Futbol hem gerçekleşmesi kolay bir spor aktivitesi, hem de seyirlik bir eğlence olma özelliğiyle geniş kitlelerin ilgi duyduğu bir spor dalıdır. Spor ve eğlence insanın sosyal ve fiziksel olarak haz almasını sağlayan, mutluluk seviyesini arttıran iki faaliyettir. Futbolu diğer sporlardan daha keyifli kılan birkaç temel özelliği vardır. Birincisi, gerçekleşmesi oldukça kolay, kitlesel oynanan bir spordur. Bu anlamda her durum ve koşulda oynanabilen bir oyundur. İkincisi, insan uzuvlarından en az yetenekli olan ayağın yeteneklerinin en estetik biçimde ortaya çıkmasını sağlayan ya da en yetenekli olan elin-kolların kullanılmasını yasaklayan bir özelliği vardır. Bu, eğlence ve sportif etkinlik anlamında keyifli bir durum ortaya çıkarır. Üçüncüsü, insanlık tarihinde, insanın en çok ilgisini çeken eğlence aracı olan “top” bu oyunun bir aracıdır. Bu eğlence aracı ile ayağın yeteneklerinin sergilenmesi insanoğlunun futbola yönelik ilgisini, tutkusunu arttıran bir duruma neden olmaktadır. Geniş kitlelerin futbolla ilişkilenme biçiminin boyutlu olması spor ve eğlence etkinliği çerçevesinde bakarsak oldukça normaldir.
AĞACIN GÖLGESİNİ SATANLAR VE FUTBOL
Bu ilgi ekseninde hiç kuşkusuz özellikle kapitalist ilişkiler içinde, her şeyde olduğu gibi spor da özellikle rekabetçi ruhu da manivela yapılarak ciddi bir ekonomik araca dönüştürülmüştür. Ancak yüksek karların ve kazançların döndüğü bir sektör olarak ele alınmasının yanında politikanın, egemen sınıfların kitleler üzerinde egemenlik kurmasının ideolojik aygıtına ve toplumsal kültürün özellikle erkek-egemen anlayışın yeniden üretilmesinde de işlevlendirilmiştir. Futbol oyunu bir ekonomik sektör olarak kapitalist-emperyalist sistemin çölleştirici dokunuşlarının tüm olumsuz etkisini yaşamaktadır. Bugün dünyada 3 milyar insanın takip ettiği düşünülen Futbol piyasasının 200 milyar dolara yakın bir ekonomik boyutu söz konusudur. Bu devasa rakam açlık, yoksulluk ve sefaletin hat safhada olduğu koşullarda egemen sınıfların ne tür ekonomik etkinliklerle karını katladığını göstermesi açısından önemlidir. Bu spor ve eğlence aracı ulusal ve uluslararası çapta büyük organizasyonlarla, turnuvalarla moda deyimle bir “endüstri” haline gelmiştir. Özellikle uluslararası organizasyonlarda ulusal rekabet ve itibar, kitlelerin ulusal gururunun okşanması ve şovenizmin beslenmesinde önemli bir yeri vardır futbolun. Bu organizasyonlardan en önemlilerinden biri ise her dört yılda bir gerçekleşen dünya kupalarıdır.
Dünya kupaları organizasyonu özellikle 2000’li yıllarla birlikte, emperyalist-küreselleşme politikasının, uluslararası tekellerin daha fazla denetimine giren bir özelliğe sahiptir. Bu süreçten sonra dünya kupalarının mali bütçeleri sponsor gelirleriyle devasa boyutlara ulaşmıştır. Genel olarak futbol piyasasının gelişmesine paraleldir bu durum. Her dünya kupası organizasyonu devasa harcamaların yapıldığı, on milyarlarca dolarlık bütçelerle organize edilen, yine on milyarca doların döndüğü adeta bir pazar niteliğine sahiptir. 1980’lerde on milyon dolarlarla görece mütevazi bir harcama ile organize olan kupalar 2000’lerden itibaren sponsor olmaya başlayan tekellerin tatlı karlar ve pazar olarak bu alanı geliştirmesiyle devasa bütçelere dönüşmüştür.
DÜNYA KUPALARI, POLİTİK KONJONKTÜR VE ORGANİZASYON SAVAŞLARI
Dünya Kupalarını organize edecek ülkelerin uluslararası düzeyde ciddi prestiji veya dönemin politik konjonktürüne uygun olarak yükselen bir trend içinde olmasıyla, kulislerde ciddi harcamalar yaparak bu organizasyonu almayı başardığı artık bilinen bir gerçektir. Örneğin 2010’da Güney Afrika, 2014’de Brezilya, 2018’de Rusya bu organizasyona ev sahipliği yapmıştır. Bu ülkeler BRİCS ülkeleridir. Son dönemde uluslararası düzeyde ekonomik, askeri ve siyasal anlamda yükselişte olan ülkelerdir. 2022 Dünya Kupasını ise Katar organize edecektir. Katar’ın yükselişte olduğu dönemde buna hak kazanması ancak Katar’ın son dönem izlediği politik yönelimden dolayı bu hakkın elinden alınması tartışması da yapılmaktadır. Dünya Kupası organizasyonlarının ülkelerin politik ve ekonomik etkinlik düzeyinden bağımsız bir şekilde ele alınması söz konusu değildir. O ülkenin futbol kültürünün ve kalitesinin yüksekliği ise belirleyici düzeyde değildir.
Dünya Kupaları organizasyonları ev sahipliği yapan ülkelerin büyük kamu harcamaları ile yaptığı hazırlık özellikle son dönem dünya kupalarında en çok tartışılan meseledir. 2014 Brezilya’da gerçekleşen organizasyonda geniş kitleler bu harcamaların halka ağır maliyeti olduğu, kamu bütçesinin burjuvaziye peşkeş çekildiği gerekçesiyle günlerce büyük eylemler ve protestolar gerçekleştirdi. Medyanın, emperyalist ekonomik kuruluşların aynı zamanda ekonomiye büyük bir girdi sağladığı propagandası ise buna karşı adeta bir yalan makinası gibi devreye girdi. Maliyetin 7 katının gelir olarak döneceği, oldukça karlı bir organizasyon olduğu propaganda edildi. Ancak ekonomiye girdi olarak giren bu meblağın kimin cebine girdiği, halka nasıl bir olumlu yansımasının olacağı meseleleri tartışılmadı. Ki bu noktada ciddi bir manipülasyon söz konusu. Örneğin 2014’de kitle protestolarını maniple etmek için “Brezilya ekonomisi ihya oldu” diyenler, 2018 Dünya kupasının Rus ekonomisine tek seferlik bir girdi sağladığına ve Rusya’nın kazançlı çıkmadığına vurgu yaptı (Kredi derecelendirme kuruluşu Moodys’in açıklaması). Organizasyonu gerçekleştiren ülke, içinden geçilen politik koşullar ve gerginlikler, toplumsal muhalefetin durumu gibi faktörler dünya kupasının kar ve zararına dair analizleri de başkalaştırmaktadır.
Bu yıl gerçekleşen dünya kupası organizasyonu aynı zamanda Rusya ile Batılı emperyalistlerin ekonomik-siyasi rekabetinin gölgesinde gerçekleşmektedir. FİFA’nın son yıllarda geleneksel sponsorların büyük bölümü (Continental, Johnson & Johnson, Castrol, Sony, Emirates vs) bu yıl ki organizasyonda yer almadı. Bunun AB-Rusya, ABD-Rusya çelişkilerinden bağımsız olmadığı açıktır. Ancak bu açığı Çin şirketlerinin hızla kapatması söz konusu olmuştur. Özellikle sponsor ve reklamda Çinli şirketlerin bariz bir baskınlığı söz konusudur. Sponsorluk yarışında 2014 Brezilya turnuvası sonrası rüşvet ve yolsuzluk skandalları patladı. 2015’de patlayan bu skandal adeta aysbergin görünen kısmı gibidir. Pastanın kırıntılarının toplanmasında (ki milyon dolarlardan bahsediyoruz) dahi ne düzeyde bir rekabet ve çürüme olduğunu göstermiştir. Emperyalist-kapitalist tekellerin futbolu çepeçevre saran, sonuçlarda dahi oyun kuralları içinde olmayan kendi ekonomik-politik çıkar ve yasalarıyla bu organizasyonu yönettiği bilinen bir sırdır.
FUTBOLUN İÇ DİNAMİKLERİ İLE DIŞSAL MÜDAHALE ARASINDAKİ SAVAŞIM
Ancak futbol oyununun büyüleyici, eğlence dozu yüksek, oyun keyfine dair güçlü iç dinamikleri ve bir spor olarak masumiyeti onun kitleler tarafında sahiplenilmesine, ekonomik bir sektör olarak tüm çürümüşlüğüne rağmen ortadan kalkmamaktadır. Dışsal bir müdahaleyle çürütülmeye çalışılan futbol, hala oyun anlayışında yaratıcılık, yeteneklerin sergilenmesinde harcanan emek, keyifli bir sportif ve eğlence faktörü olarak direnç gösteren özellikleri barındırmaktadır. Onun iç dinamikleri ve ona tutkuyla bağlılık, oyun taktikleri, bölge ve ülkelerin sosyo-kültürel dokusuyla karakterize olan ve yansıyan yapısıyla bir fenomen olmaya devam ediyor. Bu anlamda da dünya kupaları bir yandan çürümüş emperyalist-kapitalist sistemin ve onun zincirinin halkası olan devletlerin politik-ekonomik çıkar ve hesaplarının aracı olurken, diğer yandan yaratıcılığın-yeteneklerin-oyun taktik ve sosyal-kültürel karakterin sahalarda oyunun iç dinamiklerine ve masumiyetine uygun olarak sergilendiği bir mecra niteliğindedir. Bir yandan kitlelerin yıkıcı rekabetle şekillendirilip taraf yapıldığı futbol varken, diğer yandan izleme ve eğlenme aracına dönüşen ve sportif-sosyal etkinlik, ilişkilenme ve etkileşim aracı olarak işlevlenen futbolun özü ve ruhu vardır.
Dünya kupası bağlamında futbol oyununun saf ve temiz yapısıyla sergilenen özsel karakteri kitlelerin ilgi alanına girerken, diğer yandan dışsal müdahale ile emperyalist-kapitalist sistem tarafından saflaştırıcı, yıkıcı, uyuşturucu, popüler kültürün çürütücü yanı olan ve bir ekonomik-politik araca dönen ve kirletilen karakteri bu asalak sürüsünün ilgi alanına girmektedir.