Mayıs 1968 tarihinde Fransa sadece öğrenci isyanıyla değil aynı zamanda haftalarca süren genel grevlerle sarsılırken; bu isyan dalgası hem Fransa’da hem de buradan dünyaya yayılan bir tufan etkisi yaratmıştır.
Dönemin Fransa’sında ‘68 hareketini tetikleyici koşullar arasında düşük maaşlar, ciddi derecede eşitsizlikler, maaşların günümüzde yapılan sosyal yardımlardan dahi daha az olması, fabrikaların askerler tarafından “işçi tehdidi”ne karşı korunması gibi etkenler vardı. İşçilerin ve öğrencilerin önderliğinde başlayan isyan dalgası, sonraki dönemler için işçi sınıfı ve gençlik mücadelesi için önemli deneyimleri miras bıraktı.
Mayıs ‘68 hareketi, militan mücadele ve talepler noktasında günümüze önemli izler bıraktı. Emperyalizme, kapitalizme, tüketimi özendirmeye ve De Gaulle iktidarına karşı ve yine bunun yanında kadın-erkek eşitliği gibi noktalarda feminist mücadele anlamında önemli bir hareketti. Dönemin bu militan mücadelesi zaman içerisinde “68 jenerasyonu” olarak anılacak bir gelenek yarattı. Hareketin gücü, süreç içerisinde meclisin dağıtılmasına ve erken seçimlerin gerçekleştirilmesine yol açtı. Resmi rakamlara göre eylemler boyunca 200’ü ağır olmak üzere 2000 kişi yaralandı; 5-7 arası kişi hayatını kaybetti. Ayrıca eylemlerden bir yıl sonra kafasına atılan bir taş yüzünden öldüğü iddia edilen bir polis bulunuyor.
Mayıs ‘68’in önemli karakteri, bilinenin aksine öğrencilerin talep ve istemleri doğrultusunda bir “öğrenci hareketi” olmasından ziyade işçilerin, bununla birlikte kadınların ve öğrencilerin ciddi bir hareketi olmasıdır. İşçilere uygulanan emek gaspı -kadın işçilere dönük daha fazla emek gaspı- noktasında gelişecek bu isyan dalgası nüvelerini ‘68 öncesi de vermişti. Öyle ki Fransa’nın sömürge adalarında daha bir yıl öncesinde gerçekleşen isyanların Fransa devleti tarafından kanla bastırılması gibi bir örnek tarihsel hafızamızda yerini korumaktadır.
Fransa’yla ateşlenen ’68 hareketinin arka planında ona güç ve ilham veren devrimci mücadeleler olduğunu da unutmamalıyız. Başta Çin’de cereyan eden Büyük Proleter Kültür Devrimi olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde sürmekte olan ulusal ve sınıfsal temelli gerilla mücadeleleri ve aynı zamanda işçi sınıfı hareketleri ‘68’i besleyen ana damarlar niteliğindedir.
MAYIS ‘67
Mayıs 68’i anlatırken dünyadaki devrim mücadelelerine verdiği katkı ve mirası yadsımadan, hareket öncesi ve sonrası gelişen sürece ilişkin müdahalelerdeki eksikliğe de vurgu yapmak gerekiyor. Mayıs ‘68 hareketinden henüz bir yıl önce Fransa’nın sömürge adası olan Guadeloupe’ta yaşayan siyahilere karşı ciddi derecede ırkçı politikalar uygulanmaktaydı. Siyahilerin yaşadığı adada toprak ve fabrika sahipleri dışarıdan devşirilen “beyaz” insanlar olurken; bu patronlar ve ağalar tarafından sömürülen ise yerli halk oluyordu. Sömürü ve ırkçılığın yoğun yaşandığı bu süreçte Mayıs 1967 tarihinde, fabrika grevleriyle başlayan ve üç gün süren çatışmalarla bir isyan başlatıldı. İşçilerin grevine karşı “beyaz” patronların “zenciler acıktıklarında tekrar çalışmaya başlarlar” gibi aşağılık ırkçı saldırıları, üç günün sonundaki çatışmalarda en az 8 kişinin katledilmesiyle sonuçlandı.
67’deki bu isyan, esasında 68’in önceli olma konumundadır. Buradan hareketle ‘68 hareketinin önemli bir eksikliğinin ‘67’nin bu mirasını sahiplenmemesi olduğu söylenmelidir. Yine ‘68 hareketini salt “öğrenci hareketi” olarak kavramak özellikle Türkiye ve dünya devrimci ve komünist hareketlerinde “noksan” bir bakış açısını da beraberinde getirmektedir. Elbette öğrenci gençliğin isyan dalgasında önemli bir aktör olduğu gerçekliği karşımızda durmaktadır. Fakat bunun yanında işçi sınıfının grevlerle ve militan direnişlerle gerçekleştirdiği eylemlerin, fabrika ve liman işgallerinin önemsenmesi ve buradan doğru bir değerlendirme yapılması gerekir. Öyle ki ‘68 isyanında LIP markasının Besançon’daki fabrikası, bir süreliğine işçilerin yönetimi ve denetimi altına girmiş ve böylece işçiler için önemli bir deneyim elde edilmişti.
Yine vurguladığımız şekliyle, ‘68 hareketi kadın mücadelesi noktasında da çok ciddi kazanımlar ve bu kazanımların mirasını günümüze taşıdı. Cinsel özgürlük, eşit iş-eşit ücret gibi konular başta olmak üzere kadın hakları ve mücadelesinde ‘68 hareketinin militan bir önemi olmuştur. ‘68’i anar ve anlatırken kadın mücadelesindeki önemini es geçerek anlatmak eksik kalacaktır. Günümüzde kadın sorunu aynı yakıcılığıyla önemini korurken, 68’in izlerini sokaklarda daha fazla hissettirmek elbette hem anlamlı hem de gerekli olandır.
‘68 HAREKETİNİN 50. YILI
Fransa’yı, Avrupa’yı ve dünyayı sarsan ‘68 hareketinin 50. yılını karşılıyoruz. Elli yıl sonrasında dünyada gerici emperyalist-kapitalist sistemin egemenliği ve bu egemenlik altında dünya halklarına dönük azgın sömürü cenderesi; işçi sınıfına ‘68 hareketini daha da büyüterek sokaklara, fabrikalara, meydanlara taşıma görevini şart koşuyor. Tarihsel haklılığa sahip olan, yaşadığımız gerici sistemi yıkma görevi ve gücü olan proletarya ve onun örgütü, Mayıs ‘68’deki öncellerinin mücadelesini daha fazla sahiplenecek; eksikliklerini aşacak, direnişini kuşanacak ve bu mücadeleyi proletaryanın nihai zaferiyle elbet sonuçlandıracaktır! Bu noktada proleter devrimci hareket, ideolojik-politik anlamda ‘68 isyanını doğru bir değerlendirmeye tutabilmeli bunun da ötesinde sistemi yerle bir edecek olan kitlelerin gücüne güvenmelidir.