Marttan bu yana Korsika’da ciddi bir hareketlenme var. Fransız Devleti tarafından tutsak edilen eski FLNC (Korsika Ulusal Kurtuluş Cephesi) üyesi Yvan Colonna’nın katledilmesinin ardından Korsikalılar 1769’dan bu yana adayı işgal eden Fransa’ya karşı eylemler düzenledi. Uluslararası gündemle birlikte, Fransız medyasının olayları yansıtma biçimi manipülasyonlar içermekte. Yaratılan bu bilgi kirliliğini gidermek için, adanın bağımsızlığını savunan komünist bir örgüt olan Ghjuventù Cumunista’dan M. ile Fransa’dan La Cause de People (Halkın Davası) gazetesinin yaptığı röportajı Türkçeye çevirdik. Halkın Davası gazetesi “Yoldaş M.”nin görüşlerine tümüyle katılmasa da bu mücadelenin duyurulması gerektiğini düşünüyor.
Halkın Davası: Merhabalar. Halkın Davası olarak talebimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ediyoruz. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
M: Merhabalar. Ben Ghjuventù Cumunista Cismuntica (Yukarı Korsika Komünist Gençliği) isimli bağımsız Marksist-Leninist gençlik örgütünün bölge sekreteriyim.
HD: Korsika’da birkaç aydan beridir süregelen hareketlenmeler yaşanmakta. Korsika’daki durumla ilgili olarak analizleriniz nelerdir?
M: Gençliğin öncü örgütünden komünist devrimciler olarak analizimiz, Korsika’daki isyanın, silahlı mücadelenin bitimine ve hatta öncesine uzanan bir halk öfkesine dayandığı yönünde. Korsika’daki sosyal ve ekonomik ortam çok karmaşık durumda. Adamızı kendine yeten bir ülkeden, turistler için bir yatak merkezi haline getiren Fransız emperyalizmi ve onun kapitalist politikası, ekonomimizi ve kültürümüzü yıkıma uğratmakta. Korsika Fransa’nın en yoksul “bölgesi” olmakla birlikte, çok fazla sayıda milyoner de barındırmakta. Öte yandan, kendi kaderini tayin hakkı, bağımsızlık ya da otonomi için sesini yükselten gruplarla birlikte, bizim gibi sosyalist bir bağımsızlık için anti kapitalist politikalar yürüten yapılar var. Fakat 20 yılı aşkın bir süredir, Korsika milli mücadelesi sağ liberal legalist burjuva partilerin elinde. Bu noktada bizim rolümüz mücadelenin en ön saflarında yer alan gençlikte sınıf bilincini uyandırmak ve onların öfkesinin başka burjuva alanlara kanalize olmasını engellemektir.
HD: Gördüğümüz kadarıyla birçok Korsikalı militan, Korsika’nın Fransa Devleti’nin sömürgeci politikasının hakimiyetinde olduğunu söylüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
M: Korsika’daki emperyalist ve sömürgeci Fransız hakimiyetinin varlığı kuşku götürmez. Fransa Korsika’da silahla iktidarı aldı ve Pasquale Paoli’yi devirdi (Pasquale Paoli, adanın 1755’ten Fransız işgalinin başladığı 1769’a kadar süren, Avrupa’nın ilk burjuva cumhuriyetinin kurucusu olarak Korsika Ulusal Hareketi’nin önemli bir figürüdür). Ardından on yıllar süren kültürel, ekonomik ve politik baskı ortamı hâkim oldu. Agro-pastoral ekonominin turizm lehine tahribatı buna bir örnek. Güncel ekonomik durum patronları, Korsika komprador burjuvazisini, Fransız burjuvazisini ve restorasyonla bayındırlık tüccarlarını zenginleştirmekte. 18-25 yaş nüfusunun yüzde 30’u işsizken, nüfusun dörtte biri yoksulluk sınırında. On yıllardır süren Korsika dilinin yasaklanması politikasıyla dilimiz kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya. Yurtsever militanlar yasadışı ve keyfi biçimde tutsak ediliyor. Birkaç yıldır yaz sezonu boyunca turizm adı altında, yerleşim yerlerindeki elektrik ve su kesilip otellere aktarılıyor. Fransa’da inşaat izni 5 yıl içerisinde yüzde 5 ile 10 arasında bir düşüş yaşarken, Korsika’da yüzde 26’lık artış var ve bu durum yerel nüfusta barınma sorunu ortaya çıkarıyor. İnşaatlar otel sektörü ve lüks turizmin çıkarına yapılıyor ve buna paralel olarak da Korsikalılar esnek ve mevsimlik çalışma koşullarına itiliyor. Bizler Marksist-Leninistler olarak, emperyalizme karşı ulusların kendi kaderini tayin hakkı için mücadele ediyoruz.
HD: Fransız Devleti Ada’daki hakimiyetini sürdürmek için nasıl bir strateji izliyor?
M: Sömürgeci Fransız Devleti kontrolü sağlamak için turizm üzerinden ekonomiyi ele geçirmenin yanı sıra (ki biz bu tip bir turizmi sosyalist düzende toprakların yeniden bölüşümü ve yeniden endüstriyelleşme ile yıkacağız) ezici çoğunluğu Fransızlardan oluşan ve Korsika’da oldukları için iki kat prim alan (bu maaşların hepsi Korsikalıların vergileriyle karşılanıyor), asker, polis, çevik kuvvet, jandarma gibi kolluk kuvvetleriyle egemenliğini sürdürmeye çalışıyor. Solenzara askeri üssü Fransa’ya Akdeniz’de kontrolü sağlama fırsatı veriyor. Burjuva hukuk sistemi, defalarca kez kanıtlandığı gibi, yasaların ve tarafsızlığın aksine, Korsikalıların aleyhine işletiliyor. FLNC döneminde ve güncelde şunları görüyoruz: siyasi suikastlar işlemek için barbuzların (Fransa’nın Cezayir işgali sırasında ulusal hareketi kırmak için suikastlar işleyen ajanlara verilen ad -çn) kullanımı, adli olaylar yaratıp kamuoyunu manipüle etmek, soruşturmalar açmak, gençlerin kaldırılması ve gözaltılardan önce darp edilmesi, lise eylemleri boyunca şiddetin ve provokasyonun tırmanması. Bizler egemenlerin şiddetine alışkınız ve son eylemlerde öz savunma pratikleri örgütlenebildi. Hareketlenmeler boyunca baskı güçleriyle karşı karşıya geldik, onlarla çatıştık ve hatta gerilettik. Öyle ki, anakaradan adaya binlerce takviye güç gönderildi.
HD: Devrim cephesinden bakıldığında, dost ve düşmanların nerede konumlandığını bilmek çok önemli bir yerde duruyor. Dostlarını ve düşmanlarınız kimlerdir? Korsika Ulusal Hareketi’nin sınıf çelişkileri nelerdir?
M: Biraz önce aktardığım gibi, Korsika milli mücadelesi 20 yıldan bu yana sağ liberal ve seçim odaklı legalist burjuva partiler tarafından ele geçirilmiş durumda. Biliyoruz ki “resmi” mücadele bize hiçbir şey vadetmiyor ve ulusalcılar 8 yıldır iktidarda olmasına rağmen anakaranın klasik partilerinden farklı hiçbir şey yapmıyor. Bu güçlerin ciddi bir bölümü Fransız burjuvazisinin objektif müttefikidirler. Onların 7 yıldır talep ettiklerini bizler birkaç haftalık şiddetli isyan dalgasıyla elde ettik. Bunun yanı sıra, Korsika’daki devrimci komünizmin durumu noktasında netiz ve somut koşullarla güç ilişkilerinin dayattığı bir biçimde, bu hareketlerden bazılarıyla ulusal kurtuluş mücadelesi noktasında birleşme ihtiyacının farkındayız. Bu hareketler, sosyalist bağımsızlık yolunda sesimizin yayılması ve ulusal harekete bir dinamik kazandırma noktasında önemli bir yerde duruyor. Kendi kaderini tayin hakkı ve sosyalizm için Korsikalı devrimci güçlerle ortak bir cephe için çalışıyoruz.
HD: Fransız medyası Korsika Ulusal Hareketi içerisindeki aşırı sağ eğilimleri dikkat çekiyor. Aşırı sağın Ada’daki durumu nedir?
M: Yerel parti olarak aşırı sağ, Korsika’da yok denecek kadar az. Yıllardır meclis seçimlerinde yüzde 10 civarındalar fakat milliyetçi militan temelde çeşitli kadroları bulunmakta. Bu hareket FLNC’nin aşırı sol üye ve kadrolarının Fransız Devleti ve çeteler tarafından katledilmesiyle doğdu. Ayrıca hareketin kökenleri, legalist parlamenter partilerdeki kimi kadroların, Avrupa’da yükselen faşizme paralel olarak göçmenlik karşıtı bir “Korsika vatandaşlığı” temelindeki politikasına dayanıyor. Fakat, eylemler boyunca haykırılan ana slogan çok netti: “Katil Fransız Devleti”. Sorumlu olan İslam ya da göçmenlik değil, Fransız Devleti’dir. Kimi ırkçı saldırılar gerçekleşiyorsa, bu saldırıların failleri Korsika gerçekliğini değil, Fransa’daki yüzde 40 oranındaki kapitalizm-emperyalizm tarafından beslenen aşırı sağı temsil etmekteler. Korsika’da Le Pen’in (Fransa seçimlerinde Macron’la birlikte ikinci tura kalan faşist Ulusal Cephe’nin lideri -çn) yüzde 58 alması kuşku uyandırıcı ve bunun aksini iddia edip “Fransızlıklarını” aklayanlar faşist haydutlardır. Adamızdaki gericilikle mücadele etmeliyiz fakat, Korsikalıların 40% oranında seçime katılmadıkları ve birçoğunun da Macron hükümetine karşı oy verdiğini gözden kaçırmamak gerekir.
HD: Bu bağlamda Korsikalılar için nasıl bir devrimci stratejisi ön görüyorsunuz?
M: Biraz önce de değindiğim gibi bizim rolümüz, öncü güç olarak proleter gençlerde sınıf bilinci yaratarak onların burjuva legalist partiler tarafından manipüle edilmesini engellemek. Bağımsız Sosyalist Korsika anlayışımızı yaymak için, Korsikalı devrimci güçlerle ortak bir cephe inşa etmek ve coğrafyanın her yerine yayılmış sempatizanlarımızı eylem ve iletişim ağı içerisinde örgütlemek zorundayız. Eylem kapasitemizin genişlediği ve güç dengelerinin lehimize doğru döndüğü anı yakaladıktan sonra da bir kitle partisine dönüşmek ve ardından, kendi kaderini tayin noktasında yasal yollardan engellendiğimiz takdirde, sosyalist devrim için silahlı mücadeleye geçmeyi hedefliyoruz. Otonomi meselesini bağımsızlık yolunda ilerici bir hamle olarak görmekle birlikte, başka sorunlar da ortaya attığını düşünüyoruz. Hangi yasal karşı-iktidar odağı var olabilir? Karar mekanizması anlamında otonomi ne anlama gelmektedir? Ve eğer burjuva partiler yönetimde kalmaya devam ederse, Korsika halkının Fransız burjuvazisinden Korsika burjuvazine hapsolmasının getirisi nelerdir? Stratejileri bu sorular bağlamında değerlendiriyoruz.
HD: Anakaradaki komünistler Korsika’daki durumla ilişkili olarak nasıl bir pozisyon belirlemeliler? Fransa Devleti’ndeki devrimcilere bu bağlamda bir mesajınız var mı?
M: Enternasyonal ilişkiler Marksizm-Leninizmin önemli saç ayaklarından birisidir ve her ciddi devrimci hareket, dünyanın diğer devrimci hareketleriyle kurdukları kardeşlik ilişkileriyle var olurlar. Bizler de Fransız, Bask, İtalyan, İrlandalı, Sardunyalı, Filistinli yoldaşlarımızla dayanışmayı güçlendirirken, Hindistan’da, Brezilya’da, Filipinler’de vs. dünyanın her yerinde kapitalizme karşı mücadele eden yoldaşlarımızı destekliyoruz. Anakaradan yoldaşlarımız öncelikli olarak devletlerinin emperyalizmlerine karşı mücadele etmeli, halklar arasında proleter bir dayanışma ile Korsika’ya gönderilen birliklere karşı blokaj eylemleri düzenleyip görünürlüğü sağlamalıdır. Burjuva medyanın yansıttıklarının dışında sesimizi duyuran tüm yoldaşları selamlıyoruz.