HABER MERKEZİ– İstanbul’daki, Özçelik-İş’in örgütlü olduğu GAMAK Motor’da patronun düşük zam ve ücretleri en düşük seviyede eşitleme dayatması nedeniyle toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler grev öncesi eylemlere başladı.
GAMAK’taki toplu sözleşme görüşmelerinde sendika masaya yüzde 26’lık bir teklifle otururken, GAMAK yönetimi ise yüzde 9’da kaldı. Ayrıca 2015’te üretim bölümlerine göre ücret artışı maddesi TİS’e eklenirken GAMAK patronu bu maddenin iptal edilerek tüm bölümlerde ücretlerin en düşük seviyede eşitlenmesini dayattı. Grev sürecine girilen GAMAK’ta işçilerin kararlılığı sonucu sendika, her hafta bir veya iki gün 1 saat iş bırakma ve üretim bölümlerinde protesto gösterileri yapma kararı aldı. Uyarı niteliğindeki bu iş bırakma ve iş yavaşlatma eylemleri üretimin düşürülmesi evresine sendika şube yönetimi temsilciler aracılığı ile günlük üretilecek 100 motorun 50’ye düşürülmesi kararını işçilere duyurdu. Bu kararı olumlu bulan işçiler bir yandan da sendikaya taleplere sahip çıkması ve grev hazırlığı yapması çağrısında bulunuyor.
SENDİKA TEPKİYİ NASIL DÜŞÜRÜRÜM DERDİNDE
Toplu sözleşme görüşmelerinin geç başladığını dile getiren bir işçi, “Yıllık izinler, fabrikanın yaz revizyonu, salgın ve üretimdeki yoğunluğun sekteye uğramaması için TİS süreci zamana yayıldı. Ama patron boş durmadı. Fazla mesailerle stokları arttırdılar. Zaten daha önce stokta 200 bin mal vardı. Bu yüzden yüzlerce arkadaşımız peş peşe işten atılmıştı. Şimdi grev olursa bile 2-3 ay yetecek kadar mal ürettirildi. Sendikamız öncelikle bu durumu görerek tedbir almalıydı ama almadı” dedi. Fazla mesaiyle stokların arttırılmasında sendikayla patronun danışıklı dövüş içinde olduğuna inandığını vurgulayan işçi, “Normalde sendikanın her eylemi devreye sokması lazım. Ama sokmuyor, işçilerin tepkisini nasıl düşürürüm derdinde olan bir sendika var. Grevin elimizdeki en büyük koz ama işçilerin büyük kısmı bu bilinci taşımıyor. Sendika da bu konuda bir şey yapmıyor. Her grevden sonra greve öncülük yapan, ileri çıkanlar bir bir işten atılıyor. En az 4 grev tarihinde bu oldu. Biz böyle olmasını istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
“AÇLIK SINIRININ ALTINDA YAŞIYORUZ”
2015 yılında imzalanan TİS’le ücretlerinde biraz artış olduğunu hatırlatan başka bir işçi, “22 yıllık işçi arkadaşımız o zaman 2 bin 600 lira alıyordu. İkramiye ve fazla mesailerle biraz üzerine konuluyordu. Ama işten atmalar, ayrılmalar derken ücretler asgari ücrete yaklaştı. Açlık sınırı 3 bin lirayı aştı, yoksulluk sınırı 10 bin lirayı aştı. Biz en altta yaşıyoruz. Her yıl vergi dilimleri döneminde ücretlerimiz pul oluyor. Yediğimiz ekmekten, kullandığımız sıvı yağa, pazardaki sebzeden, meyveye kadar her şeye peş peşe zamlar yapılıyor. Ev kirası, faturalar, okul masrafları ile her ay 2 bin liranın üstünde borçlanıyoruz. Çocuklarımız dengeli beslenemiyor, istediği gibi giyinemiyor” dedi.
Ücretlerinin vergi dilimine takılmamasını isteyen işçi, “Ücretlerimize resmi enflasyonun üstünde, en az yüzde 35 zam yapılmalı. Sosyal haklarımızda yüzde 100 oranında artış olmalı. Sendikamız bunda ısrar etsin, biz arkasındayız. Özçelik-İş artık ücret artışı ve sosyal haklardaki artışı üst üste koyup şu kadar artış oldu huyundan vazgeçmeli. GAMAK patronu ne kadar ciddi ve inatçıysa biz ondan fazla ciddi ve inatçı olmalıyız. Grevse grev. İşçi emeğinin karşılığını istiyor. Benim kazandığım hakkı alıp ücretimi eriteceksin, sonra da ben zam yaptım diyeceksin. Bu GAMAK patronunun uyanıklığı, biz de uyanık olacağız” diye konuştu.
“GREV KOMİTELERİ KURMALIYIZ”
Patronun dayatması karşısında grevin güçlü bir ihtimal olarak önlerinde durduğunu ifade eden bir işçi de “Grev için sandık kurulmalı ve işçilere sorulmalı. Tabii bir yandan da sendikanın kötü sicili ortada. Her an işçiyi yok sayarak TİS de imzalayabilir. Biz işçiler olarak burada kararlı durmamız lazım. Grev komiteleri için bir adım atılmadı, acilen atılması gerekiyor. Daha önce 55 gün süren grev döneminde zorluklara rağmen iyi götürmüştük. Orada kimin dost olduğunu, kimin bizi hiçe saydığını da görmüştük. O dönem kimi belediyeler dayanışmada bulunurken AKP’li hiçbir belediye tek kuruş yardım etmedi. Üstelik grev komünist işi deyip ters bile davrandılar. İşçi arkadaşlarımız AKP’nin peşinden gitmesin, sendika yöneticileri de AKP destekçiliğini ve saray yönetimini övmekten vazgeçsin. AKP işçinin dostu değil. Bizi bu duruma açlık sınırının altında yaşamaya mahkum eden de onlar. Grev yasaklayanlar da. Eğer biz grev komitemizi kurmazsak, daha önce olduğu gibi grevi işçi yönetemez” dedi. (Evrensel)