HABER MERKEZİ- MİT mensuplarına ilişkin haber yaptıkları gerekçesi ile 6’sı tutuklu 8 gazetecinin yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ile gazetenin Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser, Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, muhabiri Hülya Kılınç ve Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, tutuklu olukları Silivri Hapishanesi’nden duruşmaya getirildi. Tutuksuz yargılanan Akhisar Belediyesi Basın Birimi görevlisi Eren Ekinci SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katıldı.
SINIRLI SAYIDA GAZETECİ ALINDI
Davayı HDP, CHP, TİP milletvekilleri ve yöneticileri, TGS, Basın-İş, gazeteciler ile tutuklu gazetecilerin ailelerinin de aralarında olduğu çok sayıda kişi takip etti. Korona salgını ve salonun küçük olması gerekçesi ile çok sayıda kişi içeri alınmadı. Mahkeme başkanı ile yapılan görüşmenin ardından sınırlı sayıda gazeteci salona alındı.
ARAMA KARARININ DEVAMINA KARAR VERİLDİ
Kimlik tespitinin ardından ilk olarak Gazeteci Erk Acerer’in avukatı Ömer Faruk Eminağaoğlu konuştu, müvekkilinin kaçak olmadığını, 3 yıldır yurtdışında yaşadığını söyledi. Eminağaoğlu, atılı suçun yurtdışında işlendiğini, bu nedenle Acarer hakkında duruşma açılamayacağını, sadece kanıt toplanabileceğini ifade etti.
Mahkeme Başkanı, Acarer hakkındaki tensip ara kararıyla yakalama kararı çıkartıldığından, yakalama kararının devamına, yakalanıp savunması alındıktan sonra sanık hakkındaki yargılamanın ondan sonra devam etmesine karar verdi.
Ardından Yeniçağ yazarı Murat Ağırel savunma yaptı. Ağırel, iddia edildiği gibi bir suçun olmadığını kaydederek, Libya’da ölen MİT mensubu ile ilgili yaptığı paylaşımların sosyal medya hesabından 50 ile 60 dakika kaldığını söyledi. Daha sonra hesabının ele geçirilerek paylaşımlarının silindiğini kaydeden Ağırel, suç duyurusunda bulunduğunu hatırlattı.
Hesabına el koyanların tüm tweet paylaşımlarını silerek, başka bir paylaşım yaptığını kaydeden Ağırel, “Bana da WhatsApp programı ile bir mail ve şifre gönderdiler. Ondan sonra hesabıma girebildim. Savcılığa da bu konuda suç duyurusunda bulundum. O günden sonra konu kapandı” dedi.
Ağırel, savunmasının devamında şunları söyledi: “Milyonluk soygunlara, yolsuzluklara, yoksulluğa alıştırılan Türk halkı hukuksuzluğa da alıştırılmaya çalıştırılmaktadır. Hukuk devleti vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlayan demektir. Hukuk devleti ilkesi insan hakları ile ilgili bütün ilkelerin anasıdır. Bugün karşı karşıya olduğum çağdışı hukuk uygulamaları, keyfi soruşturma süreçleri hukuk devletine yakışmamaktadır. Hukuk adli hataların değil barış, düzen ve adaletin aracıdır.” Ağırel, savunmasını bitirdikten sonra mahkeme başkanının sorularını yanıtladı.
‘SUÇLAMALARIN HUKUKİ DAYANĞI YOK’
Ardından ise Yeni Yaşam Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser, savunma yaptı. Keser şunları söyledi: “İddianamede 23 Şubat’ta yayınlanan haberimizle 24 Şubat’ta yayımlanan haberler nedeniyle cezalandırılmam isteniyor. Bu suçlamaları kabul etmiyorum. Bu haber özel bir kasıtla değil, haber verme saikiyle, çok sayıda haberler derlenerek yapılmıştır. Açık kaynaklardan elde edilmiştir bu haberin içeriği. Haberde yaşamını yitiren kişinin MİT mensubu olduğu yazılmamıştır. Haberin içeriği daha önce yayımlanan haberlerden derlenmiştir. Bu suçlamaların hukuki ve maddi dayanağı da yoktur.”
Dört aydır tecritte olduğunu ve bu süre zarfında sadece bir kez görüş yaptığını söyleyen Keser, “Çocuğum ve eşim bu durumdan maddi ve manevi olarak etkilenmiştir. Tutuklanmadan önce kalple ilgili yarım kalan tedavim vardı. Doktora gittim cezaevinde, hastaneye gitmem gerektiğini söyledi ancak pandemi nedeniyle gidemedim. Tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum” dedi.
ÇELİK: GAZETECİLİK TERS YÜZ EDİLDİ
Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik, savunmasına “Gazetecilik öyle bir hale geldi ki medyanın yüzde 95’i iktidarın hakimiyeti altında, diğer yüzde 5’i de muhalif yayın yapmaya çalışıyor” diyerek başladı.
“Örneğin İzmir’de bir camide marş okunuyor. Böyle olduğunda sorumlular bulunur, kadın cinayeti olur faili konuşulmaz. Dolayısıyla gazetecilik ters yüz edildi biraz” diyen Çelik, hakkındaki suçlamalara ilişkin şöyle yanıt verdi: “Bir ülkede Cumhurbaşkanı; ‘Libya’da birkaç tane şehit var’ diyorsa, gazeteci merak eder. İnsanın aklına yurtdışında bir şehit olduğu için doğrudan asker geliyor. Sosyal medyada yakınları paylaşım yapıyor, fotoğraflar paylaşılıyor. Gazeteci açık kaynaklardan tarama yapar. Bilgiye ulaşınca mantığa oturuyorsa doğrudur dersin, bunu yapmak için talimat almam gerekmez. Eğer Cumhurbaşkanı birkaç tane şehit var diyorsa o kadarla yetinmemen gerek. Bu nasıl bir gazetecilik?”
Çelik, savunmasının devamında “O dönem kimi gazeteler de bu iddiayı haberleştirdi. Birkaç tane şehidin kim olduğu da o zaman belli değil. Bizim iki haberimiz suçlama konusu. Bir tanesi basılı gazetede, bir tanesi internet sitesinde yayınlandı. Ancak savcı diyor ki, ilk olarak Yeni Yaşam gazetesi basılı gazetede yayınlamıştır. Odatv’nin haberinin tamamı iddianamede. Ancak bizim haberlerin içeriği yazmıyor yalnızca başlıklar verilmiş Haberin içeriğinde ne vardı peki?” diyerek yayımladıkları haberi okudu ve barındırdığı “iddia edildi, öne sürüldü” şeklinde konuştu.
‘NEDEN HEDEF ALINDIK?’
Gazete olarak P24 ve Yeniçağ gazetesindeki bilgileri derlediklerini söyleyen Çelik, “Haberlerimiz iddianamede yer almamış, muğlak ifadelerle suçlama yöneltilmiştir. Bizim suçlamalara karşı yaptığımız savunma da yer almamış” diye belirtti. Haber dolayısıyla ifade verdikleri İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği tarafından önce serbest bırakıldıklarını, ancak sonrası haklarında yakalama kararı çıkarıldığını öğrendiklerini belirtti.
Çelik, şöyle devam etti: “Tutuklanacağımı biliyordum. Haberimin arkasında duruyorum. Haber ortada. İnsan sormadan edemiyor: Her şey ortadayken biz neden hedef alındık? MİT Kanunu gazeteciliğin elini kolunu bağlıyor. Ben önceden bilemem kim MİT mensubu, kim değil. Açık kaynaklardan kopyala-yapıştır şekliyle aldığım haberle nasıl casusluk yapmış olabilirim? Devletin gizli kalması gereken bir bilgiyse bu, savcılık haberden sonra neden 12 gün bekledi bizi ifadeye çağırmak için?
Herkes MİT mensubu olabilir. Ben bir haberi yaparken sen MİT’çi misin diye mi sorayım? Biz bu haberi yayınlarken bu insanların kimlik bilgilerinden bihaberiz. Gizli kalması gereken bilgi nedir bunu da söylemiyor iddianame. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Libya’da olduğu bilgisiyse bu gizli bir bilgi değil. Bu bilinen bir şey. Erdoğan bizzat kendisi söylüyor MİT’in orada olduğunu. Biz gazetecilik yapıyoruz, bir kamu görev yapıyoruz. Talimat almayız. Bu işe başlarken Musa Anter, Hrant Dink, Metin Göktepe gibi isimlerden feyz aldım. Bir ifşa kastımız yok. Bu haberden sonra Ümit Özdağ, MİT mensubu olduklarını açıklamış. Manisa’daki cenazeye MİT çelenk yollamış. Kimse orada herhangi bir önlem almamış.”
‘VİCDANLARDA BERAAT ETTİK’
Savunmasını “Dört yıl da gerekirse yatarız. Basın şehitlerinin anısına ses çıkarmam. Ama bu ülke kaybediyor. Basın özgürlüğü endeksinde son sıralardayız. Bana kişisel olarak ne kaybettirecek? Böyle küçük bir olaydan, böyle büyük bir suç yaratmak doğru değildir. Vicdanlarda zaten beraat etmişiz, özgürüz. Mahkemeye düşen de bunu hukuken tasdiklemek. Bunun haber olduğunu, ifşa kastının olmadığını size sunuyorum” diyerek noktalayan Çelik’in sorgusuna geçildi.
Mahkeme başkanının “‘Haberlere onay verme yetkim yok’ demişsiniz doğru mu?” diye sorduğu Çelik, “Evet, özel haber olur o zaman ben de bakarım. Açık kaynaklardan gelen haber için kimse girelim mi diye sormaz. Önceden yayınlanmış haberlerle ilgili bunu girelim mi diye sorulmaz” yanıtı verdi. Çelik’e “Bu haberin yayınlanmasında sizin nasıl bir dahliniz oldu?” sorusu da yöneltildi. Çelik, “Bu gazetede yayınlanan her haberde benim sorumluluğum var. Günde onlarca haber geliyor, hepsini görme şansım yok ancak arkasındayım. Benim haberim olmadan da haberler yapılabilir” dedi.
Üye hakimin “Genel Yayın Yönetmeni olduğunuz sitenin ve gazetenin haberlerine müdahale etme imkanınız var mı?” sorusunu yönelttiği Çelik, bu soruya da “Dönem dönem müdahale yetkim vardır. Başlık değiştirme vs. gibi konularda” diyerek yanıt verdi.
DAVA İLE TÜM ÜLKE ÖĞRENDİ
Çelik’in Avukatı Özcan Kılıç ise Çelik’e “Bu haberi yaptıktan sonra mahkemeden, MİT’ten veya başka bir devlet kurumundan tekzip metni gönderildi mi?” sorusunu yöneltti. Çelik, “Hiçbir dönüş olmadı. Okurdan bile tepki çekmedi. Soruşturma açılmasaydı haber dikkat bile çekmeyecekti. Şimdi tüm Türkiye öğrendi kimliklerini” yanı verdi.
KILINÇ: BEN SADECE GAZETECİLİK YAPTIM
Odatv Muhabiri Hülya Kılınç, 20 yıldır gazetecilik yaptığını belirterek, ilk defa böyle ağır bir suçlama ile karşı karşıya kaldığını söyledi. 3 Mart’ta yayınlanan haber ile ilgili kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini kaydeden Kılınç, iddianamede gerçek dışı iddiaların yer aldığını ifade etti.
Bir gazetecinin kaynaklarını açıklamama hakkına sahip olduğunu, bu yüzden haber kaynağını açıklamadığını kaydeden Kılıç, iddianamenin makul, mantıklı ve hakkaniyetli olmadığının altını çizdi. Kılınç, “Sonuç olarak; MİT görev ve faaliyetlerine ilişkin devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıkladığım, yayınladığım, yaydığım ve MİT mensuplarının açık kimlik, görev ve unvanlarıyla birlikte ifşa ettiğim iddiası doğru değildir. Ben yalnızca gazetecilik yapmak, kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla haberi hazırladım. Haberin amacı şehidimizin Manisa’da defnedilmesi ve şehidimize hak ettiği resmi törenin yapılmamasıdır” diye konuştu.
PEHLİVAN: MİT MENSUPLARINI SAVCILAR İFŞA ETTİ
Daha sonra Odatv Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan savunma yaptı. İddiaları kabul etmeyen Pehlivan, Libya’da MİT’in görev yaptığını ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan duyduklarını ifade etti.
Pehlivan, “Suçlayayım derken bocalayan bir iddianame ile karşı karşıyayız” dedi, MİT mensuplarını ifşa etmek gibi bir amaçlarının olmadığını söyledi. Pehlivan, “Neden tutukluyuz çünkü; fiilden ziyade failin hedef alındığı bir dava bu. Öyle ya yoksa haberden haberi dahi olmayan Barış Terkoğlu niye sanık bu davada? MİT kanunu yürürlükteyken başka MİT mensuplarının cenazelerinden onlarca karenin yayımlandığı haberleri size göstereyim İHA, DHA, Sabah ve Milliyet, Kanal D yayınlarından MİT görevlilerinin cenazelerine, düğünlerine ilişkin haberler bunlara örnek. Hal böyleyken bu haberler, videolar, paylaşımlar yıllardır açık açık yapılıyorken, onlara bir soruşturma dahi açmayan Türk yargısı, haberinde MİT Kanunu’na uymak için fevkalade hassasiyet gösteren Odatv’ye neden operasyon yaptı? Evet, neden tutuklandık?”
Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu da hukuksuzluklara dikkat çekti, “Siyasi intikam davaları pek de öyle hukuk davaları gibi işlemiyor. Önce infaz ediliyorsunuz, yargılama ona yetişmeye çalışıyor” dedi. Yıllar önce Odatv’ye açılan davanın böyle işlediğini kaydetti.
MİT mensuplarının isimlerinin Meclis’te bir milletvekili tarafından açıklandığını ve kamuoyunun bilgi sahibi olduğunu söyleyen Terkoğlu, Manisa’daki cenaze töreninin de açık yapıldığını söyledi.
Son olarak ise tutuksuz yargılanan Akhisar Belediyesi basın çalışanı Eren Ekinci savunma yaptı, suçlamaları kabul etmedi.
Gazetecilerin savunmalarının ardından tanıklar dinlendi ve avukatlar savunma yaptı.
3 GAZETECİ TAHLİYE EDİLDİ
Mahkeme, Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ve gazetenin Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser ile Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu hakkında tahliye kararı verdi.
Odatv Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, muhabiri Hülya Kılınç ve Yeniçağ yazarı Murat Ağırel’in tutuklluğunun devamına karar verilerek, bir sonraki duruşma 9 Eylül’e atıldı.