Nokta nokta onları aradık. Nereye saklanacaklarını bilmiyorlardı. Ne kadar gelirlerse gelsinler, burayı onlara cehennem edeceğiz. 20 kişiyle kuşatmaya alıp perişan ettik” diyor.
“Halkımız da bu irade ve zafer karşısında mutlu olsunlar. Düşman karşısına iradelerini güçlendirsinler ve gerillanın yanında olsunlar” diyen Karker, şöyle devam ediyor:
“Kürt gençleri de bu iradeden güç almalılar. Destek olmalı, katılmalı. Yeter artık. Faşizmle artık nereye kadar? Bir kelime edemiyorsunuz. Sanal medyada bir paylaşımda bulunamıyorsunuz. Zaten seni bitirmiş.”
BİZ POLİTİK VE AHLAKLI BİR ÖRGÜTÜZ
İşgal operasyonunun hedeflerinden birinin “esirleri kurtarmak” olarak ifade edildiğini hatırlatan Karker, şöyle noktalıyor:
“Tutuklular dört beş yıldır elimizde, neden öldürmedik? PKK’yi herkes tanır. PKK, ahlakıyla, haklara bağlılığı ile dünyada model haline geldi. Biz Türk devleti gibi değiliz, tutuklulara işkence yapmayız. Tutuklara ahlaksız yaklaşımlarımız olmaz. Daha önce bırakılan tutukluların anlattıklarını dinlesinler. PKK kime ne yapmış. Neden dört yıldır öldürülmediler de şimdi öldürülmüş olsunlar. Ama (Türk devleti) kampı onların başına indirdi. Kampı onu aşkın kazanla bombaladılar. İçeride kimyasal gazlar kullandılar. Kendi insanlarının cenazelerini yaktılar. Polistiler, MİT elemanlarıydılar, ihanetçilerdi. Bizim elimizdeydiler. Elleri arkadaşlarımızın kanlarına bulaşmıştı ama biz öldürmeyiz, işkence de yapmayız. Ama onların askerlerine bakın, zaman zaman aramızda 10 metrelik mesafe kalıyordu. Birbirilerine bile söylemedikleri hakaret yoktu. Birbirlerine söyledikleri hayal edilemez bir ahlaksızlık örneğiydi. Bir de onların zindanlarda yaptıkları işkenceler var. Türk devletinin tarihi bellidir, ne yaptıkları biliniyor. Amed zindanını hatırlayın. Biz senin gibi (Türk devleti gibi) değiliz. Biz politik ve ahlaklı bir örgütüz.”
ŞOREŞ ZERYAN: GERİ ÇEKİLME DEĞİL, KAÇTILAR
Garê’deki Türk işgal saldırısı sırasında, gerillaların saldırı kolunda yer alan Şoreş Zeryan, Türk askerlerinin gerilla kuşatmasında cenazelerini bırakarak kaçtığını belirtti.
Gerilla Zeryan, Garê’deki işgal saldırıları ve gerilla direnişine ilişkin şunları anlattı:
“Sabah erken 03.00 sıralarında 40’ya yakın uçak ve çok sayıda keşif uçağı ile Garê operasyon düzenlediler.
Temel olarak havadan saldırdılar. Tekniğe dayalıydı. Arkadaşlar da yoğun keşif altında operasyon alanına ulaştı ve darbe vurdular. Kutsal bir durum. Biz saldırı kolundaydık. Birkaç kol halinde üzerlerine gittik. Düşman zaten ölülerini bırakıp kaçtı, direnemediler. Kuşatmaya alındıklarında ise artık nereye kaçacaklarını bilmiyorlardı. Bu yüzden operasyonu sürdüremediler. Geri çekilme de değil, kaçtılar. Cenazeleri yerde kaldık. Gördüğümüz kadarıyla bazıları ast subay ve yüzbaşı gibi yüksek rütbeliydi. Yoğun keşif ve hava saldırısı altında gerillanın alana ulaşması çok zorlu olmadı zira buralar gerilla alanlarıdır ve buraları onlardan çok daha iyi tanıyor. Siyanê tarafında, tutukluların olduğu mağara vardı. MİT’çi, asker, polis ve arkadaşların kanına bulaşan ihanetçilerden oluşuyordu. Tümünü kendileri öldürdü.”